Maven karşısında uzun boynunu ona eğmiş olan ejdere ürkekçe elini uzattı. Yaratık sakince başını eline yasladı ve büyük burun deliklerinden verdiği havayla herkes irkildi. Çok güçlüydü, çok görkemliydi.
"Büke. Maren adasının, Hayat Ağacının ve son kitap Rakonto Pri Vero 3'ün koruyucusu. Maren'lerin en büyük yardımcısı." dedi Elanor gülümseyerek.
"Nesiller boyunca atalarına çok iyi hizmet etti. Onlar adadan ayrılınca ise kalmayı, Bieta'nın ona verdiği görevi yerine getirmeyi seçti." Maven'a bakarak söylemişti bunları.
"Derler ki siyah yaratık kanatlarıyla tsunamiler oluşturur, nefesiyle ruhları soldururmuş... Bunları denizci hikayesi sanardım, gerçekmiş..." Rosalie hayranlıkla bakan gözlerini Büke'den alamıyordu.
"Adaya yaklaşanları bizzat uzaklaştır ve bunu yaparken geri gelmeyeceklerinden emin olmak için onları korkutur. Denizci hikayeleri yanlış sayılmaz. O inanılmaz bir güçle yaratıldı. Selene ve Bieta'nın gözdesi."
Elanor bunları dedikten sonra hafifçe kıkırdadı. Rosalie sonunda gözlerini nefes kesici yaratıktan alabildiğinde kafası karışmış bir şekilde sordu.
"Yani elmayı yediğinde Bieta'nın anılarını gördün? Hepsini?"
"Daha çok hatırladım. Ne de olsa o benim. Ruhlarımız bir."
"Keşke Selene bana da bir elma verseydi. Orphile hakkında tek bildiklerim bana anlatılanlar." diye homurdandı Hyunjin.
Herkes ne diyeceğini bilemez halde ona baktılar. Hyunjin bunu sesli söylediğine pişman olmuştu, hemen konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Neyse, kitap nerede?"
Büke gürlemeye benzer bir ses çıkarınca Maven dahil hepsi irkildi. Ejderhanın başını hareket ettirmesiyle boynundaki zincir parıldadı. Daha önce fark etmemeleri normal olmalıydı sonuçta karşınızda bir ejderha gördüğünüzde gözünüz pençelerinde, sivri dişlerinde ve korkutucu gözlerinde takılı kalır, başka bir şeye odaklanamazdınız. Üstelik hem zincir hem de ucundaki küçük sandık aynı zırhtan bile kalın derisi gibi simsiyahtı.
Tezatlık yaratan tek şey sandığın ortasındaki kırmızı mücevherdi. Maven elini yavaşça oraya götürdü. Mücevheri ittirdiğinde altında bir simge gördüler. Daha çok bir baskıydı ya da denilebilirse parçası eksik bir yapboz.
"Yüzüğün Maven." diyerek ona hatırlattı Elanor. Maven diğer elini kaldırarak yüzüğü yavaşça yerine oturttu. Kayıp yapboz barçasını yerine koydu. Eğer yüzük anahtarsa hiç şüphesiz mücevherin altındaki baskı da anahtar deliğiydi.
Sandıktan takur tukur sesler gelirken herkes nefeslerini tutmuş dikkatle ve heyecanla olan biteni izliyordu. Küçük sandık açıldı. Maven içinden kitabı çıkarttı. Eski görünmese de kesinlikle antik bir havası vardı. Üstünde RAKONTO PRI VERO 3 yazıyordu.
"Sonunda... Sonunda başardık!"
Hyunjin'in neşeli sesi duyuldu. Hepsinin gözleri yaşarmıştı. Maven kitabı Elanor'a verdikten sonra sandığı geri kapattı. Sandık yalnızca kitap için yapılmıştı, boyutu sadece bir kitaba göreydi. Ejderhanın büyük boynunda minik görünüyordu. Maren'lerin yüzüğü dışında başka bir şeyle açılamazdı.Büke büyük kara kanatlarını açtı, üstlerine düşen gölgeyle ihtişamlı yaratığı izliyorlardı. Kanatlarını çırpmaya başlamasıyla oluşan rüzgar Ağacın yapraklarını sallandırdı. Mavi bir ışık izler gibi Büke'nin bedeninde dolaştı, gittikçe parladı ve en sonunda hepsinin gözlerini kısmasını sağladı. Tıpkı Hoseok'un bir Ankaya dönüşmesi gibi Büke de bir Kartala dönüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Tears | Hyunchan
FanficHyunjin, omega olduğunun öğrenilmesiyle hayatı mahvolan bir prensti. Bilmediği şey, karşı krallığın veliaht prensi Chris'in hayatına aniden girmesiyle her şeyin değişeceğiydi. Kehanet, savaş, ihanet ve kayıplarla dolu bir hikaye. Aşklar ve arkadaşlı...