sana itiraf edemediğim o kadar şey var ki, anlatamam.
demiştin ya, "çok umursamazsın jeongguk." hiçbir zaman umursamaz olmadım güzelim. aksine, her zaman umursadım ama bunu etrafa gösterseydim beni kırmaya cüret ederlerdi. beni üzgün gördüğünde nasıl moralinin bozulduğunu biliyorum aşkım.
türlü şey söyledin bana, şu an ağzıma alamayacağım şeyler. hepsine göz yumdum, sana olan hislerime laf ettiğinde ise çıldırdım taehyung.
seni kazanmak için kendimi kaybetmiştim ben.
bana seni hiç üzdüm mü diye sorduğunda sırf sen üzülme diye hayır demiştim. sonrasında beni daha çok kendinden soğutmak için elinden geleni yaptığında ise anladım bir şeylerin bittiğini.
bana olan sevgin bitiyordu. başka birini seviyordun artık. sana seni kendime saklayacağım dediğimde bana gülüp "sakla." demiştin. ben sakladım seni hep kalbimde, sen neredesin? eski taehyung'uma ne oldu?
bana kendimi sevdiren adam, şimdi nefret ettiriyor adil mi bu?
seni ilk öptüğümde, beni ilk kucağına aldığında, ellerimden ilk tuttuğunda hissettiğim kalp çarpıntısını hiçbir zaman hissetmemiştim o güne kadar.
seni bırakmayacağım, demiştin. anne ve babamın bile beni bıraktığı dünyamda beni bırakmayacağına inanmıştım oysaki.
anı kutusu yapmıştım hatırlıyor musun?
ilk defa o şekilde ağladım kutuyu karıştırırken, ve fark ettim ki bu şehri geç, ülkenin, dünya'nın her bir tarafında seninle olan anılarım var. nereye kaçayım ben şimdi? her yerde bir fotoğrafımız. viyana'da, paris'te, tokyo'da, los angeles'ta ve daha birçok sayamadığım şehirde.
bırakmak zorunda mıydın?
gerçekten bıraktığına inanmak istemiyorum.
tüm şarkılarım, şiirlerim, her şeyim bir anda uçtu.
biliyor musun, yüzüğümüzü hâlâ takıyorum.
ama asıl ölümüm sana hiç çıkarma dediğim kolyeyi gözlerimin önünde çıkarıp bana verdiğinde oldu.
her ne kadar itiraf edemesem de sana karşı hâlâ sevgi doluyum ama beni bu şekilde bırakman yüzünden de nefret ediyorum.
sana hikaye ya da masal anlatmamı çok severdin. belki hâlâ da seviyorsundur kim bilir.
taehyung.
kim taehyung.
seni bana geri ver.
anılarımız gözlerim önünden geçiyor, hâlâ onlarda takılı kalmama üzülüyorum.
ama bir karar verdim, hayatıma sensiz de devam edebilirim, hep öyle derdin.
bir gün ayrılsak bile hayatına güzelce devam et.
senin dediğini yapacağım sevgilim.
sadece,
keşke ayrılmasaydık aşkım.
keşke kendinden soğutmasaydın.
bu yazdığım yazıyı kalbimle beraber yakacağım. başka türlü devam edilmiyormuş.
dikkat et kendine en sevdiğim.
seni seviyorum.
-jeongguk
jeongguk göz yaşları içinde yanında duran çakmağı ve kağıt parçasını eline aldı. sol elinde kağıt, sağ elinde çakmak var iken çakmağı yaktı. kağıt ateş ile birlikte yavaşça yanmaya başladı. kağıdı izledi jeongguk. ateş yüzünden eli yandı ama bunu umursamadı her zaman yaptığı gibi.
arkada çalan şarkıyla beraber göz yaşları arttı. ancak devam etmesini bilmesi gerekiyordu, taehyung nasıl yaptıysa o da yapacaktı. göz yaşlarını sildi. kağıdın küllerini fırça yardımıyla topladı ve balkona geçip sigarasını yaktı.
dumanın dudaklarından çıkıp havaya karışmasını izledi bir süre. sonrasında ikizi yanına geldi.
"jeongguk?"
"efendim lisa?"
jeongguk paketten iki tane daha çıkarıp birisini lisa'ya uzattı.
"yakmıyor mu canını, nasıl hâlâ sevebiliyorsun onu?"
"çok sevdim, gerçekten çok sevdim ama sevgim ona yetememiş demek ki. anılarımızı hatırlamak ağlamama yetiyor ancak eskisi gibi değil hiçbir şey."
lisa sigarayı küllüğe bırakıp jeongguk'a sarıldı. "her şey geçecek jeongguk'um."
jeongguk ağladı, lisa onu dinledi. ikisine göre kardeş olmak buydu.
ve sonunda jeongguk ağlamayı ve sigarasını yakmayı bıraktı. onu kazanmak için kendinden vaz geçtiği adamdan vaz geçti. yıllarca hayatına devam etmek için çabaladı ancak içi buruktu bir kere ne zaman olursa olsun bir şekilde hatırlıyordu.
otuz beş yaşına geldiğinde ise hâlâ yirmi yedi yaşındaki jeongguk'tu. hâlâ spor yapıyor ve hâlâ onu düşünüyordu. kendilerine özel bir mekanları vardı jeongguk ve taehyung'un, kimse bilmezdi orayı.
jeongguk yalnız kaldığında soluğu orada alırdı ve taehyung'un buraya gelmeyeceğini düşünürdü. ancak bilmediği şey ise taehyung jeongguk gittiğinde oraya gelir aynı jeongguk gibi düşünüp ağlardı. ben nasıl böyle bir hata yaptım diye. jeongguk'un yanına giderse onu affetmeyeceğini düşünürdü. ama jeongguk onu çoktan affetmişti.
21 Ocak 2022'de yine aynı yere gitti jeongguk, taehyung'un orada olduğunu bilmeden. sevgilisinin orada olduğunu bilmeden aşağı doğru indi. kulağında kulaklık, bir elinde telefon diğerinde ise kitap vardı.
derin nefes aldı ve bıraktığı gibi duruyor mu diye etrafa bakarken taehyung'un orada ağladığını gördü. önce inanamadı jeongguk, şaşkınlıkla kitabı ve telefonunu yere düşürdü. eşyalar yere düştüğü anda tok bir ses ortama yayıldı. taehyung arkasını döndü ve tuttuğu göz yaşları bir bir döküldü. ayağa kalkıp jeongguk'a doğru ilerledi.
"özür dilerim."
jeongguk da aynı taehyung gibi ağlamaya başladı. önce taehyung sarıldı, biraz geçtikten sonra jeongguk da ona sarıldı. tam gitmek isteyecekken esmer güzeli onu durdurdu. böylelikle tüm geceyi beraber geçirdiler.
jeongguk taehyung'u affetti. taehyung tekrar aşık oldu jeongguk'a.
ağladılar ve birlikte güldüler. ayrı geçirdikleri sekiz yılı ve onlardan neleri aldığını ne kattığını konuştular.
uyumadan önce taehyung'un söylediği son şey, "kader olayına ya da ruh eşinin olmasına inanırdık hatırlıyor musun? bak işte, kaderlerimiz bizi bir şekilde tekrar birleştirdi."
jeongguk mutluydu, taehyung da mutluydu. onlar birlikte mutluydu. onlar gerçekten ruh eşiydi. birlikte olmadan yapamıyorlardı.
jeongguk gülümseyip taehyung'un kıvırcıklarından öptü. üzerlerine battaniyelerini örttü. "iyi geceler taehyung'um, iyi geceler en sevdiğim."
†
ay bu neydi boyle
for, tkforuby
umarim begenmissinizdir
sizi seviyorum
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birkaç fotoğrafın hikayesi ve sabah rüzgarı
Fanfictionbaşlamış ve bitmiş o saatlerden biriydi hatıralarım. for, ruby