Yekta söyledikleri karşısında yüreği yumuşasa da bozuntuya vermedi.
Kolundan çekiştirerek;
"Eve gidiyoruz!" dedi kızarak.
Hazan ise direniyordu;
"Seninle gelmek istemiyorum!"
"Hazan! son kez diyorum""Yekta bana iyi davranma!"
"Sana iyi davranan kim?! Bu yağmurda nereye? Ya ya da ben kime diyorum ya."dedi ve Hazan'ı tuttuğu gibi kucağına aldı, koşarak yağmurda arabayı bulmaya çalıştı.
Bulduğu gibi arabaya soktu kızı.
Hazan ise direnişine hala devam ediyordu:
"İstemiyorum!istemiyorum!" diyerek arabaya sokuldu, bacaklarıyla Yekta'ya vurmaya çalışıyordu.Genç adam bağırarak susturdu:
"RAHAT DUR!" dedi ve kendi koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdı.Gaza yüklenip genç kızın tekrar çenesini açtı.
"Bilerek mi yapıyorsun! Yekta durur musun lütfen? korkuyorum..gerçekten korkuyorum." diyerek hıçkırarak ağlamaya başladı.Yekta ağlayan kadına bakarak şaşırdı.Ve frene hafif yüklenerek arabayı normal hızına indirdi.Hazan hala ağlıyordu..hıçkırarak.
Yekta kızarak ona döndü:
"Ağlayan insandan nefret ederim anladın mı! şimdi siktiğimin göz yaşlarını sil ve kapa çeneni!" dediğinde Hazan irkilerek dediklerini yaptı.Arada sırada ağlamasından dolayı hıçkırıkları oluyordu.Arabanın içinde o sessizliği hıçkırığının bozması çok sinir bozucuydu.Hazan bunu anlayarak ağzını tutmaya çalışıyor, nefesini tutuyordu.Ama nafile, ki yapacak bir şeyde yok.Koyverdi tabi.
Evin önüne geldiklerinde ikisi de birbirlerine baktı, biri gözlerindeki ateşle diğeri korkuyla.
Yekta arabadan indi, Hazan ise bekliyordu.
En sonda o da indi.Üstü başı tamamen ıslaktı ve haliyle titriyordu genç kadın.
Kapının ordan geçerken Onur Bey'in korumalarından biri hiçbir şey söylemeden genç kadına ceketini çıkartıp verdi.
Hazan gülümseyerek sessizce teşekkür etti.Koruma ise gülümsedi ve önüne döndü.
Titrek adımlarla içeri giren Hazan'ı ablası ve Onur bey karşıladı.
Onur Bey yine sinirliydi, Hazra büyük ihtimalle anlatmıştı.
Hazan gözlerini yere dikip ilerlemeye başladı, Hazra atlayarak konuştu:
"Hazan..ablacım üzerini değiştir aşağı in" Hazan hiçbir şey söylemeden kafasını sallayarak yukarı çıktı.
Hızlı adımlarla merdivenden ilerlediği için Yekta'yı da yakalamıştı.
Merdivenin sonunda odasına sessizce girerek rahat ve en önemlisi kuru kıyafetlerini giydi.Kurutma makinesini alarak saçlarını kuruttu.
Kirlileri almak için genç hizmetçi kız girmişti.
Hazan ona bakarak gülümsedi ve aşağı indi.
Ablasının çaprazında ki koltuğa oturdu ve tırnaklarıyla oynamaya başladı.Ve merdivenden gelen ayak sesi...
Yekta inmişti, yine Hazra ve Hazan kardeşlerin tüyleri diken diken olmuştu.Ama Hazra değişmişti sanki, Hazan kadar korkmuyor,çekinmiyordu artık.
Yekta inadına Hazan'ın yanına oturdu.Koltuk küçük olduğu için dip dibeydiler.Hazan çok rahatsızdı sanki oturduğu koltuk değil diken üstüydü.
Onur bey konuşmak için kendini hazırladı ve açtı ağzını:
"Karımın dedikleri doğru mu Yekta?" Yekta yine sinirliydi, lanet olası yine yine..
"Baba.."
"Ne ulan! Ben sana söylemedim mi insanları rahatsız etmeyeceksin diye?! Yekta sinirlerimi bozuyorsun!"
"Karının dedikleri ve dediklerinde ki dediklerimde doğru!"
"Anneni çok mu istiyorsun? Git mezara kaldır o zaman!" Onur bey'in bu sözünden sonra Yekta kızarmış bir şekilde babasına bağırdı.
"BABA!" diye bağırdığında Onur bey aniden kalkıp Hazan'ın yanındaki adama tokadı yapıştırdı.Evdeki yankı sesi Hazan ve Hazra'yı bile korkutmuştu.
Yekta'nın canı ne kadar yansa da bozuntuya vermeyip kafasını kaldırıp parmağıyla dudağının kenarını yoklayıp gülümsedi.
Yanında ki kadın Hazan'ın boynuna sokularak konuştu;
"Onu öptüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesi sonbahar
RomantikYekta,babasının genç kadınlarla evlenmesinden nefret eder, hele ki babasının annesini bu kadar çabuk unutması onu parçalıyor. Bu sefer ki evlilik bambaşka, Hazra evlendiği adamın oğlunu severken, kız kardeşinin nasıl bir işkencede olduğunu bilmiyor...