KEVVK <> B"34

2.2K 118 7
                                    

İçeriden bağırışları geliyordu. Benim yüzümden kavga etmelerini istemiyordum ama Ian rahatsız olmuş görünmüyordu. Belki de benden hoşlanmıştı.

"Burada kalmasını istemiyorum. O kadar. Ya o gider ya da ben."

Kısa bir sessizlik oldu.

"Kapının yerini biliyorsun."

Kızın sinir çığlığı her yeri sardı. Eşyaları atıp kırmaya başladı.

"Beni nasıl kovarsın? 4 yıldır birlikteyiz. Evleneceğimizi sanıyordum. Sahilde tanıştığın bir yabancı için beni kovacak mısın? Bu kadar aşağılık mısın Ian McAllister?"

"Olayı çirkinleştirme, Katherine. Gitmekte serbestsin. Ama o kalıyor."

"Ya o ya ben dedim. Ve sen onu seçtin."

"Eşyaları atmaktan vazgeç."

Kırılmadık şey bırakmamıştı herhalde. Gürültü hiç kesilmiyordu. Birkaç dakika daha bu kaos sürdü. Sonra kız yatak odasına gidip ağlayarak eşyalarını toplamaya başladı. Ian yanıma gelip utangaçça gülümsedi.

"Üzgünüm. Keşke bunları duymak zorunda kalmasaydın."

Bir şey demedim. Kız gidene kadar bir daha konuşmadık. O, yemek yapmaya devam etti. Ben de onu izledim.

Kapıyı hızla çarparak gitti. Ian da yemeği servis ediyordu.

"Umarım beğenirsin."

Yaptıklarını zorla da olsa yedim. Fazla ısrar etmedi. Buna sevindim. Bulaşıkları hemen halledip salona geçtik.

Gerçekten kırılmayan hiçbir şey kalmamıştı. Kırık parçaları toplamaya başladık.

"Senin yapman gerekmiyor. Bırak ben yapayım."

"Hayır. İstiyorum."

İrili ufaklı bir sürü cam parçası vardı. Hepsini tek tek topladık. Aniden burnuma gelen kokuyla olduğum yere çakıldım.

"Ah!"

Cam parçası elini kesmişti. Bir damla kan damladı. Başımı istemeden ona doğru çevirdim. Yüzümün değiştiğini hisseder hissetmez hemen koştum.

"Tuvalete gitmeliyim."

Kendimi tuvalete kilitledim. Derin nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kanının kokusu dayanılmazdı. Kendimi zor tutabilmiştim. Bir dahakine bu kadar güçlü olamayabilirdim.

Birkaç uzun dakikadan sonra nihayet kanının etkisi geçmeye başladı. Yüzüm düzeldi. Gözlerimdeki kan çekildi.

Dişlerim eskisi gibi küçüldü. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda kanının kokusu yüzüme vurdu ama kendimi zorladım. Alışmam gerekecekti. Nefesimi tuttum. Daha az acı verirdi belki.

Kalanları toplayıp temizlemişti. Yaralı parmağına yara bandı yapıştırmıştı.

"Sen iyi misin?"

"Evet. İyiyim."

"Rengin atmış gibi. Kandan hoşlanmaz mısın?"

"Evet. Beni kan tutar."

"Bir dahakine hatırlarım."

Gidip karşısındaki koltuğa oturdum.

"Sanırım artık konuşmanın zamanı geldi."

Başımı salladım. Bandın üzerindeki kırmızı lekeye bakmamaya çalışıyordum.

"Nerede olduğumuzu biliyor musun?"

Karanlığın Efendileri : Vampirler ve KurtadamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin