İçerisi tıpkı bırakıldığı gibiydi. Roketlerle patlatılmış, yıkılmış ve darmadağın haldeydi. Kış askerlerinin tutulduğu kapsüller yerlerinde değildi. Zemo'nun kendini sakladığı sığınak da yerinde değildi. Tony'nin video kaydığını gördüğü ekran üzerinde onlarca ton ağırlığında yıkıntılar vardı.
Koridorlar ıssızdı, elektrik ölüydü. Tüm mekan bir mezar gibiydi... ki öyleydi de.
Tony ve Steve bir mezarı ziyarete gelmiş gibi davranmaktaydı. Adımlar ağırdı, başlar eğikti. Sözler fısıltıydı, bakışlar kaçamaktı.
O an Tony'nin üzerindeki zırh bedenini dış dünyadan korumak için değildi. Dış dünyayı Tony'nin bedeninden koruyordu. Adamın hızla atmaya başlayan kalbini, olduğundan hızlı ve fazla çalışmaya başlayan aklını dünyadan korumakla görevliydi zırhı.
"Şuraya bak," dedi Tony yüz metrelerce yukarıdaki açıklığa doğru bakarken. "Burası yıllarca herkesten gizli olarak çalışmayı başarmış. Hükümetin kurduğu tüm o sistemler, Shield'ın kullandığı tüm yollar, babamın icat ettiği her şey... buraya dair hiçbir şey yakalayamamış."
"Sovyetlerin de bilim insanları vardı."
"Evet, ama Starkları yoktu. Burayı daha önceden bilebilirdik, bilebilirdim."
"Avengers olarak bildiğimiz tüm Hydra üslerine saldırdık, elimizden geleni yaptık. Hydra artık yok."
"O dediğin seninle Nat tüm gizli bilgileri internete sızdırdıktan sonraydı. O yaptıklarımızda önemliydi ama yeterli değildi. Ayrıca, Hydra'nın ne olursa olsun tamamen temizlenemeyeceği bilecek kadar onlarla savaştın, benden daha fazla hem de."
"Ama bu zamana kadar Avengers onlarla savaşmamıştı. Sen... Ultron'u yaptıktan sonra geride bir Hydra kalmadı."
"Hydra organizasyon olarak bitmiş olabilir ama destekçileri hala yaşıyor. Zemo kalanları avlıyordu ama onu yakaladık."
"Zemo onları infaz ediyordu," dedi Steve direkt. "Yaptıkları yanlıştı ve durdurulması gerekiyordu."
"Doğru olanı yapıyordu demedim." Gözlerini doğrudan Steve'in gözlerine kilitledi. "Haklısın, yaptıkları yanlıştı ve durdurulması gerekiyordu."
Steve kollarını birbirine doladı. "Tony..."
"İkiniz de kuralları çiğnediniz, ikiniz de kendi bildiğinizi okudu. Arada bir fark görebiliyor musun?"
"Biz masum hayatları koruyoruz."
"Zemo'nun da yapmak istediği buydu. New York da ve Sokovia da bizim de yapmak istediğimiz buydu ama yapamadık, insanlar yine de öldü, kayıplar yaşandı." Ultron'u yapmak istemesinin nedeni buydu. Söylemek istese de başaramadı.
"Bu işte herkesi kurtarmaya çalışıyoruz, ama bu herkesi kurtaracağımız anlamına gelmiyor."
"Çocuklara okuduğun mavalı bende denemeye çalışma... Birbirimiz ikna edemeyeceğimizi biliyoruz... ama yine de deniyoruz," dedi Steve.
"Yenilenlerin intikamını almak için bizi harekete geçiren güdü de bu."
"Tüm dünyayı koruyabilecek bir zırh olmadan... intikamını arayacağımız çok yenilgimiz olacak."
"Biliyorum."
"Yenildiğimizde beraber yenileceğimizi söyledin. Bu dediğinden emin misin?"
Steve'in yüz ifadesi bir önceki deyişiyle aynıydı. "Evet, eminim."
Tony'nin yüz ifadesi bir tepkisiyle aynı değildi, şüpheciydi. Arkasını döndü ve yıkıntıların arasından geçerek gizli üssü dolaşmaya kaldığı yerden devam etti. Adamın peşinden gelen Steve, "Raft'i gördüm, bizim için hazırladığın hapishaneyi," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutulma | Rogers & Stark [Stony]
Fiksi Penggemar-Vakit üçlemesinin üçüncü kitabıdır. Önceki kitapları, 'Ay' ile 'Güneş'i profilimdeki listelerden bulabilirsiniz.- Steve Rogers mektubu gönderip göndermemek konusunda zorlanmıştı, Ay yine de doğmuştu. Tony Stark telefonla yapabileceği çağrıyı yapıp...