70. BÖLÜM

150 11 0
                                    

YETİŞTİM, YETİŞTİM
HUUH!

Biliyorum kaç gündür bölümsüzsünüz. Biliyorum bensiz yapamıyorsunuz. Kdkxjsjehs. Şaka şaka. Bensiz daha mutlusunuz kesin. Sizi rahatsız ediyorum yine.

Bu hafta bölüm gecikti çünkü taşınıyoruz. Bir türlü yazamadım. Bazı noktalarda tıkandığım oldu ama yine güzel bir bölüm oldu. Bence beğeneceksiniz.

Şimdi şöyle, normalde benim hikayenin en başına planım bu bölüm final yapmaktı ama ilk 30 bölüm kısa olduğu için olaylarda fazla olduğu için planına uymadı. O yüzden bu yolda devam. Final ne zaman olur tabiki demeyeceğim. Bir bakmışsınız hop final yazmışım. Kalp krizi gecirtiririm size. Kfkdksjesb.

İyi okumalarrrr🌸🤍

*****
Kelebekler... kelebekler demiştim ya hani size. Bir hikayesi vardı onların. Ölümünü göze aldıkları bir arkadaşı vardı. Önünde yanıp, kül olan bir arkadaşları vardı.

Merhaba, ben o kelebeğim.

Merhaba, ben o yanıp bitenim.

Merhaba, ben geriye kalan külleriyim.

Merhaba, ben Anıl.

Merhaba, ben bir hiçim.

Sevgisiz büyümeyi bir kenarı bırakın, bir seçenek bile olmamak insanlar için daha can yakıcı. Her kim olursa olsun, birisi benimle bir başkası arasında kalsa sizce beni bir seçenek olarak görebilir miydi? Siz görür müydünüz?

Görmezdiniz. Niye göresiniz ki? Ben de sizin için bir hiçim. Hayatınızda hiçbir şey ifade etmiyorum ama herkesin benim için hayatımda bir şey ifade ediyor. Herkes ve her şey.

İşte o ev, ninemin cenneti. Benim sığınağım. Ben küçücük bir çocukken kaçıp sığınacağım bir ailem, bir evim yoktu, kimsem yoktu.

Bir gün çok sinirliydi o şerefsiz. Eve geldi, yediğim yemeği başımdan aşağı döktü. Sıcacık çorbaydı, en sevdiğimdi hem de. O zamanlar en sevdiğimdi tarhana çorbası. Sonra boğazımdan geçmedi bir daha.

Döktü, dövdü ve güllerin içine attı. Kalkmadım, alışmıştım artık. Sonra tuttu kolumdan evden dışarı attı beni. Bir gece yarısı, köpeklerle dolu sokağa. Gözlerime kinle baktı. Sonra o kin zevke dönüştü ve kapıyı suratıma kapattı.

Alışkanlığımdandı sanırım. Kapının suratıma kapanması çok bir etki yaratmadı üzerimde. Belki bir başkası olsa ağlardı, kapıyı yumruklardı. Benim ilk zamanlarım gibi ama ben öyle yapmadım. İlk sadece olduğum yerde durdum ve kapıyı izledim. Sonra sokakta yürümeye başladım. yürüdüm, bir sokak lambasının altında durdum. Ninemin sokağının köşesinde duran sokak lambası altında.

Sonra başımı kaldırıp o sokak lambasına baktım. Burnumu çektim, elimle yüzümü sildim. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Kolumda bir sızı vardı yine güllerin dikenleri batmıştı.

Dikeni çıkardığımda canımın acısı ile iç çektim. Bir anda elimi bir el tuttu. Başımı kaldırdığımda ninemi gördüm. Merhamet dolu gözleri ile bana bakıyordu. İlk korktum, gözlerimde ki korkuyu gördü. Elimi okşadı, geri çekilmedi.

"Seni bana anlattılar mı hiç?" dedi bana ilk. O zamanlar daha dik duran bir omurgası vardı.

"Hayır." Dedim korkarak. O da zarar verecek zannettim. Oysa o zarar vermezdi.

"Ben yaralarını sararırım. Ben zarar vermem. Ben dinlerim, yol gösteririm, değnek olurum ama yara olmam." Sesindeki şefkat kalbimi yumuşacık bir pamuk gibi sardığında ilk defa bu hisle karşılaştığımı hissettim. Sonra o sokak lambasının altında bana bir yardım eli uzatıldı. Bu bahçede yaramı sardı. Bu bahçede bana masal anlattı, çocuk oldum, ben güldüm, eğlendim. Ben bu bahçede büyüdüm. Burası benim evim oldu.

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin