"Son Kez Konuşmadan"

2.2K 247 80
                                    

"Sonra baban da demiş ki; Rhydian mezarlığında kaç akraban özür dilemeyi ya da affetmeyi bilmedikleri için, birbirleriyle son kez bile konuşmadan gömülmüştür sence?" Dedi Arthur Oktay'a bakarak. "Bu hiç aklımdan çıkmadı, babam da bir anda fark ettiğini söylemişti. Sen de yapmalısın Oktay, bu Richard'ın da fark etmesini sağlayabilir."

Oktay masasında oturmuş onu izlerken şüpheci görünüyordu. "Bilemiyorum Arthur, Richard çok inatçı. Defalarca konuştuk, sen de biliyorsun."

"Oğlum babamdan bahsediyoruz." Dedi Arthur ısrarcı davranarak. "Richard babamın yanında naif bir çörek gibi kalıyor. Gelip baban onunla konuşana kadar bunun farkına varamadığını söylemişti, belki Richard da varamıyordur. Senden yeni bir şey de beklemiyorum ki, aynı taktiği yapıştır geç. Baban çözmüş mevzuyu zaten."

"Denerim." Dedi Oktay. "Babama bak sen, sessiz sakin her olayı çaktırmadan çözüyor. Sanırım bu geni bana geçiremedi."

"Evet, o yüzden taklit et bari." Dedi Arthur somurtarak. "Babam benimle bu konuşmayı yapmamış olsa şu an hem babamla konuşmuyor olurdum hem belki ben de oğlumla aynı hale gelebilirdim. Ama şimdi beni ne kadar delirtirse delirtsin aramızın açılmasına asla izin vermem. Ailecek genetik hastalığımız gibi bir şey olmuş bu."

Richard kapıyı çalıp içeri girerken "Geciktim." Dedi ve ikizinin karşısına oturdu. "Uzadıkça uzadı. Siz ne yapıyorsunuz?"

"Yemeğe mi gitsek diyorduk." Dedi Arthur. "İşin var mı?"

Richard yanında getirdiği dosyayı açıp birkaç düzeltme yaparken gözüne kırmızı yansımalı mercekli bir gözlük taktı. "Şunları halledeyim çıkalım. Sonraya bırakırsam unuturum."

"Bekleriz sen işine bak."

Oktay arkasına yaslanırken "Hala oğlunla konuşmuyor musun?" Diye sordu.

"Oğlumdan bahsedeceksek tek yiyin." Dedi Richard kafasını işten kaldırmadan. "Her gün bunu konuşmaktan sıkıldım."

"Hayır oğlundan bahsetmeyeceğim, o senin bileceğin iş." Dedi Oktay sakin gözükmeye çalışarak. "Sadece merak ettiğim bir şey var, sence kaç akraban Rhydian mezarlığında özür dilemeyi ya da affetmeyi bilmedikleri için, birbirleriyle son kez bile konuşmadan gömülmüştür?"

"76." Dedi Richard cevabı çok düşünmeden işine bakarken. "Alex ve ben de geberip gittiğimizde 78 olacak." Kafasını kaldırıp ikisine baktı. "Bunu sorun ettiğimi mi sanıyordunuz? Uzun zaman önce kabullendim halbuki."

Arthur da Oktay da bunu o kadar beklemiyorlardı ki şaşkınlıkla bakakalmışlardı. Arthur ağzı açık kalmış halde ona bakarken "Saydın mı?" Diye sordu. "Bir de saydın mı?"

Richard iç çekerken "Evet, hikayeyi ben de biliyorum unuttun mu?" Dedi ve gözlüklerini çıkardı. "Tatlı bir çabaydı ama kesin artık. Oğlum bir klana katılmışken sorun edeceğim şey küs ölmek değil." Ayağa kalkıp "Bence bensiz yiyin." Dedi. "Bekleyen işlerim olduğunu hatırladım."

O çıkarken Oktay da Arthur da şaşkınlıkla arkasından bakıyorlardı. Oktay toparlanıp "Sanırım Richie babandan daha fenaymış Arthur." Dedi. "Bunu ben de beklemiyordum."

"Geriye tek bir şey kaldı o zaman." Dedi Arthur kalkıp kapıya yönelirken. "Richard! Ağzına sıçacağım senin piç, ne sanıyorsun lan sen kendini?"

Oktay bir yandan gülerken "Arthur!" dedim. "Saçmalama koca adamla kavga mı edeceksin?"

"Edeceğim!" Dedi Arthur öfkeyle ona bakarken. "Bunların hepsi senin suçun zaten."

"Benim mi? Ben ne yaptım lan?"

"Kızlarını Dünyada büyüttüğün için çocuklarımızın Niler'i olamadılar. Bizim Niler'de iş yok, belki Alex'inki durumu kurtarırdı."

Ayza - Yazılmamış Anılar (Yan Öykü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin