Kavga

356 33 32
                                    

Suyun altında duruyordum kendimi zorlayıp biraz yukarı çıkmaya çalıştım. Riddle yukarıda gülüyordu. 2 saniyeliğine kafam sudan çıktı.
Diana : Yüzme bilmiyorum!
Geri battım. Riddle çok uzağımdaydı. Nefesim yetmeyecekti. Bana doğru gelen bir karaltı gördüm. Ona gitmeye çalıştım ama gözüm gittikçe acıyor, ciğerim yanıyordu. Nefes almam lazımdı. Ağzımı açtığım anda ağzıma su doldu ve birazını yuttum. Sonunda Riddle'ın yüzü göründü. Kolları beni tuttu ve hızla yukarı çıktı. Suyun üstüne çıktığımızda ilk yaptığım ağzımdaki suyu tükürmek oldu. Riddle beni kendine yasladı.
Tom : Ne yuttuysan tükürmelisin Diana. Bu su temiz değil.
Suyu tükürdüm. Riddle o sırada dışarı doğru benimle birlikte yüzmeye başladı. Benimle birlikte kendini dışarı attı. Yere uzanıp dinlemeye durduk. Çarpı şeklinde ben onun üstünde yatıyorduk. Riddle derin derin soluk alıyordu. Elini bir süre sonra saçımda hissettim. Yavaşça saçımı seviyordu.
Diana : Saçımı mı seviyorsun Riddle?
Tom : Ne alaka?
Diana : Elin kafamda Riddle.
Tom : Hah.
Diana : Pfff. Beni kurtardığın için teşekkürler Riddle.
Tom : Rica ederim Diana.
Üstünden kalktım. Oturup ona baktım. Islak saçı yüzüne yapışmıştı. Aslında yakışıklı çocuktu.
Tom : Ne düşünüyorsun Diana?
Diana : Bir şey düşünmüyorum?
Tom : Ne o? Bana hayran mı kaldın?
Diana : Alakası yok.
Ayağa kalktım ve çantamdan asamı alıp yanına gittim.
Diana : Kurut bizi.
Asayı alıp bizi kuruttu ve geri verdi. Asayı cübbemin cebine koydum. Aniden yerinden fırladı.
Tom : Su yuttun mu?
Diana : Yüzme bilmediğinde nefesin yokken suda kaldığını düşün. Tabi ki yuttum.
Tom : Bir kaç güne hasta olursun. Merak etme ziyarete gelirim.
Diana : Ne?
Tom : Bu... Su... Pis....
Diana : Hasta olmadığım zaman yok zaten.
Tom : Benimde anı olmadığım zaman.
Kendimi onun yanına bıraktım. Gözümü kapattım. Hışırtı sesinden bana baktığını anladım. Yeniden önüne döndü. Ellerimi başımın altına aldım.
Diana : Uzun zaman sonra... Sessizlik.
Tom : Burada hep var. İstediğin zaman gel.
Diana : Bakarız Riddle.
Öksürdüm.
Tom : Birileri hasta oluyor.
Diana : İyileştiremiyor musun büyü ile?
Tom : Ben beyaz atlı bir prens değilim.
Diana : Doğru sen karanlık bir Lordsun.
Tom : Öğrenmişsin aferin.
Gözümü açtım. Yine acıkmıştım.
Diana : Artık döneyim.
Tom : Neden?
Diana : Bensizliğe dayanamıyor musun Riddle?
Tom : Hayır ne alaka? Sadece neden diye sordum.
Diana : Acıktım çünkü.
Tom : Peki. Hadi git yemek ye. Geri gelecek misin?
Diana : Bir ton ödevim var. Kütüphaneden yardım alarak onlara çalışmam gerek.
Tom : Diğer adım ne biliyor musun?
Diana : Hayır?
Tom : Yürüyen Kütüphane. Ödevlerini getir yapalım.
Diana : Peki.
Çantamı omzuma astım ve Riddle'a baktım.
Diana : Evet...
Bana baktı. Dudağımın sağ tarafı yukarı doğru kıvrıldı.
Diana : Bensizliğe dayanamıyorsun.
Doğruldu.
Tom : Hayır. Yalnızlık kötü.
"He he" anlamında bir hareket yapıp yukarı çıktım.

Kötü kokuyordum. Bu yüzden ilk iş duş aldım ve üstümü giyinip babamın odasına indim. Kapıyı çaldım ve bekledim.
Snape : Gel!
İçeri geçtim. Abim de oradaydı.
Snape : Diana!
Bana koştu.
Snape : Yine ortadan kayboldun.
Diana : Kütüphanedeydim.
Barty : Hayır orada yoktun?
Diana : Oradaydım. Kütüphane çok büyük. Beni bulamamışsın.
Barty : Görevliye de sordum seni görmemiş.
Diana : Ben girdiğimde görevli yoktu.
Babam inanmamış gibi baktı. Benimle uzun süre göz teması gördü. Başıma bir ağrı saplandı tam o sırada. Babam gittikçe daha kötü baktı.
Diana : Baba... Başım ağrıyor.
Barty : Baba. Ne yapıyorsun?
Snape : Zihnini kim koruyor? Kim ona girmemi engelliyor? Söyle ona dursun!
Tom : Ben tabi ki.
Diana : Ha? Ri..? Baba. Yapma. Canım acıyor.
Baş ağrım arttıkça dengem bozuldu. Geriye doğru sendeledim. Babam üstüme gelirken abim de harekete geçti ama babam tek bir asa hareketi ile hem sesini kapattı hem onu sandalyeye bağladı. Abim öylece kalmıştı. Geriye kaçmaya çalıştım. Babam üstüme geldi. Beni tutu ve kendine bakmaya zorladı. Gözümü kırpmak istiyordum ama yapamıyordum. Gözüm gittikçe acıyordu.
Diana : Baba nolur yapma acı çekiyorum.
Snape : Ya benim çektiklerim Diana?
Babam beni tutup kaldırdı ve arkadaki sandalyeye oturttu. İki eliyle boynumu tuttu ve  kendine bakmaya zorladı. Ona bakmazsam boynumu sıkıyordu. Gözümü kırpmayı başardım ve babam zihnime girdi. Sırlar Odasını keşfimi izledi. Ama Riddle'ın olduğu yerler kesikti. Duş aldığım anıya döndük. Boynuma lifi sürtmem ve çığlık atmam görülüyordu. Babam anılarımdan çıktı ve geriye doğru sendeledi. Sonunda boynumu bıraktı. Derin bir nefes aldı.
Snape : Bunları neden saklıyorsun ki?
Diana : Saklamıyordum.
Snape : Neden bize bahsetmedin?!
Diana : Çünkü gerek yoktu!
Snape : Hadi ya! Biz Diana nerde diye kendimizi yırtalım. Hanımefendi yerin altında keşif yapsın saatlerce değil mi?
Diana : Beni aramanı söyleyen yok!
Snape : İlla söyleyen mi olmalı! Babanım ben senin! Ne yapayım? Kızımı başı boş mu bırakayım? Bunu mu istiyorsun?!
Diana : Beni anlamaya çalışsan! Her şeyi açıklamamı beklemesen! Nasıl bir baskı altında olduğunu bilsen!
Snape : Biliyorum! Biraz da sen beni anla! Senden başka kimsem yok! Ve sen de ben sanki yokmuşum gibi aklına eseni yapıyorsun!
Diana : Hayır yapmıyorum! Kendime ait bir hayatım olmayacak mı?
Snape : Kendine ait hayatında ne olacak? Her gün kendine zarar mı vereceksin? O yara nasıl o kadar hızla yok oldu? Kim onu yok etti?
Diana : Ne saçmalıyorsun?
Snape : Bence sen saçmalıyorsun!
Diana : Sizi korumaya çalışıyorum! Bana yardımcı ol ve başka bir şey sorma!
Snape : Yani seni tamamen bırakayım mı? Bunu mu istiyorsun?!
Diana : Şuan beni yanlış anlayan sensin!
Snape : Hayır bunu kastediyorsun! Bana bir şey sorma demek beni bırak demek! Çok istersen bırakırım hanımefendi ama bir daha yanıma almam! Tamamen hayatından silinirim!
Diana : Tehdit mi ediyorsun bir de!
Snape : Olacakları söylüyorum!
Diana : Bende bunların olmayacağını söylüyorum!
Snape : Bana bağırma! Uzun süredir bağırıyorsun!
Diana : Sende bana bağırıyorsun!
Snape : Çünkü senin Babanım!
Diana : Babam olman bana bağırma hakkı mı veriyor!?
Snape : Sen ne diye terbiyesizlik yapıyorsun?
Diana : Terbiyesizlik yapmıyorum!
Snape : Yapıyorsun!
Ayağa fırladım.
Diana : Senin gibi bir babam olacağını bilseydim 10 yıl boyunca hiç uğraşmazdım!
Snape : Asıl ben senin gibi bir kızım olacağını bilseydim o gün seni o evden bile almazdım!
Artık yeterdi. Ağlamak üzereydim.
Diana : Benim babam olmayı hiç haketmedin!
Aniden babamın eli havaya gitti ve ardından sol yanağımda derin bir acı hissettim. Canım yanmıştı. Hem fiziksel hem duygusal. Kapıdan dışarı fırladım ve koşarak sırlar odasına döndüm.

Snape :
Sakinleşmeye çalıştım. Diana hızla çıkmıştı. Ağır konuşmuş olabilir miydim? Biri ağlıyordu. Arkama baktım. Crouch. Sağ elime baktım. Kızarmıştı. Kim bilir Diana'nın yüzü nasıldı? Yavaşça Crouch'u açtım.
Snape : Barty.... Ona.... Vurdum mu?...
Başını aşağı yukarı salladı. Yavaşça diğer sandalyeye çöktüm. Kendimi geri yaslayıp gözümü kapattım. Gömleğimin bir düğmesini açtım.
Snape : Ona asla vurmamak için söz vermiştim....
Barty : Benim daha çok canım acıyor...
Snape : Beni affetmeyecek....
Barty : Şimdilik hepimizin yalnızlığa ihtiyacı var...
Barty odadan çıktı. Bende kendimi yatağıma bıraktım. Gerçekten yalnızlığa ihtiyacımız vardı. Bu güne kadar Diana ihtiyacı olduğu zaman yanında olmuştum. Yine öyle olmalıydı demek ki...

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin