Kızlar şaşırarak "Anne." deyip Füsun'un yanına giderken Cesur Füsun'un önüne geçip bana seslendi.
"Bade içeri geç!"
Olduğum yere çivilenmiştim sanki. Füsun'u görmek için kafamı yana çevirsem de Cesur'un bedeni buna izin vermiyordu.
"Kiraz abla Bade'yi de misafirlerimizi de içeri al. Lütfen."
Kiraz teyze kısa bir şaşkınlıktan sonra kendine gelip annemleri ve beni nazikçe içeri iteledi.
"Neler oluyor?" dedi annem salona geldiğinde. Kucağında tuttuğu Dolunay feryat ederek ağlamaya başlamıştı bile. Başta bunu annesinin sesini duyduğu için yaptığını düşünsem de yüzünden gaz sancısı olduğu çok bariz anlaşılıyordu.
"Sevdeciğim eski muhabbetler işte. Canınızı sıkmayın şimdi. Cesur Bey bunu konuşursak daha çok mahcup olur. Bade kızım için bugün çok hazırlık yapmıştı."
Bunu duyar duymaz içimdeki sevgi ağı biraz daha büyümeye devam etmişti."Yavrum al sen de Dolunay'ı. Neden öyle bakıyorsun?" Annem kucağında debelenen Dolunay'ı bana doğru sertçe uzattı.
Kendimi farklı biri gibi hissediyordum. Sanki içimdeki başka biri, ben başka biri, şu an burada olan kişi başka biri. Bir an önce aklımdaki en önemli soruya cevap bulmalıydım.
"Neden Füsun'u görmemi istemiyor Kiraz teyze?"
Kiraz teyze yüzüme baktı bir süre, cevap veremiyordu. Birkaç saniye sonra gözlerini kırpıştırdı.
"Acelemiz mi var Bade kızım? Tanışırsın zaten. Şimdi yorma bunlarla güzel zihnini. Dolunay çok ağlıyor. Sen onunla ilgilen. Ben de annenlerle ilgileneyim. Hadi."
Fatih o sırada büyük camdan bahçeyi dikizliyordu. Onun yanına gitmemek için kendimi zor tutuyordum. Hatta bahçeye çıkıp neden beni saklıyorsun diyesim vardı ya bunu düşünür düşünmez içimdeki his beni geri geri çekiyordu.
"Abla bu işi en az senin kadar merak ettim. Ama ben bu işi çözerim. İçin rahat olsun."
Sonunda gerçekten nefes aldığımı hissetmiştim.
"Gerçekten bunu yapar mısın kardeşim?"Cama bakarak konuştu. "O iş bende."
"Kızım Kiraz teyzen haklı." dedi sonra annem. "Belli ki canımızı sıkacak biri. Cesur korumak istiyor seni." Kimse irdelemek istemiyordu. Sanki ben abartıyormuşum gibi konuşuyorlardı.
"Hem kaçmıyoruz ya tanışırız elbet. Sen düşünme şimdi bunları. Çocuğun canı çıktı ağlamaktan. Hadi git ilgilen kızımla."
"Biz de gideriz zaten şimdi." dedi babam bana sarılıp öperek. Bu işlere karışmayı oldum olası sevmez, hatta bu durumda burada kalmak bile istemezdi.
Zoraki uğurlanıyordum resmen. Yine de "Bugün için teşekkür ederim." diyebildim babama.
Annem babamın da konuşmasına izin vermiyordu.
"Bize değil yavrum Cesur Bey'e teşekkür et. Her şeyi, herkesi o ayarladı."Herkes ona minnet duymamı hatta ve hatta benimle anlaşmalı evlendiği ve çocuklarına süt anne olabildiğim için ayaklarına kapanmamı söyleyecekti neredeyse.
Babamla kısa bir an bakıştık. Cevap vermeden sessizce arkamı döndüm. Cesur'la ilgili sorularıma cevap alabildiğim zaman bu yaptıklarına minnettar olabilirdim ancak.
Ben merdivenleri çıkarken kızlar ağlayarak salona girdi. Benden önce hızlı hızlı merdivenleri çıkıp odalarına geçtiler ve kapılarını da sertçe kapattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Mutluluk
RomanceBebeğini kaybeden acılı bir anne ve bebeğine süt anne arayan terk edilmiş bir babanın aşk ve ihanetlerle çevrelenmiş sıra dışı sürprizlerle dolu hayat hikayesi. "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Keyifli okumalar...