Beni daha da sıkı sardı. Tatilin son gecesini böyle sarılarak geçirdik. Sabah erkenden bavulları toplayıp otelden ayrıldık. Tatilin son günü her ne kadar kabus gibi geçse de genelinden zevk almıştık. Uçaktayken Damon gözlerini kapatıp hiç konuşmadı. Bir şeyler düşündüğü belliydi ama bana söylemiyordu.
Dönüş yolculuğu sandığımdan da uzun sürdü. Uçak 2 saat rötar yapınca aktarma yapılan hava alanında takılıp kaldık. Beraber yemek yedik ama Damon hala suskundu.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet."
Ama bakışları tersini söylüyordu. Bana söylemediği bir şey vardı. Fena halde canını sıkan bir şey. Fazla üstelemedim. Nathan'a ne yaptığını da sormadım. Bilmek istemiyordum. Tek istediğim onu bir daha görmemekti.
Sonunda uçak yeniden hareket ettiğinde biraz kestirdim. Uçak alana indiğinde beni Damon uyandırdı.
Eve kadar sessizliğini korudu.
"İçeri gelmek ister misin?"
"Gitsem daha iyi olur."
"Emin misin?"
"Evet."
"Damon sen iyi misin?"
Bir şey demedi. Ağzındaki baklayı çıkaracağını düşündüm. Ama öyle olmadı. Yanıma yaklaşıp beni tek koluyla sardı. Kafamın üstünü öptü.
"Kapıyı ve pencereleri sıkıca kilitle. Bu gece dışarıda ne duyarsan duy sakın evden çıkma. Beni anladın mı?"
"Damon neler oluyor? Neden garip davranıyorsun?"
"Dediğimi yap. Güven bana."
Başımı salladım. Ona çok fazla soru sormamam gerektiğini öğrenmiştim. Her şeye cevap vermeyi sevmiyordu.
İçeri girip kapıyı kilitledim. Pencereden el salladım. Hala dalgın dalgın bana bakıyordu. Sonra arabasına binip yavaşça uzaklaştı.
Bavullarımı boşaltıp duşa girdim. İki hafta tatilden sonra evde olmak tuhaf hissettirmişti. Yemek için bir şeyler hazırladım.
Yatmadan evi temizledim. Damon'ın dediği gibi kapıyı ve pencereleri iyice kilitledim. Güvenlik sistemini devreye soktum. Birkaç hafta önce Damon'ın haberi olmadan aldığım silahı yastığımın altına koydum. Eğer bilse beni öldürürdü. Kendime zarar verebileceğim şeylerden kesinlikle uzak durmamı istiyordu.
Geceliğimi giyip yattım. Dışarıdan garip sesler geliyordu. Bakmaya bile korkuyordum. Sanki birini boğuyorlardı.
Damon bunu kast etmişti sanırım. Nereden bilmişti? Onun dediğini yapmalıydım. Ne kadar merak etsem de evden çıkmamalıydım. Sadece bakmak için perdeyi araladım. Evimin yanındaki ormanda siyah siluetler vardı. Birden fazlaydı. İnsan olduklarından emin değildim. Sonra sürü halinde bir karaltı geçti. Çok büyüklerdi. Ne olduklarını tanrı bilirdi. Korkuyla nefesimi tutmuş olanları izliyordum. Savaşıyorlardı. Bir şekilde. Ya da bana öyle gelmişti. Karanlıkta hiçbir şey belli olmuyordu.
Sonra bir uluma sesi duydum. Çok yüksek ve uzundu. Kurt olduğunu düşündüm. Hem de büyük bir kurt. Ormanın içinden çıktıktan sonra emin oldum. Bu bir kurttu. Ama daha önce gördüğüm boyutlardan çok uzaktı.
İnanılmaz derecede büyüktü. Korkudan ellerim titriyordu. Kurt evin etrafında dolanıyordu. Polisi aramalıydım. Ama ne diyecektim? Arka bahçemde inanılmaz büyüklükte bir kurt var dersem deli olduğumu düşünürlerdi.
Deliydim belki de. Şu anda gördüklerime bir anlam veremiyordum. Bu kadar büyük bir kurdun Mystic Falls'da ne işi vardı?
Silahımı alıp aşağı indim. Kurdun tam olarak nerede olduğunu görmem gerekiyordu. Bana saldıracaktı. Fırsat kolluyordu. Damon'ın dedikleri umurumda bile değildi. Bu kurt bana saldıracaktı ve benim bunu durdurmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015