''Seni ben bırakacağım.''
Taeyong duraksadı, buğulu gözleri sürücü koltuğuna geçen Jaehyun'u takip etti birkaç saniye. Anlam veremiyordu, bunu neden yapıyordu? Az önce içeride onun kalbini kırmış paramparça etmemiş miydi? Onu tüm gece boyunca görmezden gelmemiş miydi, şimdi neden böyle davranıyordu ki?
''Bunu neden yapıyorsun?'' sessizce yan koltuğa geçti ve bakışlarını yola sabitledi.
''Neyi?'' diye sordu yakışıklı adam arabayı çalıştırdığı sırada.
''Bunu işte, beni eve bırakman gerekmiyor neden yapıyorsun? Az önce bana düşmanınmış gibi davrandıktan sonra bunu yapmana gerek yoktu.''
Jaehyun dudaklarını kıvırdı, samimi değil aksine alaycı bir gülüş koydu dudaklarına.
''Düşmanımmış gibi öyle mi... zaten öyle değil misin?''
Taeyong kaşlarını çattı. ''Saçmalıyorsun.''
''Taeyong pişmanmış gibi davranmana gerek yok. O gece yaptığın her şey dün gibi hatırımda, bizi nasıl yok ettiğin...''
Taeyong'un boğazı düğümlendi aniden. Dolan gözlerini yere indirdi, ona bakmaktan kaçındı.
''Kötü gözüküyorsun... o yüzden araba kullanmanı istemedim. Fazla bir anlam yüklemene gerek yok.''
Kalbi sızladı... anlam yüklemesi saçmalık olurdu zaten. Arabanın gps kısmına adresini yazdı ve arkasına yaslandı. Daha fazla bir şeyler duymaya ve kalbinin kırılmasına gücü yoktu.
Yaklaşık 20 dakika sonra sessiz geçen yolculuğun ardından Jaehyun arabayı durdurdu. İkili birkaç saniye sessizce karanlık sokağı izlemişti. İkisinin de arabadan inmeye ya da konuşmaya niyeti yok gibiydi fakat birinin sessizliği bozması gerekiyordu. ''Teşekkür ederim...'' Taeyong derin bir nefes aldı. ''Taksi mi çağıracaksın?'' laf olsun diye sordu.
Jaehyun onayladı. ''Evet, davet yerine tekrar dönüp arabamı alırım.''
''İstersen taksi gelene kadar kahve içebiliriz?''
''Gerek yok.''
Taeyong onun gitmesini istemiyordu...
''Fakat benim bir şey sormam gerek Jaehyun.''
Jaehyun meraklı bakışlarını Taeyong'a çevirdi. ''Neymiş?''
''İş ile ilgili, yani şey... yukarıya çıksak olur mu çünkü toplantı ile alakalı önemli bir şey dosyada yazılı.''
Jaehyun birkaç saniye isteksizce baktı Taeyong'un beklenti dolu suratına. Onu evine bırakmak bile bir hataydı aslında fakat kendine engel olamamıştı. Onun davetten dağılmış bir şekilde ayrılması endişelenmesine sebep olmuştu. Ona ne kadar kızmak istese bile yapamıyordu, 2 yıl boyunca onun özlemini nasıl çektiğini unutamazdı bu yüzden ona ceza vermek istiyordu, onun pişman olmasını istiyordu fakat o üzüldükçe Jaehyun'un kalbi paramparça oluyordu işte... Gittikçe çaresiz hissediyordu, buraya hiç gelmemeli onu hiç görmemeliydi. Tam her şeyi unuttum derken kalbindeki aşk tekrar alevlenmişti.
''Burada soramaz mısın?''
Taeyong göz devirmek istedi, bu adamın ne kadar inatçı olduğunu unutuyordu az daha.
''Olmaz, dosyadan göstermem gerekiyor. Hadi ama Jaehyun eski sevgilinin evinde bir fincan kahve içebilirsin bence?''
Jaehyun kararsızdı, içinde kötü bir his vardı fakat daha fazla bekletemedi o beklenti dolu bakışları.
''Peki...'' dedi isteksizce. ''Sadece 2 dakika.''
Taeyong gülme isteğini bastırdı ve usulca arabadan indi. Jaehyun arkasında onu takip ederken kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love or hate // jaeyong
FanficTaeyong hissettiği duygunun aşk mı yoksa nefret mi olduğuna karar veremiyordu. #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox