Önce kendi eski evime gittim. Uzun zamandır kimse gelmemişti. Eşyalarımı bırakıp çıktım. Damon'ın evine gittim. Artık bir arabaya ihtiyacım yoktu çünkü bir arabadan hızlı koşabiliyordum. Evinde ışık yanmıyordu.
Yavaşça yaklaştım. Etrafta birilerinin olduğunu hissedebiliyordum. Çok uzağı görebilen gözlerim tehlikeyi zamanında sezemedi.
Tahta kazık karnıma isabet etti. Üzerime atlayan kurtlar bir parça koparmak için adeta yarışıyorlardı. Tahta canımı yakıyordu ama önceliğim değildi.
Kurtlardan birini sıkıca tutup fırlattım. Diğeri kolumu ısırdı. Biraz acıdı ama koparamadı. Yumrukları ardı ardına indirdim. Bir diğeri bacağımı dişlerinin arasına sıkıştırmıştı.
Daha fazlası geliyordu. Hepsiyle birden savaşamazdım. Çok geçmeden beni öldürürlerdi. Elimde olmadan Damon'ın adını haykırdım.
Kurtların hepsi bir anda dondu kaldı. Ormanın içinden devasa bir kurt bana doğru gelmeye başladım. Diğerleri beni bırakınca ayağa kalktım. Nefes nefese kalmıştım. Büyük, siyah kurt gelmeye devam ediyordu. Yürürken dönüştü ve ben neredeyse sevinçten bayılacaktım. Damon'dı. Çırılçıplak bana doğru yürüyordu.
Ay ışığı tam aydınlatmasa da bütün güzelliğini görebiliyordum. Onu arzuluyordum. Hem de daha önce hiç arzulamadığım kadar.
Önce kokusunu aldım. Burnumu yakıyordu. Mide bulandırıcıydı. Bunun böyle olacağını biliyordum. Aldırmamaya çalıştım.
Ben onu incelerken Damon da beni inceliyordu. Gözlerine inanamıyormuş gibiydi.
İyice yaklaşınca durdu. Yere bakarak haykırdı.
"Bizi yalnız bırakın!"
Kurtlar hızla yanımızdan uzaklaştı. Ben ondan gözlerimi ayıramıyordum. Çok güzeldi. Hatırladığımdan daha güzeldi.
"Elena?"
Ne olduğumu anlamaya çalışıyordu. Ona doğru bir adım attım ama o kıpırdamadı.
"Sana ne oldu?"
Elimi uzattım ama görmezlikten geldi. Sadece yüzüme bakıyordu.
"Seni dönüştürdü mü?"
Başımı salladım. Artık yüzüme bakmıyordu. Yumruklarını sıkmış, göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Öfkelenmişti.
"Bunu canıyla ödeyecek. Yemin ederim."
"Önemli değil. Ben iyiyim."
"İyi falan değilsin. Onlardan birisin."
"Damon, önemi yok. Benim. Elena."
"Neden geldin?"
"Seni görmek istedim."
"Gördün."
"Gitmemi mi istiyorsun?"
Cevap vermeden arkasını döndü. Ben ne yapacağımı bilemedim. Adım atmaya gücüm yoktu. Beni istemiyordu. Nereye gideceğimi bilmiyordum.
Pes etmemeliydim. Onu seviyordum. Onun da beni sevdiğini biliyordum.
Gidip karşısına dikildim. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Geri çekilmeye çalıştı. İzin vermedim. Yüzüm değişmişti. Dişlerim çıkmıştı. Yüzündeki ifadeden bunu anlayabiliyordum.
Ama tek kelime etmedi. Dehşetle bana baktı. Kendimi sakinleştirip yüzümü düzeltmeye çalıştım.
"Gitmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015