Çığlık atarak uyandığımda, daha doğrusu uyandırıldığımda Açelya başımda car car bağırıyordu.
"İnanamıyorum sana kahpe!" Hadi ama... Buz gibi suyu üstüme dökmek çok klişe değil miydi?
Elimi alnıma götürdüğümde elim kırmızı olmuştu. Ruj mu bu?
"Açelya... Saat kaç?"
"Ebenin amı saat."diye söylenerek kollarımı mıncırmaya başladı. Bir çığlık daha attım.
"BIRAK!"diye çığlık çığlığa ondan kaçmaya çalıştığımda yatakta üzerime atladı.
"Sen beni nasıl çakallara yem edersin, nasıl?"diye bağrınırken kendimi tutamadan kahkaha atmaya başladım.
"Komik mi kaşar?"derken o da gülmeye başlamıştı. Birden keyfi yerine geldi ve üstümden kalktı.
"İyi ki yem etmişsin ya..."diye sırıtarak mırıldandığında yatakta doğruldum.
"Yine mi öpüştünüz?"
"Maalesef hayı- Dur bir saniye."dedi ve bana döndü.
"Sen nereden biliyorsun?"
"Sen sakla benden her şeyi kaltak."diye söylendim. Sırıttı.
"Çok güzeldi."
"Anladık onu, aptal. Bu sabah ne olduğunu anlat." Hevesle yatakta yanıma oturduğunda ıslanmış saçlarımı üstüne sıktım. Bir çığlık attı.
Fakat hemen sakinleşti.
"Bak şimdi."diye anlatmaya başladığında yataktan kalkıp üstümdeki ıslak tişörtü çıkardım.
"Sabah bir uyandım, onun yatağındayım. Off böyle kokusu da sinmiş var ya mis. Sonra işte ben beni yollar diye çok kalkmak istemedim. 1-2 saat yatakta yuvarlanıp durdum." Gözlerimi devirdim. Mal mıydı bu kız?
"Yanıma geldi, uyuyorum sanıp saçlarımla oynadı. Derse yetişmesi lazımmış o yüzden kaldırdı beni. Kahvaltı bile hazırlamış ya. Sonra buraya bıraktı işte beni. Ama hiç konuşmadı doğru düzgün."dedi sonlara doğru sessizleşirken. Islak tişörtümü kafasına fırlattım.
"Madem bu kadar mutlu oldun niye bana bunu yapma gereği duydun? Benim gibi bir mükemmel insan bunu haketmezdi..." Öpücük atarak yatağımdan kalktı.
"Ya Mina..."dedi salak sırıtışıyla.
"Efendim?"dedim üstüme kuru bir şeyler giyerken. Saç kurutma makinesini çalıştırmadan önce son kez ona baktım.
"Ben barışmak istiyorum, beraber olalım istiyorum." Gülerek saç kurutma makinesini açtım. Ve gözüm aynaya ilişti.
BENİM ALNIMDA KAHPE Mİ YAZIYOR?
******
Açelya'yı hukuk fakültesine bırakıp kendi sınıfıma gitmek üzereyken arkamdan seslenen kişiyle durdum. Poyraz?"Günaydın."dedi gülümseyerek. Bir şey demeden tebessüm ettim sadece. Gülümsemesi biraz solsa da çaktırmamaya çalıştı.
"İster misin?"diyerek kahveyi uzattığında gülümsedim.
"Teşekkür ederim." Onun da gülümsemesi büyüdü.
"Sınıfına kadar eşlik edebilir miyim?" Sen bu kadar kibar sorup bir de bana kahve getirirsen ben nasıl reddedebilirim ki? Bir de boncuk boncuk bakıyor...
"Tabii."demekle yetindim.
"Hangi bölümü okuyorsun?"dedi ilgiyle. Gülmemi durduramadım.
"Fransızca Dili ve Edebiyatı." O da güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
profiterol
ChickLitBir kutuya bir çocuğa aşk dolu bakışlar atarken çocuk fileye doğru ilerledi. "Böyle kaçak şeylere bir daha bulaşmam haberin olsun. Afiyet olsun bu arada."dedi ve filenin o yırtık kısmından fırt diye dışarı fırladı.