𝔟𝔩𝔬𝔬𝔡 𝔞𝔫𝔡 𝔟𝔬𝔫𝔢 Ⓢ︎Ⓐ︎Ⓘ︎Ⓖ︎Ⓔ︎Ⓝ︎Ⓞ︎Ⓢ︎

☠︎︎

DİKKAT BU KİTAP BUNYESI HASSAS OLAN İNSANLAR ICIN RAHATSIZ EDICI ÖĞELER IÇERMEKTEDİR BU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK OKUNMASI RİCA OLUNUR

Not: babası dediğim yerde üvey babasını kastediyorum. Öz babası öldü.

"Ahh~ tatlım seviyorum seni."

"Ben de seni seviyorum aşkım."

"Bebeğim, biraz yavaş ol Genos evde bizi duyabilir."

"Merak etme hayatım, bir şey olmaz."

Bu konuşmaları ve sevişme seslerini duymayabilirdi Genos. Tabi üvey babası tarafından hemen yan taraftaki dolaba zorla kapatılmamış olsaydı. Bunların hiçbirini dinlemek zorunda kalmazdı o zaman. Ama kader öyleydi ki bu mümkün değildi. O şu an buradaydı ve anne ve babasının işi bitene kadar da orada kalacaktı.

Yarım saat kadar daha kaldı o dolapta. Üvey babası ise onu, annesi duşa girdikten sonra çıkardı.

Kirli sakallı ve iri yapılı biriydi babası, kavgada da iyiydi. Yani Genos'un ondan kaçma gibi bir ihtimali yoktu. Eğer kaçarsa kesinlikle yakalanır ve hayatında yemediği dayağı yerdi. Bu yüzden mahkumdu oraya. Evden kurtulabildiği tek zaman okula gittiği zamandı. Zaten babası da bunu bildiğinden okula çoğu zaman göndermezdi. Zeki bir öğrenciydi Genos, ama ne var ki okula gidemediğinden notları da düşmüştü. Buna çok üzülüyordu, ama ne yazık ki yapacak bir şey de yoktu.

***

Sabah dehşet içinde uyandı Genos, nedeni ise gördüğü korkunç kâbus değildi. Asıl nedeni gördüğü kabusun sonucunda yatağını ıslatmasıydı. Çok korkuyordu çünkü belliydi ki dayak yiyecekti. Azara razıydı Genos, görmezden gelinmeye de. Ama şiddet, onu çok korkutuyordu. Ve eğer yakalanırsa dayak yiyecekti.

Sessiz bir şekilde kalktı yataktan, anne ve babası evde yoktu. Bu yüzden içi biraz rahattı ama yine de korkmaktan kendini alamıyordu.

Hızlı adımlarla çarşafını banyoya götürdü. Ve yıkamaya başladı. Alışık olduğu için temizlikte iyiydi de. Çarşafı temizlediğinde duş almak için üstündekileri çıkardı ve hızlı bir duş almaya başladı. Sıcak su onu biraz rahatlatmıştı ki kapı sesini duydu.

"Siktir." Dedi. Anne ve babasının konuşmalarını duyabiliyordu.

"Offff başım çatlıyor resmen."

"Benim de."

"Şu velet uyanmış mıdır sence?"

"Bilmem."

Adım seslerini duydu Genos, sıçmıştı. Babası dosdoğru banyoya geliyordu. Hızla suyu kapattı ve kıyafetlerine uzandı, ama çok geçti. Babası kapının önünde duruyordu bile. Acele ild hareket eden Genos'un ayağı kaydı ve yeri boyladı. Tam o sırada ise babası içeri girdi. Çırılçıplak bir şekilde yerde uzanırken babası ile göz göze geldi.

"Vay, vay küçük bey uyanmış bile. Söyle bakalım ne halit yiyordun burada."

"D-duş alıyordum."

"Seni yalancı, babana yalan söylemeye utanmıyor musun hiç hA?" Babasının eli kemerine gittiğinde Genos'un gözleri korku ile açıldı.

"B-baba yapma... AGH!!!!" Karnına gelen kemer darbesiyle acı dolu bir inleme bıraktı. Darbeler ard arda geliyor, ona kendini koruyacak zaman bile bırakmıyordu. Karşı da gelemezdi zaten. Yetersiz beslenmeden dolayı çok zayıftı. 16'sına girecekti ama 12 gibi gözüküyordu bu yüzden.

Dayak dakikalarca sürdü. Baba hırsını aldığında ise gözünü çarşafa dikti.

"Demek altına işedin ha, senin gibi pis birini temizleyeceğim şimdi." Babası duş başlığını eline aldı ve ayarı en soğuğa getirdi.

Soğuk suyun etkisi ile anlık bir refleks olarak kendini kolları ile sudan korumaya çalıştı. Ama soğuk su tüm vücuduna değiyordu. Soğuk ise her yerine işliyor titremesine neden oluyordu. Bir süre sonra babası sıkıldı ve suyu kapattı. Sonra ise Genos'un sarı saçlarını tutup çekti ve yerde sürüklemeye başladı.

"B-baba dur, lütfen." Dedi Genos çırılçıplak bir şekilde evin içinde sürüklenirken

"Bana karşı mı geldin sen ha." Ve Genos'u evin duvarın çarptırdı.

"Agh!" Genos bağırdığı anda kafasına inen tekme yüzünden susmak zorunda kaldı.
Uzun bir gün olacağa benziyordu.

Evet aşkolar dediğim gibi bu hikayeyi okuduğum bir doujinshiden esinlendim. Travmalarım sayesinde ise şiddet içeren şeyleri çok kolay yazabiliyorum ehehehe. Neyse olduğunuz için teşekkürler
~Bye~