Odamın kapısının tıklatılmasıyla uyandım. Baş ucumda duran saate baktığımda saat altıydı. Odaya geldiğimde saate bakmamıştım. Kaç saat uyumuştum? Yıkanıp temizlendikten sonra uzanmıştım, düşüncelerimin nerede bölündüğünü hatırlamıyorum.-Gel.
Kapı açılırken gerinip oturdum. Alex içeriye girip yatağın ucuna oturdu.
-Yoruldun değil mi?
Kafamı sallarken konuştum.
-Uzun zamandır birileriyle kapışmamıştım. İyi geldi.
Gülümserken devam etti.
-Bende her gün evcillik oynayacağız diye endişeleniyordum. Artık daha çok çalışmalıyım.
-Kesinlikle. Dalış konusunu biliyordum ama karşılaşmandan memnun değilim. Gerçekten saray muhafızı mısın?
Kafasını aşağı eğerken konuştu.
-Haklısın, daha iyisini yapabilirdim. Yapmalıydım.
Ayağa kalkıp tek dizinin üzerine çöküp yere baktı.
-Affedin majesteleri.
Uzanıp omzuna vurdum.
-Saçmalama. Kalk ayağa, birisi görecek.
-Affedin majesteleri.
Yerinden kalkmamaya kararlıydı.
-O zaman belki de seni idam etmeliyim?
Gözlerini büyütüp bana baktıktan sonra kafasını öne doğru uzattı.
-Tamam, tamam. Affettim seni. Kalk hadi.
Gülümseyip yerine otururken ben de güldüm. Dudağımın kenarı sızladığında gülümsemeyi bıraktım. Baş parmağım ile dudağıma bastırdım.
-Sende çok iyiydin bugün.
-Tabi ki de çok iyiydim.
Alex söylediklerimden sonra kahkaha atarken yerimden kalkıp gerindim. Camın kenarındaki koltuğa otururken o da yatağın önünde ki pufa oturdu.
-Artık, dostlarının peşinden niye geldiğini birazcık da olsa anlayabiliyorum.
-Ne anladın?
-Sadece birazcık.
-Ne anladın Alex?
-Sen daldıktan sonra... Evet öncesinde sana kızgınlardı ama sen daldıktan sonra hepsi gölün etrafında hazır bekledi.
Sırtımı dikleştirdim.
-Ne yaptılar?
-Özellikle Sante nefes alıp daldıktan sonra... Tobias müdahale etmek istedi. Önce Maria onu durdurdu. Sante ikinci kez çıktığında Paulter onu durdurmasaydı peşinden gelmek üzereydi.
Onu suyun dışında beni ararken hayal ettim. Çattığı kaşlarıyla suyu tarayışını, gerginlikle incelen dudaklarını... Keşke daha hızlı çıksaydım. Beni endişeli bir şekilde beklediğini görmek isterdim. Alex tekrar konuştu.
-Andrea' da ondan daha iyi değildi. Muhtemelen Tobias atlasaydı o da gelirdi. Gerçekten yüzmeyi bilmediğine inanmış olmalılar.
Tekrar arkama yaslanırken gülümsedim.
-Bana bu kadar güvenmemelerine mi üzülsem yoksa benim için endişelenmelerine mi sevinsem bilemedim.
-Sana ne kadar kızsalar da, neler yapabileceğini bilmedikleri içindi. Kızdılar ama takım olarak seni kolluyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS-2
FantasyKaderin nasıl işlediğini bilirsiniz. Yine aynı yerdeydim ve yine birileri bir şeyleri hatırlamıyordu. Kaderin işine bak ki bu sefer hatırlamayan ben değildim. Bana doğru yürüyen Andrea'yı görmek kalbimin teklemesine sebep oldu. Canlı kanlı karşımday...