Bölüm 13

80 20 3
                                    

Hızla verandada yolun ilerisine ve geldiğimiz tarafına bakındım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızla verandada yolun ilerisine ve geldiğimiz tarafına bakındım. Ares belki dikkatini çeken bir şey bulmuştu ve onun peşinden gitmişti. Belki benim göremeyeceğim açıdaydı. Belki de dediğim gibi dikkati kaymıştı ve birkaç sokak ötedeydi. Muhtemelen,

Kendini kandıramıyor oluşunun ikimiz de farkındayız.

Ares şu zamana kadar daha önce hiç yanımdan ayrılmamıştı. Evet, ben ona tasma takar, iple belirli bir uzaklıktan onu kontrol ederdim ama bunların sebebi onun kaçacak olması değildi. Saldırgan olmasıydı. Sakin sokaklarda onu tasmasız bıraktığımı ve yanımdan bir an olsun ayrılmadığını hatırlıyordum.

Panik yavaşça bedenimde etkilerini göstermeye başlıyordu. Duygularımı, bedenimi asla ama asla anlayamıyordum. Birini öldürürken tepki vermiyordu ama Ares'in kaçırılması beni- Kaçırılması. Tam istediğim noktaya parmak bastın.

Ben Hanley Hanesi'ne doğru sanki Ares için endişelenmiyormuşçasına yürümeye başladım. Onu birinin aldığının farkındaydım ve susturulduğunun da. Dışarıda bir atışma yaşansa da duymamış olma sebebim içerideki tıklım tıklım kalabalıktandı. Biri benim dikkatimi çekmek istiyordu.

Sol, sol tarafımdan biri beni gözetliyor hissine kapılmıştım. Belki Ares'in ortadan kaybolmasa bunu paranoyakça bulurdum. Elimi cebime atıp küçük hançerin kılıfını tek el yardımıyla çekerek çıkardım. Sağ elim hançeri sıkıca kavrarken bu geniş sokaktan daha izbe ve tenha bir sokağa geçip geçmemekte kararsızdım.

Kaç kişi oldukları hakkında bir tahmin yürütebilsem aslında duruma göre bakardım. Yanımdan uzun kabarık eteklere sahip ellerinde şemsiyelerle iki genç kız geçtiğinde eğer ben tenha bir sokağa geçmezsem onların kim olduğunu öğrenemeyeceğimi anladım. Ama onların kim olduğunu öğrenmeyi çok istiyordum. Hem biraz eğlenmekten kime zarar gelirdi ki?

Hızlı hareketlerle çiselemeye başlayan yağmura karşı paltomun kapüşonunu kapattım ve iyice önüme doğru çektim. Arkama, omzumun üstünden bile olsa bakmamıştım. O yüzden onlar takip ettiklerini anladığımın farkında olmamalıydılar. Ama olmalarını istiyordum.

Kapüşonun yüzüm yarısını güzelce örttüğünden emin olduktan sonra yol ayrımına kadar normal adımlarla ilerledim. Yol ayrımında bugün yerler ıslak ve bu kadar yağmurlu olmasa belki insandan geçilmeyecek bir sokağa adımımı attım. Bu sokak terzi ve butiklerle doluydu. Genellikle zengin kadınlara hitap eden butiklerde yine birkaç müşteri vardı. Yürüdüğüm bu geniş sokakta da duvara dayanmış genç oğlanlar veya butiklerde, terzilerde kendine kıyafet bakan erkekler de yok değildi. Üç beşli yürüyen kalabalığın arasına karışmak için adımlarımı olduğundan çok daha hızlandırdım.

Aşağı yukarı herkesin şemsiyeye ya da onları yağmurdan koruyacak şapkaya sahip olması ve benim yüzümü yarısına kadar örten kapüşona sığınmam gözleri bana çeviriyordu. Gizemli ve hızlı adımlarla göze batıyordum. Amacım da buydu zaten. İnsanların önlerine geçip onları arkamda bırakırken arada birkaç kişiye çarpıyordum. Özür dilemek veya en küçüğünden affedersiniz demek için bile ağzımı açmadan yürümeye devam ettim.

KANATLARIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin