26 • 𝐁𝐫𝐨𝐨𝐤𝐥𝐲𝐧 𝐅𝐚𝐦𝐢𝐥𝐲

193 17 0
                                    

Brooklyn, 2017

Elindeki puding kasesi ile sakin adımlarla koridorda ilerliyordu. Tek eli ile kapıyı tıklattı ve aldığı komutla beraber gülümseyerek içeriye süzüldü. Bucky Barnes, onun bu çocuksu haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Kaseyi görmesi için biraz havaya kaldırdı. "Puding?"

"Hayır diyemem." Yatakta boş kalmış yanını işaret etti gözleriyle. "Sen de gel bakalım."

"Tam bir bunaksın şu an, kanıtlandı. Sen kitap okumazsın bile." Dedi gülerek. Bacağını altında topladı ve diğerini yataktan aşağıya sarkıttı. İştahla tatlıyı yiyen ve onu takmayan adama göz devirdi. "Beni tak Jamsey."

"Bence takmayayım çünkü aksi olursa seni evden atmam gerekir. Bana bunak herif dedin."

"Çok alıngansın ama bunu seviyorum. Hâlâ küçükmüşüm ve siz görevden gelmişsiniz gibi hissettiriyor. Ya da babamı sokaktan topladığını ve ona kızmam için yanıma getirdiğin günleri." Dedi. Derin bir iç çekti. Bu zamanlardan şikayetçi değildi. Tek pişmanlığı, o günlerin kıymetini bilememek olmuştu.

Gözleri dalmış kızı görünce elindeki kaseyi komodine bıraktı. Omzundan nazikçe kavradı ve kendine çekti. Bedenini göğsüne yatırdı ve küçükken ona yaptığı gibi çenesini okşadı. "Biliyorum, hepimiz için zor. Artık farklı insanlarız ama hâlâ bir aileyiz. Değişmeyen tek şey aramızdaki bağ."

"Bazen özlemiyor musun ama?" Yutkundu. "Yani, onu sokaktan toplamayı, fırça çektikten sonra kızarmış ekmek yapmayı ve bazı zamanlar bahçede boğuşmayı demek istiyorum."

"Her saniyesi çok güzeldi ama ben kabullendim, tatlım. Kolumu kabullendim, sevmiyorum ama ona mecburum. Bu yüzyıldan nefret ediyorum çünkü onu ben şekillendirdim. Bu benim eserim ve cezamı çekiyorum."

"Maria'nın boğazını sıkan bendim. Benim kendime eziyet etmem lazım."

"Sonsuzluk sana verildi, sence de bunun için yeterince zamanın olmayacak mı zaten? Boş ver. Bugünleri değerlendir."

"Bu harika bir konuşmaydı." Dedi adamın çenesinin altından ona bakarken. Bucky kıkırdadı ve onu kendine daha çok çekti. "Sadece ihtiyacın olduğu için yoksa asla olmayacak bir şey."

"Biliyorum. Teşekkür ederim, amca."

"Bir şey değil, minik yıldız."

❄️

Manhattan, 2017

Sabah yürüyüşleri sağlık açısından ve ruhsal açıdan insanlara yardım eder. Ancak sabah koşuları Rogers-Barnes-Campbell ailesi için bir sabah rutini idi. Kilometrelerce koşmak onlara eskileri hatırlatır ve kısa bir süre de olsa her şeyi unuttururdu.

Klasik bir Brooklyn ailesi sabahıydı.

"Solunuzdayım!" Diye gülerek yanlarından hızla geçti Stella Campbell.

Geride kalan ikili isyankârca arkasından bağırdı. "Hadi ama!"

Üçü gülüşerek bir parka kadar geldiler. Yorgun değillerdi ancak normal insanlar gibi, koşunca dinlenmeli ve oturdukları yerden rüzgarı hissetmeli idiler. Soluklandılar. "Garip ama fena değil sanki?" Dedi Steve sorgularcasına.

"Bu iğrenç." Dedi Bucky Barnes yüzünü buruşturarak.

"Bundan hoşlanmadım." Dedi Stella Campbell onaylarcasına.

"Katılıyorum, bunu bütün gün yapabilirim. O yüzden dinlenmek saçma."

"Ama yine de eve bir geçit açıyorum ve gidip hepimiz çay içiyoruz. Ya da bolca alkol olabilir." Dedi sarışın kadın gülümseyerek ayağa kalkarken. Hızlıca evlerinin salonuna bir geçit açtı ve ikilinin ilerlemesini fırsat bilerek koltuğa kendini bıraktı. Saniyeler sonra zihninde duyduğu Sara'nın fısıltısı ile yerinde dikleşti. Gözleri ve yeni keşfettiği yüzüğü parladı. "Akşam yemeğine kadar gelirim. Birkaç iş çıktı." Diye içeriye seslendi.

Bahar Askeri GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin