Herkese merhaba öncelikle. Ayber çifti ile ilgili böyle bir kurgu fikri uzun zamandır aklımda vardı fakat sınavlardan dolayı yazı beklemek zorunda kaldım. İlk deneyimim umarım beğenirsiniz, iyi okumalar:)
Aybike şu anda yaşadığı şeye inanamıyordu. Her zaman içinde, en derininde hissettiği, bastırmaya çalıştığı yalnızlık ve kırılmışlık hissi bu sefer bastıramayacağı şekilde gün yüzüne çıkıp onu en derinden sarsmıştı.
Aybike her zaman gerçekçi ve dobra bir kız olmuştu sadece bir tek konuda her zaman kendini kandırmayı tercih etmişti o da yalnız olmadığı konusundaydı. Öyle ya sonuçta Oğulcan vardı, kuzenleri vardı ve sonradan hayatına dahil olan kızıl çocuk vardı Berk vardı.
Biraz önce Berk'in Süsen'e dediği ile aslında hiç kimsesinin olmadığını acı ama çok net bir şekilde anlamıştı. Sahi ne demişti Berk:-Aybike'nin bu olayı bu kadar büyüttüğüne inanamıyorum gerçekten?
Aybike sırasını değiştirdikten sonra onları duymamak için kulaklığını takmıştı, Berk'in de bir şeyler söylediğini duyunca fikrini merak edip durdurmuştu çalan müziği. İçten içe Berk'in fikri, onun yanında olması onun için o kadar önemliydi ki... Ama duydukları ile gözlerinin dolmasına engel olamamıştı buna hıçkırığı da eklenmeden sınıfı hızla terk etti.
Kendini hızla bahçeye, o banka attı, bu okuldaki ilk kırgınlığını yaşadığı yere, aynı kişi tarafından kırıldığı yere. Evet buna benzer muameleleri kuzenlerinden ve abisinden hep görüyordu ama buna alışmıştı artık içinden çıkamadığı durumlarda ya kendini kandırmayı ya da 'Aman ben farklıyım bakış açılarımız farklı' diyip umursamamaya çalışıyordu. Ama her zaman Berk onun için farklı olmuştu, onların benzer yanları, benzer acıları vardı; o anlar sanmıştı ama...
Kulaklığını takıp kendini sakinleştirmeye çalıştı, derse girecek gücü kendinde bulamıyordu kimseye de bu halini göstermek istemiyordu ama onu izleyen Tolga'dan habersizdi.
Tam o sırada telefonuna mesaj geldi, Berk'tendi. "Tatlım birden çıktın sınıftan derse de girmedin, neredesin? Merak ediyorum seni." yazıyordu mesajda. Aybike acı bir şekilde gülümserken buldu kendini. Gerçekten merak etmiş miydi Berk, oysa daha olayı ondan dinlemeden yorumunu yapmıştı. Cevap verme gereği duymadı Aybike.
Aybike biraz kendine gelince kantine gidip su almaya karar verdi. Kantinde Doruk, Ömer ve Berk'i gördü, demek ki ders bitmişti onları takmadan suyunu alıp boş bir masaya geçti. Bir süre sonra Berk geldi yanına.
- Aybike neredeydin, mesajımı görmedin mi? Cevap vermedin, merak ettim seni.
- Gördüm mesajını bahçedeydim cevap verme gereği duymadım.
Berk şaşkın bir halde tekrarladı:
- Gördün ve cevap verme gereği duymadın?
- Evet Berk duymadım, sorun ne bunda?
- Aybike neden böyle davranıyorsun? Bu aranızdaki şey bizi etkilemeyecek değil mi tatlım?
-Neyi diyorsun Berk?
- İşte Asiye ile olan mevzu, sizinkilerle tartışmanız.
Aybike canının yanacağını bile bile cevabını bildiği soruyu sordu.
- Sen nereden biliyorsun seninle konuşmadık ki biz.
- Ömer Asiye falan anlattı işte biliyorum.
Aybike alaycı bir tavırla;-Hmm o zaman onlar anlatınca tüm mevzuyu, olan biteni, her yönden anladın yani bu kadar kolay?
- Yani o kadar büyük bir olay değil zaten bence konuşsanız çözersiniz, hem Asiye de çok üzgün gibi duruyor.
Aybike artık gülmeye başlamıştı ama bunun sinirden mi yoksa gittikçe kırılan kalbi yüzünden mi olduğuna karar veremiyordu.
- Bu güzel fikirlerin için gerçekten teşekkür ederim Berk ama sence de bir şeyi unutmadın mı; mesela benim nasıl olduğum, hissettiğimi. Gerçekten sadece merak ediyorum benim abarttığımı söylerken hiç bunlar aklına geldi mi?
Berk birden afallayarak,
- A-aybike sen duydun mu onu?
- Evet maalesef ki duydum.
- Ama Aybike ben kötü bir şey demek istemedim ki orada sadece sen yerini falan değiştirince-
Aybike sinirlenerek sözünü kesti.
- Berk yine aynı şeyi yapıyorsun. Ya senin benim nasıl hissettiğimden haberin var mı gerçekten ya da umrunda mı bu?
- Aybike, güzelim saçmalama sana nasıl değer verdiğimi, sevdiğimi bilmiyor musun sen umrunda mı ne demek, yapma böyle.
- Bilmek yetmiyor bazen Berk görmek istiyorum, hissetmek istiyorum, inanmak istiyorum kendimi kandırmak değil. Ama en kötüsü de bu sefer kendimi de kandıramıyorum.
Aybike'nin bunları söylerken gözleri dolmuştu, Berk bu görüntü karşısında içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. Aybike'nin bu kadar kırgın, üzgün olduğunu fark etmemişti sadece öfkeli olduğunu düşünmüştü. Onu üzmek isteyeceği son şey bile değildi ki hem de verdiği onca söz varken..
Bir şeyler demek özür dilemek istiyordu ama sözler boğazında düğümlendi. Kızın gözünden akmaya hazırlanan yaşı silmek için yeltendiğinde kız onu engelleyip hızlıca sildi gözlerini ve kendini toparlamaya çalıştı. Berk bu hareket karşısında gözlerinin yandığını hissediyordu, kızın karşısında kendini o kadar küçülmüş hissediyordu ki. Aybike masadan kalkmadan hemen önce
- Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var Berk, umarım bunu anlayışla karşılayabilirsin, diyip hızlıca masadan kalktı.
Berk kızaran gözleriyle kızın gidişini izlemekten başka bir şey yapamadı. Aybike tam umursamadan Ömerlerin yanından geçip gidecekken Asiye:
- Aybike gerçekten çok fazla abartıyorsun bak boşu boşuna Berk'e de yükleniyorsun. Hatanı kabul et işte daha fazla uzamasın bu mevzu.
Aybike artık dolduğunu hissederek büyük bir sinirle onlara döndü. Artık kırgınlığını bir tarafa bırakarak dobra Aybike'ye dönme vakti gelmişti çünkü yalnızdı ve onu anlayabilecek birilerini görmüyordu karşısında.
Umarım beğenmişsinizdir, kurgu ile ilgili fikirlerinizi ve yorumlarınızı belirtebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYBER/ İÇİMİZDE KALANLAR
FanfictionAyber çifti ile ilgili olayları yeniden kurguladığım kısa kurguları içerecektir.