11. Bölüm

13.1K 1.1K 361
                                    

Artık ne hissetmem, kime nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.

Adrian'ın söyledikleri doğruysa... Erik bir kan içiciydi!

Efsaneye göre ne diyorlardı onlara? Vampir mi?

Hadi ama buna inanmayı kabul etmiyordum.

Zaten Adrian'a güvenmek pek de mantıklı gelmiyordu.

Saat henüz çok erken olduğu için okulda neredeyse kimse yoktu.

Ellerimi ceketimin ceplerine koyduktan sonra okulun arka tarafına doğru yürümeye başladım.

Yalnızlık iyi gelebilirdi.

Ah, hayır yalnızlığı ararken bulduğum şey adeta yiyişen iki kişi oldu.

Arkamı döndüm ama duyduğum şey ayaklarımı yere bir çivi gibi sabitledi.

"Jessi-caa! Sen dünyadaki en güzel varlıksın."

"Tekrar senin olmak istiyorum Damien. O geceyi unutamıyorum."

Kusmamak için kendimi zor tutuyordum.

Düşünme gücüm kaybolmuş, başım dönmeye başlamıştı.

En yakın arkadaşım ve sevgilim.

Her harf bir bıçak gibi saplanmış beni daha fazla yaralamış, daha fazla kanatmıştı.

Nefes almaya çalıştım ama ciğerlerime biraz hava çekmek hiçbir zaman bu kadar güç olmamıştı.

"Rose!"

"Rose!"

Jessica ve Damien'ın sesleri aynı anda kulağımda yankılandı. 

İki güvendiğim insan.

Şu hayattaki tek dostlarım beni en korktuğum o şeye uğratarak bir anda bana düşman olmuşlardı.

Hayal kırıklığı.

Ne zaman bu kadar saf olmuştum? Ne zaman en yakınımdaki insanlar benden bu denli uzaklaşmışlardı?

Dün Damien ile uyuduğumu hatırlayınca kendimden tiksindim.

Tamam, erkeklerin ihanetine küçüklüğümden beri kendimi alıştırmıştım.

Peki ya Jessica?

Aklımda bin bir tane ses dolaşıyordu.

Aralarındaki diyalog aklıma kazınmış, bir daha hiç silinmeyecekti.

Ben tam düşeceğimi hissederken bir kol beni kibarca yakaladı.

Erik'e bu sefer itiraz etmedim. Mavi gözlerine bakmak beni korkutmamış, içimdeki acıyı dindirmişti.

Ben tam arkamı dönüp gidecekken Jessica ve Damien açıklama yapmaya çalıştılar.

"Rose, yanlış anladın gerçekten."

"Açıklayabiliriz."

Yüzlerine bile bakmadan elimi kaldırarak susmalarını işaret ettim.

Erik Damien ve Jessica'ya nefret dolu bakışlar atınca Damien yanımıza koştu.

Yüzümü ona çevirdim.

Bu bakışları biliyordum. Hala beni seviyordu. Kıskançlık dolu bakışlarını Erik'e yöneltti.

"Seni fırsatçı! Bırak sevgilimin kolunu!"

Hala nasıl böyle konuşabiliyordu anlamıyordum. Sinirimden güldüm.

Elini koluma doğru uzattı ama Erik müthiş bir hızla bana dokunmasını engelleyerek Damien'ı bileğinden yakaladı ve tehdit dolu bir sesle,

"Ona dokunmayı deneme bile." dedi mavi gözlerini Damien'ın kahverengi gözlerine dikerek.

Damien dehşete düşmüştü ve Erik'in tuttuğu eli titriyordu. O kadar sıkı tutuyordu ki Erik bıraktıktan sonra moraracağından emindim.

Ne kadar korkmuş olsa da Damien'ın kıskanç duyguları öne geçti.

"O benim sevgilim. Ne yapacağımı sana sormam gerekmiyor."

Ne kadar uğraşmış olsa da sesi hiç de kendinden emin çıkmamıştı.

"Değilim." diye haykırmamla herkesin gözleri bana çevrildi.

"Artık hiçbir şeyin değilim. Benden sahip olduğun bir malmışım gibi bahsetmeyi kes!"

Boynumdaki sonsuz aşkı simgeleyen kolyeyi müthiş bir hızla çekip yere fırlattım. Kalbinin camı kırılmış, içindeki sonsuzluk işareti duvara savrulmuştu.

İşte şimdi kimseden çıt çıkmıyordu. Damien'ın şaşkınlıktan dili tutulmuş gibiydi.

Çaresiz bir ses tonuyla,

"Lanet olsun." diyerek elini saçlarının arasından geçirdi ve yanımdan uzaklaştı.

Bakışlarımı ondan ayırıp Jessica'ya diktim.

Suçlulukla gözlerini benden kaçırıp Damien'ın arkasından yürüdü.

İkisinin de gözden kaybolmasıyla  duvara yaslandım ve yere oturarak ağlamaya başladım.

İhanet.

Böylesi can yakan bir duygu olduğunu bilmiyordum.

Jessica Damien'ı bana tercih etmişti. Oysa ki kendisini sevmiyordu bile. Ona kendi durumumdan daha çok acıyordum.

Zavallı kız...

Ne kadar arkadaşı, sevgilisi olursa olsun sonsuza kadar yalnız biri olarak kalacaktı.

Siyah ve Mavi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin