8. Bölüm

289 25 2
                                    

Aish... Tanrım! Kıskandım.

Salonda Yangsoo ve Laura yanyana oturuyordu. Ortamdaki gerici sessizliği, sonunda, bozarak konuştu Han: "Soojin, Felix, anlatacağınız birşey var mı?"

Yeongho, soru dolu şekilde Soojin'e baktı. Soojin konuşması gerektiğini anladı ve "Eee... Biz, şey, biz Felix'le sevgili olduk." dedi. "Sonunda!" dedi Yeongho rahatlamış bir şekilde. Felix, Laura'nın tepkisini görünce yerinden hızla kalktı ve "Hey hey hey. Yani biliyor muydun?" dedi. Yeongho onu kafasını sallayarak onaylayınca "Nasıl ya?" sözleri döküldü dudaklarından. Mutfaktan elinde ramen kardeşiyle gelen Changbin hyung konuştu: "Herkes biliyordu. Sadece birbirinizin bunu fark etmesini bekledik."

Yeongho da onu kafa sallayarak destekledi ve "Ben bir su alacağım." dedi. Kalkıp mutfağa ilerledi. Bende, nereden geldiğini bilmediğim özgüven ile, peşinden gittim. Mutfağın kapısını kapatınca "Yeongho." diyerek bana dönmesini sağladım. Soğuk bir şekilde "Efendim?" dedi. "Neden," durup nefesimi düzenledim. "Neden bana böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranıyormuşum canım oppam (abim)?" diyip elindeki bardağı sertçe tezgaha koydu ve salona gitti. Ahh... Tam bir beyinsizim! O sözüme alınmış. Bir dakika, bu demek oluyor ki benden hoşlanıyor! Fakat emin olmadan birşey dememeliyim.

***
/YEONGHO'DAN/

Canım (!) şirketim, idollerinin dinlenmesi ve eğlenmesi için bir kamp düzenliyor. Ve gitmek zorunlu! Hemde izin haftamızda! Üstüne üstlük Soojin ile yanyana oturamıyorum. Çünkü sevdiceği benim yerime geçecek bende onun. Ve bilin bakalım Felix'in yanında kim oturuyor? Hyunjin!!

Şuan otobüsün bagajına eşyalarımı koymuş yerime ilerliyordum. Koltuğa oturup kulaklığımı telefona bağladım, müzik uygulamasından Stray Kids listesini başlattım. Yaklaşık beş dk. sonra kulaklıklarımdan birinin çıkarılmasıyla soluma döndüm, Hyunjin. Geldiğini fark edemeyecek kadar odaklanmışım müziğe. Kulaklığı kendi kulağına taktı ve "Stray Kids mi? Güzel seçim." dedi. Onu takmadan dinlemeye devam ettim. "Birşey duymuştum; Stray Kids'den uzun boylu, uzun sarı saçlı çocuk, LANDY'den Yeongho'ya çok değer veriyormuş ama Yeongho ona soğuk davranıp sarı saçlı çocuğu üzüyormuş." dedi.

Onu kırıyor muydum?

Ona döndüm ve "Ben, şey... Özür dilerim. Seni kırabileceğimi düşünmemiştim." dedim. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi, "Sorun değil. Sadece; bana eskisi gibi bak, benimle eskisi gibi konuş, benimle eskisi gibi gül... Lütfen.'' dedi. Tanrım... Ben her geçen dakika, her geçen saniye ondan daha çok etkileniyorum ve o beni kardeşi olarak görüyor. en sevdiğim şarkı ve şuan ki durumumu anlatan şarkı geldi: Sorry I love You. Kulaklıklarımdan biri onda takılıydı, neyse ki kablosuz kulaklığım var yoksa daha yakın durmamız gerekirdi. Şarkıyı mırıldanmaya başladım: "Senden hoşlandığım için üzgünüm, üzgünüm(...)" Bir yandan da yolu seyrediyordum. Araç hareket edeli 10-15 dakika olmuştu.

Kısa bir süre sonra Hyunjin'in mırıldandığını duydum: "Sadece arkadaş olmak için fazla güzelsin." Ona döndüğümde bana bakıyordu. Biraz yaklaştı, elini saçıma koyup yavaşça okşadı. Kalbimin hızlanmasına engel olamıyordum. Duymamasını umdum. Gözlerini gözlerime odakladı, "Sadece arkadaş olmak için gerçekten fazla güzelsin." dedi. Tanrım, ben şuan ne yaşıyorum?! O...o az önce bana aşkını mı itiraf etti?! Otobüsün yaptığı ani fren ile öne gitti Hyunjin. Az önce yaşanan şeyin şokunu atmam uzun sürecek gibi duruyor.

Yol boyu Hyunjin ile müzik dinledik fakat tek kelime etmedik o olayın üzerine. Hala anlamaya çalışıyorum, bana aşkını mı itiraf etti o? Off...

Şuan çadırları kurmuş ateşin başında Bayan Choi'yi dinliyorduk. "Bazı grupların arasında soğukluk var ve bunu gidermek amaçlı kura çekerek iki kişilik gruplar oluşturulacak. Herkes kendi eşiyle ormanda olan bayrakları toplayıp bize getirecek. İlk önce debutu yeni olan gruplar gelsin." Bayan Choi'nin sözü bitince ayağa kalkıp onun yanına ilerledim. Benimle birlikte Soojin, NMİXX'de kalkmıştı.

Çektiğim kağıdı açıp okudum, "Hyunjin mi?" Ofladım ve Soojin'e döndüm. ''Sana kim çıktı?" diye sordum. "Lia çıktı. Görüşürüz" dedi ve İtzy'nin yanına ilerledi. Bende Stray Kids'in yanına ilerledim. Benim durduğum yerin en yakınında olan Minho oppanın omzuna dokundum. Kafasını kaldırınca "Oppa, bana Hyunjin çıktı da." dedim. Ne yalan söyleyeyim Bangchan'e bile Chan diyorum. Ama Minho oppaya Minho demeye korkuyorum. Sanırım ağzıma peçete tıkmasından falan korkuyorum.

"O sanırım lavaboya gitti. Birazdan gelir. Gel otur." dedi gülümseyerek ve yana kayıp bana biraz yer açtı bankta. Yanına oturup beklemeye başladım. Nedensizce ayağımı sallamaya başladım. Sanırım otobüste olanlardan sonra onunla nasıl konuşacağıma dair stres yapmıştım. Minho oppa elini dizime koyup ayağımı sallamamı engelledi. "Neye stres oldun?" diye sordu. "Hiç, sıkıntıdan." diye kısa bir şekilde cevap verdim.

"Bir baksana bana." demesiyle Minho oppaya döndüm. O da sözüne devam etti, "Ondan hoşlanıyorsun değil mi?" Ellerimi havada sağa-sola sallayarak "Hayır, o benim abim gibi." dedim. Sinsice gülümsedi ve "Kimden bahsettiğimi nasıl anladın o zaman?" dedi. Ah, tanrım! Nasıl fark etmem! Durumu toparlamak adına söze girdim: "Ben... Iıı... Bilmiyorum yani-" sözümü kesti ve sonundaki 'e' yi uzatarak "Direnme." dedi. Sıkıntıyla nefes verdim, "Kimse bilmesin lütfen." dedim. "Merak etme, benimle güvende." diyip göz kırptı. Bunun üzerine kıkırdadım. "Yeongho?" gelen sesle arkamı döndüm ve... Evet Hyunjin'di.

"Efendim?" diye sordum. "Neden," gözlerini yüzümden dizimdeki ele indirdi. Ve devam etti, "buradasın?" Minho oppa onun nereye baktığını fark edince elini çekti. Evet, konuşma boyu eli dizimdeydi, o çekmedi bende rahatsız olmadım. Bir açıklama beklediğini hatırladığımda "Bana sen çıktın. Seni bekliyordum." diye açıkladım. "Tamam, geldim. Gidelim." dedi. Ardından kolumdan tutup kaldırdı. "Hyunjin, daha zaman var oturup plan falan yapalım." dedim. "Giderken yaparız." dedi ve yürümeye başladı. O yürümeye başlayınca bende otomatik olarak yürümeye başladım. Arkama dönüp Minho oppaya el sallayarak "Görüşürüz!" dedim.

Tekrar onda döndüğümde birşey fark ettim. Sinirli gözüküyordu, boynundaki damarlar belirmişti. Yoksa kıskanmış mıydı? Öyle birşey olamaz değil mi? Sonuçta beni kardeşi gibi görüyor (?). Onun bu hali oldukça etkileyiciydi. Ah! Kendine gel Laura!

"Hyunjin, nerede olduğumuzu biliyor musun?" diye sordum yarı imali yarı gerçek. Yanımdaki beden "Şey.. Hayır." dedi. Kamp alanından ayrılalı yaklaşık yarım saat oldu. Ve Hyunjin'in yüzünden kaybolduk. Beyefendi plan yapmayı reddedip sıfır eşyasız bizi buraya sürükledi. "Sana plan yapalım demiştim! Neyse şu tarafta bir açıklık var." diyip açıklığa doğru ilerlemeye başladım. O da peşimden geliyordu. Çalıları geçince buranın bir açıklık olmadığını, küçük bir göl olduğunu gördük. "Bak, şurada toprağa oturup dinlenebiliriz" dedim, gösterdiğim yere gidip oturdum. Bacaklarımı da kendime çektim. Hyunjin de yanıma oturdu, benim gibi bacaklarını kendine çekip oturdu. "Burası gerçekten güzelmiş." diye mırıldandı. Göremeyeceğini bilsem de başımı salladım.

"Üşüyor musun?" diye sordu. "Hayır. Peki sen?" diye cevapladım. "Evet." diyince over size ceketimi çıkarıp Hyunjin'in sırtına attım. "Bunun tam tersi olması gerekmez miydi?" dedi ve güldü. Bu gülüş dünyanın en iyi melodisi olabilir... Bende "Bilmem..." diye mırıldandım ve güldüm. Kısa bir sessizliğin ardından Hyunjin konuştu: "Otobüste..." derin bir nefes aldı. "Otobüste yaptığım şey üzerine anlamışsındır. Seni seviyorum."

Beni seviyormuş...Beni seviyormuş!!

"Ben, şey-" sözümü kesmesiyle ona döndüm. Buruk bir gülümsemeyle göyüzündeki yıldızlara bakıyordu. "Biliyorum, beni abin olarak görüy-" Bu sefer ben onun sözünü kestim, "Bende seni seviyorum!" dedim. Hyunjin heyecanla ayağa fırladı ve "NE!? Ciddi misin?!" dedi, ah özür dilerim, bağırdı. "Ciddiyim, sakin ol." diyip güldüm.

Ben gülünce o da güldü ve geri oturdu. Ellerimle oynarken tereddütle konuştum, "Ben ceza alıp uzaklaştırılmak istemiyorum. Yani, yasağımın kalkmasını bekleyebiliriz değil mi? Çünkü Stay'lerin sen gidince ne kadar üzüldüğünü gördüm, bizzat yaşadım. O zamanlar biasımdın. Bu yüzden daha çok etkilenmiştim. Believe'lerin üzülmesini istemem. Beni anlarsın umarım."

«———»
Umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi unutmayın 💗
Küçük bir haber büyük ihtimalle bir sonraki bölüm final.
Lütfen oylayıp yorum yapın<33
봐요💖

1130 Kelime

Just A Friendship «Hwang Hyunjin»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin