KEVVK <> B"24

2.2K 157 5
                                    

Boynunu öptüm.

"Evlenecektik. Düğün tarihimiz belliydi. Karnında benim çocuğumu taşıyordu."

Bunu duyunca irkildim. Bir çocuk. Onun çocuğu. Bu acısının neden bu kadar derin olduğunu açıklıyordu.

"Üzgünüm. Çok üzgünüm."

Ağladığını yüzüne bakınca anladım. Nasıl da masum görünüyordu. Onu asla üzemezdim. Bana ihtiyacı vardı. Benim de ona.

"Bu kadar keder yeter."

Ayağa kalkıp beni yatak odasına taşıdı. Üzerimdekileri yavaşça çıkardı. Bu seferki başkaydı. Çok nazikti. Acelesi yoktu. Beni zevkten uçurdu.

Daha saat erkendi. Duş alıp giyindik.

"Nereye gidiyoruz?"

"Biraz yürüyelim."

El ele yürüyüşe çıktık. Saat gece yarısına geliyordu. Sabah erkenden işe gidecekti ama pek umurunda değildi. Sessizce bir süre yürüdük.

Sokaklar genelde boştu. Korkacak bir şey yoktu. Zaten benden daha korkunç ne olabilirdi ki?

"Seni mutlu etmek istiyorum."

"Ben zaten mutluyum."

"Bütün acılarını unutturmak istiyorum."

"Bunu gayet iyi başarıyorsun."

"O zaman neden o adama bakarken ellerin titriyor? Gözlerin doluyor? Bunları fark etmemek elde değil. Bir şeyler var hala aranızda. Bunu görebiliyorum. Benim anlayabileceğimin ötesinde bir şeyler. Belki çok derin şeyler."

Bu konuyu açmasından hiç hoşlanmamıştım. Dışarıdan bu kadar zayıf mı görünüyordum? Gerçekten de o kadar zayıftım.

"Ne yapmam gerektiğini söyle. Yemin ederim yapacağım."

"Alex. Senin düşündüğün gibi bir şey değil."

"Ne o zaman?"

"Bizim pek hoş bir geçmişimiz yok. Seninle her şey güzelken gelip mahvetmesinden korkuyorum. Sana bazı şeyler anlatabilir. Doğru olmayan şeyler. Bizi birbirimize düşman etmek istiyor. O sana her ne anlatırsa anlatsın inanmamalısın."

"Senden ne istiyor Elena? İntikam mı?"

"İntikam mı? Hiç değil."

"Ne peki?"

"Beni geri istiyor."

Durup bana baktı. Bundan pek hoşlanmamıştı.

"Bana söz verdiğini biliyorum. Ama önemli değil. Eğer istediğin oysa..."

"Ben seni istiyorum."

Ona sıkıca sarıldım. Ağlamamak için kendimi zorluyordum. Durumun böyle karmaşıklaşması Damon yüzündendi. Tanrım. Ona sıkı bir tane geçirmeliydim.

"Alex? Elena? Bu ne tesadüf."

Kokusundan daha sesini duymadan kim olduğunu anlamıştım. O pis Lycan'dı. Tyler.

"Merhaba. Burada ne yapıyorsun, Tyler?"

"Sizi görmeyi umuyordum."

Bundan hiç hoşlanmamıştım. Yalnız olmadığını o anda anladım. Alex'in kollarından sıyrılıp önünde durdum.

"Ne istiyorsun?"

Sesim buz gibiydi. Alex arkamda gerilmişti. Hızlanan kalbinin sesini duyabiliyordum.

Damon'ın kendini göstermesi uzun sürmedi. Yanında birkaç Lycan daha vardı. Ama dönüşmemişlerdi.  İnsan formundaydılar.

Alex'e baktım. Şaşırmıştı. Elimi tuttu. Elini ittirdim. Herhangi bir harekette atılmaya hazır olmalıydım. Onun canını yakacaklardı. Hissedebiliyordum.

"Bunun olacağını biliyordun."

Sayıları çok fazlaydı. Hem Alex'i koruyup hem onları öldüremezdim. Tyler atılıp da Alex'in boğazına yapışınca otomatik olarak ileri atıldım ama Damon çoktan beni tutmuştu.

"Nereye böyle?"

Tyler, boğazını iyice sıkıyordu. Zor nefes alıyordu.

"Lütfen. Lütfen. Onu öldürecek. Damon. Lütfen."

Ağlıyordum. Bu Damon'ın hiç hoşuna gitmedi. Elinden kurtulmaya çalıştım ama diğer Lycan'lar da beni tutuyordu. Dört, beş kişi olmalıydılar. Sonunda kolunu gevşetti ve Alex derin bir nefes aldı. Öksürüyordu.

"Ne kadar da kıymetli senin için bu insan."

Alex başını kaldırıp Tyler'a baktı.

"Bunu neden yapıyorsun?"

"Yapmak zorundayım."

Arkadaşının ihaneti Alex'i çok üzmüştü. Ona ulaşıp sarılmak istedim ama ellerinden kurtulamadım.

"Her şey yoluna girecek, Alex. Merak etme. İyi olacağız."

Bunları söylerken ben bile yalan olduğunu biliyordum. Damon aramızdaki bu sevgi dolu andan hiç hoşlanmadı. Yüksek sesle boğazını temizledi.

"Biraz kan akıtalım. Bakalım Elena gerçek yüzünü Alex'ten saklayabilecek mi."

Tyler, Alex'in elini boydan boya kesti. Sıcak kanın kokusu anında bana ulaştı. Gözlerim renk değiştirmeye, yüzüm o canavara dönüşmeye başladı. Bunu engelleyemiyordum. Yüzümü tutup iyice Alex'e yaklaştırdı.

"Gördün mü? İnsan zannettiğin Elena'nın gerçek hali bu. Onu böyle de sevebilecek misin? Pis bir kan emiciyken. Senin kanına susamışken."

"Alex. Bana bakma. Lütfen."

Alex, donmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Ne konuşuyordu, ne hareket ediyordu. Sadece gözlerini dikmiş beni izliyordu.

"Sana anlatacaktım."

Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kanın kokusuna aldırmamaya çalıştım. Yavaş yavaş başardım da. O korkunç ifade yüzümden silinip gitti.

"Sana asla zarar vermem. Asla. Seni seviyorum."

"Elena. Daha fazla duymak istemiyorum."

Karanlığın Efendileri : Vampirler ve KurtadamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin