6. Bilinmeyen

12.6K 427 36
                                    

"Bade! Bade! Kızım!"
Kiraz teyzenin uzaktan gelen telaşlı sesiyle gözlerimi hafifçe araladım.

Odanın kapısını panikle açınca da gözlerimi sonuna kadar açıp yatakta dönerken Cesur'un sert göğsüne tosladım.

"Ah kızım özür dilerim. Ben, ben sandım ki... Aşağıdaki cam kırıklarını, odadaki yere dağılmış eşyaları görünce..."

"Hayır. Ben. Cesur." Aklım kısa süreliğine gitti geldi. Kekelemeye başladım. Ne zaman burada uyuyakaldığımızı hatırlamıyordum. En son... Hayatımla ilgili sorduğu soruları yanıtlıyordum.

Tam yanından kalkacakken Cesur gözlerini açmadan bana daha sıkı sarıldı.
"Onu öldürdüğümü falan düşündün değil mi?" dedi uykulu uykulu Kiraz teyzeye.

"Cesur Bey!" Ona öfkeyle seslendi. "O nasıl laf öyle!" O an Kiraz teyzeyi hiç böyle öfkeli görmediğimi fark etmiştim. Bu evin annesi gibi olmuştu gerçekten.

"Ah Bade'm, aklım çıktı kızım. O merdivenleri nasıl çıktığımı bilmiyorum. Dizlerimin bağı çözüldü. İyisin değil mi?"

Cesur'un kuvvetli kolları arasında biraz kıpırdanıp sonra tek elimin üzerinde doğruldum. Yeniden Kiraz teyzeye bakınca birbirine karışmış saçlarımı kaşıdım.

"Dün biraz hareketli bir gece oldu ama sorun yok."

"Elin." Sonra Cesur'un eline baktı. "Eliniz... Ne demek sorun yok yavrum. Var işte."

Elime baktım.
"Elim iyi. Canım acımıyor. Hallettik Kiraz teyze. Gerçekten sorun yok."

"Bade'ye ne yaptın doğru dürüst bir şey söyle oğlum!"
Konuşurken sesi titriyordu. Cevap almadan da gitmeye niyeti yoktu Kiraz teyzenin.

Cesur bir anda fırladı yataktan.
"Yaptım. Allah beni kahretsin ki ona kötü bir şey yaptım. Pişmanım ama ne oldu biliyor musun? İlk kez pişman olduğumda biri bana merhametle karşılık verdi."

"Sen ne... Ne yaptın?" Nefesi kesildi Kiraz teyzenin. Bir anda ağlamaya başladı.

"Sorun yok Kiraz teyze ben iyiyim. Gerçekten. Geçti. Sakin ol." Onu sakince yatağa oturttum. Dolunay da ağlamaya başladı o anda. Yeni bir kaos bizi bekliyordu. Derin bir nefes aldım.

"Bunu benim sana söylemem gerekirken sen mü beni teskin ediyorsun kızım? Canını acıttı mı? Bir yerine zarar verdi mi? Elin... Acıyor mu?" Hala ağlıyordu.

Dolunay'ı kucağıma aldım.
"Bu benim hatamdı Kiraz teyze. Cam kırıklarına dikkat etmedim."

Cesur'un gözlerinin yaşlarla buğulandığını gördüm. Sonra gülmeye başladı üzüntüyle.
"O cam kırıklarının orada olması benim hatamdı." dedi Cesur yüksek sesle.

Dolunay ağlamaya, Cesur yüksek sesle konuşmaya devam etti. Kucağımda pışpışlayarak Dolunay'ı sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Tüm bunları yaşamanın tek sebebi benim. Neden kızmıyorsun? Neden vurmuyorsun? Neden lanet etmiyorsun bana?!"

Bu ani çıkışın sebebini anlamıyordum.
"Cesur neler söylüyorsun? Dün gece bunları konuştuk."

"Konuştuğumuz tek şey beni affedebilmek için bahaneler bulmandı. Ben pislik bir adamın tekiyim."

Bu ters psikolojinin tek bir nedeni vardı; kendini cezalandırmak. Cezayla hayat süren insanlar böyle yaşamaya alıştıkları için bir hata yaptıklarında cezalandırılmadan ruhları huzur bulmuyor maalesef.

Dolunay daha çok ağlamaya başlayınca tepem attı. Kimsenin ters psikolojisiyle uğraşacak halde değildim. Dolunay'ı yatağın üzerine bırakıp ikisine de öfkeyle baktım.

Görevimiz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin