~Maybe one day

19 4 1
                                    

İyi okumalar diliyorum:)

Seni seviyorum diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki... Ama olmadı. Belki yanlış bir zamanda söylüyorum fakat seni, mine kokan bedeninin burnumun direği sızlamaya başladığında, vücudum gücünü kaybedecek noktaya geldiğinde,belkide öleceğim zaman bile koklamak istiyorum. Alerjimsin sen benim, koynunda nefes alabildiğim alerjim. Ama artık sende yoksun.

Unutulacak ve bir daha yaşanması mümkün olmayan bir şey yaşadık. Bitti gitti. Genç adam aynen böyle düşünüyordu. Yaşanmış ve biten bir şeydi. O kadar emindi ki bir daha böyle bir şeyin yaşanmayacak olduğuna.

Ama en çok yanılanlar zaten en emin olanlar değil miydi?

O gün olanlardan sonra Jeongguk gitmişti. Hiçbir şey demeden gitmişti. Zaten genç adamında diyecek bir şeyi yoktu. Ama bir daha hiç görmemişti Jeongguk'u.. Jimin gelmişti. Yüzünde hüzün vardı. Genç adam ile vakit geçirdi. Moralleri düzelsin diye. Genç adam Jimin'in Yoongi'yle kavga ettiği için böyle olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden ses etmedi, ne olduğunu sormadı. Sadece Jimin'i mutlu etmeye çalıştı.

Ama işler sandığı gibi değildi.

Evet, Jeongguk'u göremiyordu fakat Jeongguk onun için çok uğraşıyordu. Küçüğün genç adamda kalması için dava açmıştı. Sağlam bir savunma hazırlamıştı, çok uzun sürsede.. Artık geriye sadece duruşmaya çıkmak kalmıştı. Ah, evet duruşma bugündü.

"Jimin! Hadi çabuk ol geç kalacağız!"

"Ya tamam dur bak zaten elim ayağım titriyor! Sanki Seo'nun yerinde ben varım off!"

"Küçük bekliyor hadi! " Jimin merdivenlerden koşturarak indi. Siyah takım elbise giymiş, siyah kravat takmıştı. Genç adamında ondan farkı yoktu.

"Seo'yu almaları lazım mıydı?"

"Evet Jim. Prosedürler işte. Her neyse hadi çıkalım."

İki adamda evden çıktı. Jimin'in arabasına bindiler. Jimin'in babası tabiri caizse para babasıydı. Lüks otel ve şirket zincirleri vardı. Hâliyle babası vefat ettiğinde tüm mal varlık Jimin'in olacaktı. Ama Jimin böyle bir şey istemiyordu. Kendi parasını kazanıp kendi mutlu ailesini kurmak istiyordu. Aslında çok şey istemiyordu ama babası takmıştı bir kere Jimin'i, kendi koltuğuna oturtmayı.

Jimin'in arabası mütevazı bir arabaydı. Zaten arabayı da kendisi almıştı. Ve hâlâ taksitlerini ödüyordu. Ama olsun kendi ayakları üstünde durmayı başarmıştı. Hem okuyup hem para kazanıyordu.

Arabayı çalıştırdı. Derin bir nefes aldılar ve yola çıktılar. Bugün, Küçük onlarda kalabilirdi. Ama genç adamın daha farklı bir heyecanı vardı. Aramızda kalsın, Jeongguk'u görmek için yanıp tutuşuyordu.

6 gündür görmemişti ve şuan.. heyecanlıydı işte. Çok saf ve temiz bir heyecandı onunki. Ama çokça korkusuda vardı. Ya Jeon ondan iğrendiği için bir daha görüşmek istemezse.. o zaman ne yapardı?..

Başını hafifçe sağa sola salladı, kötü düşüncelerden arınmak için. Bugün kötü düşünceye yer yoktu. Her şey çok güzel olacaktı. Arabada ses yoktu. Sadece hafiften duyulan radyo haricinde.

Another love... Şarkının anlamı ne kadar da ağırdı.. çok can yakıyordu. Bu şarkıyı yazarken canı çok yanmış mıydı acaba Tom Odell'ın? Kim ona bu şarkıyı yazdırmıştı? Kim canını bu kadar acıtmıştı, gözyaşlarını tüketicek kadar...?

Fazla yol kalmamıştı. Seul'un sokakları bugün sessizdi. Trafikte çok sakindi. Normalde böyle olmazdı, yani çok kalabalık olurdu, trafikten dolayı kimse ilerleyemezdi. Umarım bugünde böyle sakin olurdu.

İly<3/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin