Sevinçle bana sarıldı. Deliler gibi öptü. Tanrım. Evleniyordum. Ben evleniyordum. Hiçbir zaman evlenecek bir tip olarak görmemiştim kendimi. Beyaz gelinlikle hayal etmemiştim. Ama sanırım bu gerçekten oluyordu. Evleniyordum.
Tabi bu mutlu haberi sevişerek kutladık. Klasik şeyler işte. O an çok mutluydum. Damon'ın gelmesini bile unutmuştum.
O gün izinliydi. İşe gitmedi. Bütün gün yataktan çıkmadık. Konuştuk, şakalaştık, oynaştık. Alex'le zaman hiç yeterli gelmiyordu bana. Bütün dertlerimi unutturuyordu.
Yüzüğüme bakıp gülüyordum. O beni izliyordu.
"Beğenmene sevindim."
"Şaka mı yapıyorsun? Kafam kadar. Muhteşem."
Onu öperek ödüllendiriyordum. Parmakları bütün vücudumda dolaşıyordu.
"Bu kadar beyaz olduğuna inanamıyorum."
"Güneşe alerjim var. Güneşe pek çıkmam."
"Bunu bilmiyordum."
"Şimdi öğrendin."
"Başka hakkında bilmediğim neler var?"
Bunu öyle bir sormuştu ki birden kaskatı kesildim. Yüzüne baktığımda herhangi bir ima göremedim.
"Sıradan biriyim, Alex. Öyle ilginç bir yanım yok."
Bu söylediklerim saçmalığın önde gideniydi. Tabi o nereden bilecekti ki.
"Bence tam aksine tamamen enteresan birisin. Seninle ilgili sıradan hiçbir şey yok."
"Bu iyi bir şey mi?"
"Bu muhteşem bir şey."
İyice sokulup boynunu öptüm. Susuzluğun o anda bedenimi yakması tesadüf değildi. Çok susamıştım.
"Tuvalete gitmeliyim."
Aceleyle kendimi tuvalete attım. Aynaya baktığımda yüzümdeki korkunç ifade benim bile kanımı dondurdu. Bu halimi asla görmemeliydi. Asla.
Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Alex. Ona asla zarar veremezsin. Onu seviyorsun. Damon. Onu düşünmekten vazgeç. Sürtük gibi davranma. Sen kendi yolunu seçtin.
Onu geride bırak. Unut gitsin. Sana değer vermedi. Seni yeterince sevmedi. Buraya kadar peşinden gelmesi hiçbir şeyi değiştirmez.
Kendimi bu sözlerle kandırmaya çalıştım. Oldukça inandırıcı şeyler söylemiştim ama nedense içimden inanmak gelmiyordu. Evleneceksin. Alex'le çok mutlu olacaksın. Damon'ı düşünmekten vazgeç. Onun sana faydası yok.
Kapının tıklatıldığını o anda duydum.
"Elena? Orada iyi misin? Her şey yolunda mı?"
Çok uzun kalmış olmalıydım. Sifonu çekip yüzümü yıkadım. Kapıyı açtım. Mutlulukla gülümsedim. Bu gidip gelmeler beni çok yoruyordu.
Çırılçıplak dikilmiş bana gülümsüyordu. Ne kadar da yakışıklıydı. Müstakbel kocam. Vay canına. Ben bile inanamıyordum.
"Artık buraya yerleşmenin zamanı geldi, ne dersin? Eşyalarını oradan alıp tamamen buraya yerleşmenden bahsediyorum."
"Sen ciddi misin?"
"Elbette. Evlenene kadar burada kalırız. Sonra kendimize bahçeli bir ev satın alırız. Çocuklarımızın oynayabileceği geniş bir bahçesi olan bir ev."
Birden donakaldım. Çocuklar demişti. Elbette çocuğu olsun istiyordu. Bunun imkansız olduğunu ben biliyordum, o ise habersiz hayaller kuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015