...
Genç kız, ormanda dolaşıyordu. Yemyeşil ağaçlar, yerdeki renkli çiçekler, sapsarı güneş, yemyeşil çimler. Genç kız mavi gözleri, açık teni, siyah küt saçlarıyla muhteşem görünüyordu.Siyah perçemleri rüzgarda muhteşem bir ahenk, ile dans ediyor ve uzaktan bakılınca kızı büyüleyici bir güzelliğe burüyordu. Genç kızın üzerindeki uzun beyaz tül elbise kıza çok yakışmıştı. Ayaklarına kadar uzanan '0' kol tül elbise.
Kendimi çok özgür hissediyorum. Tam 17 yıldır 4 duvar arasına hapsedilmiş bir fare, en sonunda dışarıda rahat bir elbiseyle deli gibi koşuyordu. Çıplak ayaklarım çimleri ve çiçeklerin enerjileri ve rahatlama hissi ile bayram ediyordu.
Zıplayıp kendi eksenim etrafında '360' derece döndükten sonra ilerideki piknik örtüsünün üzerinde çay içip kek yiyen annem ile babamı gördüm. Annem ve babam onlara baktığımı gördüklerinde bana bakıp gülümsediler. Ama...
Annem ve babamın ağızları dudaklarından kulaklarına kadar kesilmiş ağızlarından, gözlerinden, burunlarından kan geliyordu! Ve bana sırıtıyorlardı! Yere baktığımda çimlerin simsiyah olduklarını ve çiçeklerin kan akıttıklarını görmek dizlerimin bağını iyice çözmüştü.Yüzüme bir şey damladı. Elimi yanağıma götürüp damlayan sıvıya baktım kırmızı bir sıvıydı. Kokusu... kokusu kan kokusuydu! Başımı ne kadar korksamda gökyüzüne çevirdim. Güneş gitmişti. Gökyüzü kara bulutlarla çevrilidi ve kan yağıyordu! "koşsana ece!"
İç sesim tüm mantığıyla bana bağırıp okkalı küfürler savuruyordu. İç sesimi dinleyip canım çıkana kadar koştum hatta daha koşmaya devam ediyordum. Arkadan çığlık sesleri kahkahalar ve bağrış çığlıklar geliyordu ama ben arkama bile bakmadan koşuyordum çünkü eğer arkama bakarsam düşerdim ve bir daha kalkamadım "kimse bayılarak ölmedi ece!"
"Ay!" Düşmüştüm... bi şey ayağımı kaydırmıştı. Yere bakmaya korkuyordum. Etrafı pis bi koku sardı garip ve gerçekten de pis kokuyordu. Ama kokuyu bir yerden hatırlıyordum. Kafamı hafifçe aşağıya doğru eğdim. Bacaklarımın arasından aşağıya doğru kanlar süzülüyordu...
Beyaz elbisenin alt kısmı kanlar içinde kalmıştı.Bu olay her ne kadar midemi bulandırıyor olsada aldırış etmemeye çalışarak ayağa kalktım. 1. Kalkışımda kendi kanım yüzünden ayağım kaydı ve kalkamadım 2. Denememdede aynısı oldu 3.nihayet kalmıştım. Neredeyse şükür namazı kılacaktım. Arkamdan gelen sesler arttınca koşmaya hazırlandım.
"Ahhh!"
Çığlık...
Çığlığın sahibi bendim. Kafamda şiddetli bir ağrı vardı siyah saçlarımdan kanlar süzülüyordu. Perçemlerimden alnıma, alnımdan burnuma ve burnundan çeneme kanlar akıyordu. Çok geçmeden ağzım, kulaklarım ve burnumdan da kan akmaya başladı. Sırt üstü yere düştüm. Halim kalmamıştı. "Ece! Ece! Kendine gel! Ecenaz!"
İç sesim beni kendime getirmeye çalışıyordu ama ben kendimde dudaklarımı oynatacak hal bulamıyordum...
Tam üstümden bir kahkaha sesi geldi pürüzlü bir sesti. Kalan son dermanımla gözlerimi açtım... açmazolaydım... karşımda uzun siyah saçlı, beyaz tenli, simsiyah gözleri, olan bir yaratık vardı. Saçlarının ucundan ve siyah gözlerinden kan akıyordu. Uzun tırnakları kanlı yüzü ve sayamadığım daha bir çok özelliği ile ürkütücü görünüyordu. Ayakları ise tersti... kafamda bulunan bir nesneyi tuttu ve onu biraz çekti
"Ahh!"
Benim acı dolu çığlığım onu kahkahaya boğmuştu. Nesneyi biraz daha hareket ettirdi ve ben gene çığlık attım. Gözlerimden yaşlar yerine kanlar geliyordu ve kan benim canımı yakıyordu. En sonunda nesneyi tamamen çıkarttığında benim çığlığıma onun kahkahası karıştı...
Acıyla inleyerek kadının yada ne olduğunu bilmediğim varlığın elindeki nesneye baktım. Bu şey kocaman bir bıçaktı! Kafama bumu girmişti? Kadının yüzüne baktım. Yüzünde alaylı bir gülümseme vardı.Bir elini iki bacağımın arasındaki kana değdiği. Diğer elindeki hançeri yere bıraktı. Ve elinden destek alarak kulağıma eğilip bir şey söyledi; "Sobe..." pürüzlü sesi kanımı dondurdu. Hançeri eline tekrar aldı ve sıkıca kavradı. Ardından onu önce elbisemin üstünden bacak arama sonra karnıma ve en son olarak kafama saplandı.
O bunları yaparken kahkaha atıyor ben ise boğazım yırtılana kadar bağrıyordum. Ve hiçlik... artık sadece gözümden yaş geliyordu...
"Ahh!" Gine bir rüyadan çığlıkla uyanmıştım.
Selam 🖑
Bi yazara göre çok sıradan bir hikaye olduğunun farkındayım ben henüz 13 yaşındayım arkadaşlar her neyse güzel bir hikayeyse lütfen beğenin eğer yeterince beğenilirse bastırma ihtimalim var çünkü
Mutlulukla kalın canlar 💝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
HorrorBir elini iki bacağımın arasındaki kana değdiği. Diğer elindeki hançeri yere bıraktı. Ve elinden destek alarak kulağıma eğilip bir şey söyledi; "Sobe..." pürüzlü sesi kanımı dondurdu. Hançeri eline tekrar aldı ve sıkıca kavradı. Ardından onu önce el...