Eleven

62 10 7
                                    

Peter bakışlarını diktiği saatte dakikaları sayıyorken Ned de onun durdurak bilmeden devam eden oflamalarını dinliyordu.

"Peter, saatlerdir bekliyorsun zaten. Yarım saat daha bekleyebilirsin."

Peter'ın bakışları arkadaşına düştü. Ardından bir şey demeyerek tekrardan saate döndü. Harley'in yanına gidecekti ve o yarım saat bile ona senelermiş gibi geliyordu.

Harley sayesinde -en son Tony ile ayak bastığı- Yenilmezler'in yeni üssüne gitmeden duramıyordu. Onu görmek için kendine ayıracağı vakitten kısarak âdeta koşarak yanına gidiyordu. Ondan ne zaman bu kadar hoşlanmaya başlamıştı bilmiyordu. Hoşlanıyor muydu onu bile bilmiyordu.

Pekâlâ eğer bunu Ned'e söylerse kesinlikle aptal olmakla itham edilirdi.

"Harry işi nasıl gidiyor?"

Sağ kolu olarak tabii ki de ona bu durumu söyleyecekti. Dudak büktü. "Gücünü kontrol etmeye çalışıyor hâlâ." Duraksadı kısa bir süre. "Yine de iyi ilerliyor."

Ned başını sallayarak arkasına yaslanmadan önce homurdandı. "Cidden bela mıktanısı gibisin. Normal birileriyle asla tanışamıyorsun." İstisnalar kaideyi bozmaz diye içinden devam ettirdi cümlesini. Keşke o istisnalardan biri olmasaydım.

Peter arkadaşının yorumuna boğulurcasına gülerken Flash'ın dikkatini çektiğini fark etti. Hay lanet. Şu an onunla uğraşmak en son istediği şey bile değildi.

Hızla ayaklandı ve yarım saatini bahçede dolurmak için dışarıya yöneldi.

•••

"Selam!"

Harley uğraştığı dosyalardan kafasını kaldırıp sesin kaynağına baktı. Gördüğü kişiyle ciddi yüzü yumuşamış ve dudakları kıvrılmıştı. Onun üzerindeki etkisini seviyordu. İnkar edemezdi.

"Selam."

Peter hiç çekinmeden yıllardır tanışıyorlarmış gibi sırt çantasını bir kenara bırakıp kendini tekli koltuklardan birine atmıştı. "Harry nerede?"

Harley düşecek yüzünü son anda toplarken "Antrenman yapıyor her zamanki gibi," dedi. Ses tonundaki değişimi Peter fark etmesine rağmen bir şey demedi.

"Pekii bir şeyler buldun mu onlar hakkında?"

Harley sıkıntıyla iç çekti. "Sınırlı sayıda bilgiye ulaşabildim. İyi gizliyorlar kendilerini."

Peter onun gerçekten de rahatsız olduğunu gördüğünde kalbindeki kasılmaya engel olamadı. Kendisini hiç tanımadığı biri için fazla yoruyordu. Bu Peter'ı rahatsız hissettirmişti.

"Özür dilerim. Başına bunları açtığım için."

Harley'in kaşları hızla çatıldı. "Yapma." Uyarıcı sesi Peter'ın biraz daha koltuğa yapışmasını sağlaı. "Sorun değil. Size yardım etmeyi seviyorum."

Birçok şey demek istese de dudaklarını açıp konu hakkında bir şey diyemedi Peter. Sadece onun yorgunluğunu biraz da kendi omuzlarına almak adına bir teklifte bulundu.

"Yarın okula kadar sana yardım edebilirim."

•••

Peter, elindeki kağıdı kaçıncıya okuduğunu bilmiyorken dudaklarını ısırmaktan devamlı yara yapıyordu. Bu örgütten nefret etmişti.

Harry'i neden takıntı haline getirdikleri sorusu ikinci kağıt parçasının sonunda yazıyordu. Oradan kaçan tüm çocukları geri getirmeye çalışıyorlardı. Öldürmek için mi yoksa onlardan biri yapmak için mi istiyorlardı bunu emin değildi ama iki türlüsü de tüylerini diken diken ediyordu.

Harry ile aralarında yaş farkı yoktu ama ister istemez kendini onun abisi gibi görüyordu ve bu da onu koruma isteğiyle dolup taşmasına sebep oluyordu.

Saat gece yarısını vurduğundan beri odasına gidip onu üç defa kontrol etmesi de bu düşüncelerini kanıtlar nitelikteydi.

Sam onlara bilgi verse de hiçbiri tam anlamıyla yeterli gelmiyordu. Bu Peter'ı korkutuyordu. Binlerce adım gerideymiş gibi hissediyordu ve hiçbir doğru hamle yapacaklarmış gibi geliyordu. Bu onların sonu olurdu.

Sıkıntıyla oflayıp kafasını kaldırdığında uyuya kalmış Harley'i gördü. Yüzü anında aydınlanırken Harley günlerdir uykusuz kaldığı bedeniyle rüyadan rüyaya atlıyordu.

Onu çok yoruyordu. Zaten Tony'nin mirasıyla ilgilenirken yoruluyordu bir de üstüne kendisinin dertlerini yıkıyordu.

Yüzünü buruşturdu ve sıkıntılı bir nefes bıraktı.

Peter yavaşça ayaklandı ve elindeki kağıdı bir kenara bıraktı. Ona doğru ilerlerken âdeta parmaklarının uçlarında hareket ederek uyandırmamaya çalışıyordu.

Uyurken çok güzel gözüküyordu.

Sandalyeyi geri çekti ve Harley'i kucağına aldı. Harley'i yatağına bırakıp üstünü örtene kadar kokusunu çekti içine ister istemez. Birkaç kez tökezledi. Harley bununla birlikte dudaklarını büzerek daha da sıkı sarmaladı onu.

İşte böyle ölmek Örümcek Adam için güzel bir sondu.

Yorganına sıkıca sarılmış genç adamı izlerken sertçe yutkunmadan edemedi. Güzelliği gözlerini yaşartacak cinstendi.

Ondan ne zaman bu kadar etkilenmeye başlamıştı? Ne zaman onu gördüğü her an nefesi kesilmeye kalbi ritimlerini kaçırmaya başlamıştı?

Bu duyguyu nasıl tarif edebilirdi ki? Sadece... Sadece bedenine sığmıyormuş gibi hissediyordu. Bu duygu onu öldürecekmiş gibiydi. İliklerine kadar hissediyordu bunu.

There's things that we'll never knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin