İçeri girip oturduğumuzda biz ikili koltukta oturuyorduk. Üçlü koltuk dolmuş, önüne Boran ve Poyraz oturmuştu. EVET POYRAZ DA BURADAYMIŞ MAALESEF.
Boran durup durup Açelya'ya baktığı için Açelya geriliyor, başını telefonundan kaldırmıyordu.
Birden yerinden kalktı.
"Ben bir su içeyim." Evi de biliyordu yani hanımefendiye bak. Boran da peşinden kalktı.
"Unutmuşsundur tabii sen evi. Göstereyim ben sana."diye imayı çaktığında Açelya bayılmak üzere gibi görünüyordu. Herkes şaşırmışken ben bir kahkaha patlattım. Açelya dik dik bana döndü. Boran ise bana sırıtıyordu.
Biz bu çocukla iyi anlaşacaktık.
Açelya'dan:
Ben önden giderken Boran arkamdan geliyordu. Mutfağa girdiğimizde bana bir bardak çıkardı. Gayet sakin görünüyordu. Kalçamı tezgaha yaslamış bana su doldurmasını izliyordum.
Eğer o gün onu bırakmasaydım, şu an güzel bir ilişkimiz olurdu. Çok iyi biriydi aslında.
Elindeki bardağı bana uzattığında ben kendimi kaptırmış ona bakıyordum.
"Açelya."diye sakin bir sesle söylediğinde bardağı elinden aldım.
Suyu içip tezgaha bırakmak için arkamı dönmüştüm. Bardağı bıraktığım an kollarımdan tutup beni kendisine çevirdi ve tezgahla arasına sıkıştırdı.
Ondan bir şüphem yoktu, bana bir şey yapmayacağını biliyordum. Ama çok heyecanlanmıştım.
Soğuk elleri yavaşça kollarımdan ayrılıp tezgaha geçti.
"Neden Açelya?"dedi sadece. Bir şey diyemediğimde yüzünü yaklaştırdı.
"Neden?"dedi sessizce.
"Yaklaşık 1.5 aylık flörtleşmemizi tam sevgili olmak üzereyken neden bozdun?" Sesi hala aşırı sakindi. Ben olsam sinirlenirdim.
"Özür dileri-"
"Özür dilemen için söylemiyorum. Nedenini merak ediyorum." Ben de dudaklarının tadı hala aynı mı onu merak ediyorum. Böyle yaklaşmasan mı?
"Başka biri kafamı karıştırmıştı. O kafa karışıklığıyla seninle çıkmak istemedim."derken yüzüne bakmıyordum. Fakat o ısrarla gözlerimin içine bakıyordu.
"Utanacak, üzülecek bir şey yok artık Açelya. Yüzüme bakar mısın?" Derin bir nefes alıp başımı kaldırdım.
"Artık biz yokuz zaten. Boşuna utanma. Sadece nedenini merak etmiştim." dedi ve önümden çekildi.
"Salona, arkadaşının yanına git."
"Boran-" 2. defa sözümü kesti.
"Hadi Açelya."dedi kendisine su doldururken. Fakat onu dinlemeden mutfak kapısını kapatıp yanına geri döndüm.
"Gider misin?"derken sakin kalmaya çalışıyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Zaten öylesine kimseyle flörtleşmezdim. O yüzden Boran özeldi. Ama ben mal gibi her şeyi mahvetmiştim.
Elimde olmadan boynuna sarıldığımda elindeki bardağı bırakıp ellerini belime koydu.
"Çok özür dilerim."dedim gözlerimden yaşlar akarken. Ellerimi yumuşak, sarı saçlarında gezdiriyordum.
"Buraya gelirken bunu senin düzenlediğinden bile haberim yoktu."derken kollarım hala boynundaydı ama başımı çekip gözlerine bakıyordum.
"Mina'ya resmen yalvardım yurda dönmek için. Burada olmak, seninle 2-3 saat aynı salonda öylece oturup film izlemek... Dayanamayacağım şeylerdi. O kadar saçma bir hata yaptım ki. Seni bırakmama değeceğini düşündüğüm o kişiyle o kadar olamadım ki. Bu sefer de aklım sende kaldığı için onunla bitirdim." Nefes almak için konuşmayı kestiğimde bir elini saçlarıma koyup başımı göğsüne yatırdı.
Gözyaşlarım kesilmişti artık.
"Değmezmiş Boran."dedim başımı göğsünden kaldırıp. Gözlerimin içine baktığında ne yaptığımı bilmeden yüzüne yaklaştım. Dudaklarımız birbirine değmek üzereyken durdum. Ne yapıyordum? Öylesine bıraktığım bir çocuğun beni öpmesini mi bekliyordum.
Geri çekilmek üzereydim ki belimdeki elleri bunu engelledi.
"Aklında bulunsun Açelya. Bu sadece veda için." dedi ve dudaklarımızı birleştirdi. Dediği şeyden dolayı gözyaşlarım tekrardan akmaya başlamış, öpüşmemize tuzlu bir tat veriyordu.
Elleri yavaşça tişörtümden içeri kayıp çıplak belimi kavradı. Oradan kalçama indiğinde hafif bir zıplamayla bacaklarımı beline doladım.
Belime sanki hiç bırakmayacakmış gibi bir koluyla sarılırken diğer eliyle saçlarımı omzumdan geriye atıyordu.
Elini saçlarımdan çekti ve tezgahın üstündeki şeyleri itleyip beni tezgaha bıraktı. Elleri bacaklarımda dolanırken hafifçe saçını çekiştirdim.
Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm şey bitmişti. Zor da olsa yavaşça geri çekildi. İstemiyordum bitmesini. Tekrar yaklaştım. Belime sarıldı, dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.
"Bitti Açelya. Sen bitirdin."derken nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
Daha fazla uzatmanın manası yoktu. Ellerimi yavaşça omzundan göğsüne indirdim. Bu hareketi çok sevdiğini biliyordum. Dudaklarını ısırdı.
"Beni zorluyorsun, farkında mısın? Bitmesini sen istedin, ben değil. Gurursuz gibi yalvardım sana bitirmemen için."diye fısıldadığında ağlamam şiddetlendi.
"Sevgili bile değildik Açelya. İnan hayatına devam etmen çok zorlamaz."dedi ve belimdeki kollarını son kez sıkılaştırdı.
"Git dediğimde gitmen lazımdı."dedi ufak bir gülümsemeyle. Çok zorlanmadan beni kucakladı ve tezgahtan indirdi.
"Ben salona geçiyorum. Tuvalete git istersen. Sağd-"
"Yerini biliyorum."diye bu kez ben kestim sözünü.
"Seni sevmiştim Açelya. Ama bizden olmazmış."dedi hala o ufak gülümsemesi yüzündeyken. Ben de gülümsemeye zorladım kendimi.
"Git bir elini yüzünü yıka."dedi ve mutfaktan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
profiterol
ChickLitBir kutuya bir çocuğa aşk dolu bakışlar atarken çocuk fileye doğru ilerledi. "Böyle kaçak şeylere bir daha bulaşmam haberin olsun. Afiyet olsun bu arada."dedi ve filenin o yırtık kısmından fırt diye dışarı fırladı.