"Sen iyi misin?"
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Dehşetle elime bakıyordu. Kahve fincanını o kadar sıkı kavramıştım ki kırılmış ve elimi kesmişti. Her taraf kan içinde kalmıştı.
"Özür dilerim."
"Kanadığın için özür mü diliyorsun?"
Hemen kalkıp temiz bir bez verdi. Yara çoktan iyileşmişti ama tabi o bunu bilmiyordu. Elimi güzelce sardım. İyi olduğumdan emin olana kadar hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi.
"Cerrah olduğumu biliyorsun. Burada, ben de yapabilirim."
"Hayır. Ben iyiyim. Önemli bir şey değil."
"Derin bir yaraya benziyordu."
"Yarın gidip bir doktora göstereceğim. Söz veriyorum."
Rahatlamış görünüyordu. Yağmur azalınca artık gitmem gerektiğini söyleyip kalktım. Neredeyse gece yarısı olmuştu. Saatlerdir birlikteydik.
"Kıyafetlerini temizleyip getiririm."
"Teşekkürler."
"Benim için zevk. Seni bir daha görmem için bahanem olmuş olur."
Buna sadece gülümseyebildim. Heyecanlı değildim. Vampirler heyecanlanmazdı. Tek hissettiğim ki hissedebildiğimden şüphe ediyordum arzuydu. Onu deliler gibi istiyordum.
Bunun yüzümden belli olmadığını umuyordum. Ama o fark etmişe benzemiyordu. Kulübeme kadar yürüdük.
"İyi geceler, Elena."
"İyi geceler."
Gözden kaybolana kadar arkasından baktım. Harika bir gün geçirmiştim. Yatağa yatıp konuştuklarımızı düşündüm. Belki de onun yanına, Los Angeles'a gitmeliydim. Beni tutan hiçbir şey yoktu. Ama bunu onun fark etmemesi gerekiyordu. Tesadüfmüş gibi olmalıydı. Her şeyi ayarlamalı onu inandırmalıydım. Bu yüzden bir süre onu gizlice gözetlemek zorunda kalacaktım ama sonunda buna değeceğine emindim.
Sabah olana kadar zaman geçmek bilmedi. Güneş doğmadan nehre gidip yüzdüm ama Alex gelmedi. Beslenmek için insanların arasına gittim. Onun yanında kendimi susuzlukla deneyemezdim.
Öğlen olduğunda Alex hala ortalarda yoktu. Belki de benden hoşlanmadığına karar vermişti. Gidip nasıl olduğuna bakmalı mıydım? Çok mu ısrarcı görünürdüm? Ne olduğunu çok merak ediyordum. Kendimi engelledim. Gidip onu rahatsız etmeyecektim. Eğer gelmek isterse gelirdi.
Akşama doğru bir ayak sesi duydum. Kapı çalmadan gelen kokudan o olduğunu anlamıştım. Çalmadan açtım.
"Merhaba."
"Merhaba. Geldiğimi nasıl bildin?"
"Ayak sesini duydum."
"Keskin kulaklar."
"Evet. Öyle. Bir sorun mu var?"
"Ah evet. Hemen geri dönmem gerekiyor. Hastane karmaşa halinde. Daha fazla kalamam. Çok isterdim ama."
Yüz ifadesinden bunun ne kadar gerçek olduğunu görebiliyordum. Gideceğine üzülmüştüm. Onu bir daha göremeyecek miydim? Bunu istemiyordum. Onunla aynı uçağa binmeliydim. Los Angeles'a gitmeliydim. Onu kaybedemezdim. Şimdi gitmesine izin verirsem onu bir daha göremezdim.
"Veda etmeye geldim."
"İyi yolculuklar o zaman."
"Umarım tekrar görüşürüz Elena."
"Umarım."
El sıkıştık. Elinin sıcaklığı içimi ısıtmıştı. Kapıyı kapatır kapatmaz bavulumu topladım. O daha uzaklaşamadan onu takip etmeye başlamıştım bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015