Bedenim adımlarıyla sarsılıyordu. Acıdan bilincimi yitirmiştim ve şimdi onun beni taşıdığını hissediyordum. Göz kapaklarım altlarına ağırlık takılmışçasına sıkıca kapalıydı. Hazer beni sımsıkı tutmuştu ve o adam...
Hislerimi tekrardan kazanırken avucumun içinde korkunç bir sızlama hissettim. Yanma hissi yeni yeni geliyordu.
"Biraz ileriye gitmedin mi?" Bu Aras'ın sesiydi. Bir kapının açıldığını duydum. Hazer ile birlikte içeri girdiklerini anladım. Sırtım yumuşak bir zemine bırakıldı.
"Cenk savaş istiyorsa istediğini alacak. Ona karşılık vermek için geç bile kaldık. Artık geri çekilmeyeceğim."
Aras'ın iç çektiğini işittim. "Cenk'ten bahsetmiyordum. Kıza ne yaptığına bak."
Gözlerim kapalı olsa da Hazer'in bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Gözlerimi yavaşça araladığımda bakışlarımız kesişmişti. İfadesi ruhsuzdu. Bir süre öylece gözlerime baktı. Odada ölüm sessizliği hakimdi ve Aras da dahil kimse konuşmadı. Bitkin bakışlarım Hazer'deydi. O ise beni öldürmek istiyor gibi bakıyordu.
"Barın'ın kollarında ne arıyordun?" dedi sonunda konuştuğunda.
Bedenimdeki acı gittikçe artıyordu. Kuruyan boğazımı yutkunarak yumuşatmaya çalıştım. "Sen. Hastasın."
Hazer yüzünden elimin ortasına kızgın demirle basılmıştı. Gözlerimi araladığımda ise bana sorduğu ilk soru Barın mıydı? Ona hak ettiği tepkiden çok daha azını verdiğimi biliyordum.
Bana doğru hışımla adımladığında bir çığlık kaçtı dudaklarımdan ve hızla doğruldum. Dizlerimin üzerinde yatağın öbür ucuna kaçarken bakışlarımın korku dolu olduğuna emindim. Gözlerim doldu ve bedenim titremeye başladı.
Bu onun adımlarının durmasına neden olmuştu. Gözlerim Aras'a kaydığında yüz ifadesinde acıma vardı. Bütün bunlardan hoşnut gibi görünmüyordu ama ne olursa olsun bu canavara yardım ediyordu. Bu da Aras'ı ondan farklı kılmıyordu.
"Yemin ederim." dedim sesim deli gibi titrerken. "Orada günlerimi kendimi odaya kilitleyip uyuyarak geçirdim. Bunca zamandır tek yaptığım beni yurt dışına göndermesi için sessizce beklemekti. Yemeğimi bile bana verdikleri odada yiyordum. Bir ihtiyacım olursa sadece mutfaktaki kadınla konuşuyordum. Onlarla hiçbir ilgim yoktu. Onlardan birisi değilim!"
Konuşmuştum. Ona açıklama yaptığım için kendimden nefret ediyordum ancak konuşmazsam bana tekrardan zarar verecekti. Yaşanılanlardan sonra buna emindim.
"Barın'ın kollarında ne işin vardı?" diye yineledi sorusunu.
Ona dolu gözlerle baktım. Bu onu daha da fazla sinirlendirmekten başka bir işe yaramadı. Bana doğru tekrar adımladığında Aras'ın öne atılıp onu kolundan yakaladığını gördüm. İkisinin de keskin bakışları üzerimdeydi.
Hazer'i hiç tanımadığımı fark ettim. Onunla uzun bir süre aynı evin içinde bulunmuştum ama onu gram tanımıyordum. Onun önceden olduğu kişi ile şu an olduğu kişi arasında dağlar kadar fark vardı. Hiçbir zaman sağlıklı bir mentaliteye sahip olmadığını biliyordum ancak bir şeyler değişmişti. Gözleri daha vahşi ve acımasız bakıyordu.
"Cevapla Eflal." dedi Aras onu sıkıca tutup geri çekerken.
Bakışlarım ikisi arasında dolaşmıştı. "Ses genellikle olmazdı ama o gün kahkahalar duydum ve ne olduğunu merak edip aşağı indim. Cenk ve Barın aşağıdaydı, alkol alıyorlardı." dedim sesime yansıyan korkuyu gizleyemeyerek. Son cümlemden sonra Hazer'in ellerini yumruk yaptığını gördüm ve bu daha çok korkmama neden oldu. "Cenk bana da teklif etti ama reddettim. Kabalık etmemek için bana kola getireceğini söyledi. Benimle konuşacak bir şeyleri varmış gibiydi. Sonunda gidiş zamanımın geldiğini düşündüm ve onunla konuştum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dizleri Kanayan Kız
Novela Juvenil"Şimdiden pes ediyorsun. Yalvarmanı sağlayabilirim." "Lütfen git." dedim cılız sesimle. Cevabı kendisini bana bastırmak olmuştu. "Bedenin böyle söylemiyor." "Hazer yalvarırım." dedim. "Sarhoşsun. Yalvarırım bırak beni." Hazer başını iki yana...