Karanlığın içinde, salondaki yatağında oturuyor, bir eliyle gözlerini ovarken diğeri ile sehpanın üzerindeki su şişesini arıyordu. Okulun hayvanat bahçesine yapacağı geziden haberi vardı ancak gördüğü rüya nedeniyle endişeleri artmıştı. Hatırlayabildiği kadarıyla geziye gitmek için bindikleri servisin sol arka köşesinde camdan dışarı bakıyordu. Yem yeşil çimenler, mavi gökyüzü ve ılık esen rüzgarın ağaç dallarını hareket ettirişini izleyerek normal bir yolculuk geçirirken yol ortasında bulunan çukurda tekerleği patlayan ve ağır bir şekilde devrilen servisin içindeydi ve başından ağır bir yara almıştı. Bunun olabileceğine ihtimal vermek istemiyordu. Daha önceki rüyasının gerçekleşmiş olması bu rüyanın da aynı sonucu getireceği anlamına gelmezdi sonuçta. Yine de yatağından kalktı ve biraz olsun rahatlamak için elini yüzünü yıkamaya gitti. Salondan çıkıp hemen iki yan odadaki lavaboya giderek yüzünü yıkadı. Saat henüz sabahın beşiydi ve hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Daha fazla uyuyabileceğini düşünmediğinden odasına çıkıp kitap okumak istedi. Merdivenleri çıkıyor - ki hala bacağı eskisi kadar olmasa da ağrıyordu - ve annesini uyandırmamaya çalışıyordu. Yukarı çıktı. Yaklaşık iki saat kadar kitap okudu. Bu onum zihnini dağıtan belkide tek şeydi. Hazırlanmak için oturduğu yatağından kalktı. Annesinin uyandığını duyabiliyordu ancak seslenmedi. Üstünü değiştirdi ve salona indi. Durumu düne göre daha iyiydi. Salondaki yatağın kenarındaki sehpadan ilaçlarını aldı. Annesinin haberi olmadan evden çıkmak zorundaydı çünkü annesinin onun üzerine fazla düşeceğini biliyordu. Evden her zamankinden birkaç dakika erken çıktı. Ağır adımlarla servisini beklediği köşeye yürüdü. Servis geldiğinde biraz tedirgin olsa da bindi. Okula geldiğinde geziye gitmek için hazırlanan öğrencileri ve öğretmenleri gördü. Servisten indi ve ağır adımlarla sınıfının bineceği servise doğru yürürken etrafını izledi. Gözü iki yan servisin önünde arkadaşları ile konuşan Jack e yöneldi. Uzun boylu, keskin hatlara sahip bir çocuk olduğu için fark edilmesi zor değildi. Servisin önüne geldiğinde sınıf öğretmenleri Bay Friedrich servise binecek öğrencilerin isimlerini elimdeki not defterinden okuyordu. Jennifer yanına gittiğinde onu fark etmesi çok uzun sürmedi.
- Ah Jennifer nasılsın? Olanları duydum. Umarım daha iyisindir. Gezi için hazır görünüyorsun.
- Aslında Bay Friedrich bugün geziye katılmak istediğimden emin değilim.
- Ama Jennifer bu güzel bir gezi olacak.
- Bu seferlik beni affedin Bay Friedrich.
Jennifer her ne kadar inanmak istemese de rüyanın sonuçlarını görmek istiyordu. Hem aptal bir geziye gitmese de olurdu. Servisin yanından uzaklaştı ve biraz ilerideki banklardan birine oturdu. Ağaç gölgeleri yüzüne vuruyor, ılık rüzgar saçlarını okşuyordu. Okula gelmeyebilirdi ancak evde de kalamazdı. Oturalı henüz birkaç dakika olmuştu ki sağ taraftan Jack'in geldiğini gördü.
- Neden burada oturuyordun? Servisler birazdan kalkacak.
- Gelmekten vazgeçtim.
- Sebebini sorabilir miyim?
- Kendimce sebeplerim var tabii bu kadarını bilsen yeter.
Jack yavaşça Jennifer'ın yanından ayrılırken servislerin hareket etme vakitleri gelmişti. Jennifer gezinin bütün gün süreceğini bildiğinden okula girmek için banktan kalktı. Okul kapısından girdi ve koridorun sonundan sola dönerek kütüphaneye ilerledi. Kütüphanenin önüne geldiğinde kapıda bir not ile karşılaştı. " Bir son değil yaşadığın, bir başlangıç." Jennifer in aklına evde gördüğü not geldi. Her şey buna benzer bir notla başlamıştı. Peki kimdi bu notları yazan. Dahası her yerde onu takip eden, evine dahi girebilen biriydi. Endişesi yüzünden belli olan Jennifer bir yandan tekrar tekrar notu okuyor, diğer yandan kütüphanede ilerliyordu. Bir kitap buldu ve okumaya başladı. Henüz bir saat kadar olmamıştı ancak kütüphane camından ön bahçeye giren servisleri görebiliyordu. Tek sorun ise servis sayısının eksik olmasıydı. Telaş içinde servisten inen öğrencileri gördü. Ayağa kalktı ve ön bahçeye gitmek için kütüphaneden çıktı. Bahçeye ulaştığında öğrencilerin konuşmalarına şahit oldu. Kendi sınıfının bulunduğu servis takla atmış, yaralılar hastaneye kaldırılmıştı. Bir an Jennifer'ın dizlerinin bağı çözüldü. Ayakta durmakta zorlandığını hissediyordu. Bir kez daha gördükleri çıkmıştı. Hızlı adımlarla Jack I bulmak için gelen servisleri aradı. Sonunda bulduğunda endişeli bir şekilde neler olduğunu sordu.
- Sınıfının servisi bir çeşit çukura girmiş. Tekerleği patlamış ve yana doğru devrilip sürüklenmiş. Çok ciddi hasarlar olmasa da yaralılar hastaneye kaldırıldı.
Jennifer ne yapacağından emin değildi. Olduğu yerden kıpırdayamadı. Kendine tekrar geldiğinde aklına gelen en iyi fikir eve dönmekti. Okul bahçesinden çıktı ve St. Paul Bulvarı'ndan sola saparak evine doğru yola koyuldu. Yol boyunca hiçbir şey düşünemedi. Eve ulaştığında annesi - her zaman ki gibi - evde yoktu. Jennifer içeri girer girmez odasına çıktı. Karnı aç değildi. En azından hiçbir şey yiyecek hali yoktu. Yatağına uzandı. Boş gözlerle tavana baktı. Nasıl mümkün olabilirdi? Peki sonrasında ne olacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON RÜYA
FantasyYa gördüğünüz rüyalar gerçek olsaydı... Jennifer okuldan eve geldiği gün o notu görene kadar sakin, sıkıcı, yalnız bir hayat yaşıyordu. O gece gördüğü rüya hayatını değiştirdi...