Alevlerden Kurtuluş

321 31 9
                                    

Koşarak merdivenlere gittim derken yeniden pelerinime bastım ve yuvarlanmaya başladım. Tüm merdivenleri yuvarlanarak indim.
Dumbledore : Ovv ov ov!
Yere iner inmez ayaklandım. Babam ayağa kalkar gibi olmuştu.
Diana : İyiyim!
Koşmaya devam ettim ve odanın dışına fırladım. Son hızla bahçeye indim. Oradan koşarak Karanlık Ormana daldım. Önüme gelen dalların yüzümü çizmesine aldırmadım. Boş bir açıklığa gelince durdum. Etrafa göz attım. Yanağımdan akan sıcak kanı hissediyordum.
Diana : VOLDEMORT!
Sesim yankılandı ve bana geri döndü. Bu defa çığlık atar gibi bağırdım.
Diana : VOLDEMORT!
Biraz durdum. Biraz sonra arkamda bir sesler geldi. Karanlık bir buhar gittikçe toplandı. Ardından kırmızı gözler göründü.
Voldemort : Evet Diana?
Elinde bir parşömen tutuyordu ve bir şeyler yazmakla meşguldü.
Voldemort : Tamda senaryomun en eğlenceli kısmındayım. Barty dehşet bir çığlık atar. Alevler etrafını gittikçe daha çok küçültmektedir. Artık kaçacak yeri kalmaz alevler onu tutuşturur. Barty'nin son sözünü söylecek vakti bile kalmaz ve geriye küller kalır. Voldemort parşömeni rulo yaptı.
Voldemort : Tam olarak bunu Ölüm Yiyenlerime göndermek üzereyim.
Cebimden tüyü çıkardım.
Voldemort : Diana? Yoksa bu bir maket mi? Proje ödevin falan mı?
Diana : Hayır. Gerçek bir tüy.
Voldemort tüyü eline alıp inceledi.
Voldemort : Gerçekten öyle. Hmmm.. Güzel bir parça hemde. Çok küçük değil. Taze...
Voldemort bana gülerek baktı. Elindeki rulo ateş olup kayboldu.
Diana : Yani abimi kurtardım mı?
Voldemort : Düşünürüm demiştim. Yaparım değil. Ve bunu da sana söylemiştim. Mükemmel senaryom Ölüm Yiyenlere gitti ve abini ormandaki gölün oraya ışınlamak üzereler.
Diana : Hayır! Bunu yapamazsın!
Voldemort : Hayır yapabilirim...
Bana yaklaştı. Yüzünü yüzüme doğru eğdi .
Voldemort : Neden yapmayacakmışım Diana?
Diana : Bunu bana yapamazsın.
Voldemort : Ben her istediğimi yaparım Diana.
Geri çekildi. Gülerek uzaklaşmaya başladı.
Diana : Eğer gerçek olursa beni unut Tom!
Voldemort : O adımı kullanma!
Voldemort elini bana uzattı. Boğazım sıkılıyormuş gibi hissettim ve havaya yükseldim. Boynumu tutarak kıvranmaya başladım. Boynumda parlak bir şey vardı. Bembeyaz bir ışık.
Voldemort : Haddini fazla aşıyorsun Diana.
Nefes alamıyordum. Ciğerim nefessizdi çünkü son nefesimi bağırmak için harcamıştım. Gittikçe morardığımı ben bile hissediyordum.
Voldemort : Özür dile!
Özür dileyecektim. Ama kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Buna gücüm yoktu. Gözüm kararmaya başladı. Etraf dönüyordu. Senaryo gerçek olacaktı. Abim yanacaktı. Doğrusu yakılacak. Abim yoksa benim yaşamamın bir mantığı yoktu. Babam bana bir düşman gibi bakıyordu şuan. Kendimi zorladım. Bir kelime çıktı ağzımdan.
Diana : Özür.....
Gerisi karanlık....

Barty

Dumbledore'un odasında oturuyorduk. Zırh ile durmak biraz zordu ama buna mecburdum. Saate baktım. 17.35 ... O an başıma bir ağrı geldi.
Barty : Ah!
Snape : Noldu?
Barty : Başım.... Başıma çok kötü bir ağrı saplandı.
Snape : Barty!
Kendimi yere atıp dizlerimin üstüne durdum. Babam yanım gelip diz çöktü.
Snape : Barty! Ne oluyor.
Barty : Bilmiyorum! Her yerim ağrıyor ve acıyor! Ahh! Sanki bir şey beni içine çekiyor.
Gittikçe daraldım.
Snape : Belki zırhtan bir şey olmuştur.
Barty : Ah! Hayır.
Derken görüntü bulanıklaştı ve yeşil olmaya başladı.
Snape : Barty! Siliniyorsun!
Aniden kendimi çimenlerin üstüne buldum ve her şey düzeldi. Başımı kaldırıp baktım. Karşımda Lucius vardı. Yanında Bellatrix, Dolohov ve biri daha.
En arkada ise Voldemort.
Barty : Ha?
Bellatrix : Merhaba Barty!
Voldemort : Demiştim sana Barty. Sen ona acıyacaksın ama o sana acımayacak.
Barty : İmkansız.... Diana bunu yapmaz...
Voldemort : Verdiğim görevi yerine getiremedi. Ve senin ölümün geldi.
Voldemort buhar olup kayboldu. Etrafımın biraz ıslak olduğunu fark ettim. Ve kötü koktuğunu. Bellatrix bir kibrit çıkarıp yaktı. Gülüp yere attı ve yer anında ateş aldı. Hızla ayağa fırladım. Ateş bir üçgen oluşturdu. Yavaşça daralıyordu.
Bellatrix : Ahahahhaha! Diğer tarafta görüşürüz Barty!
Hepsi tepemde karaltı halinde dönmeye başladı. Dehşet bir çığlık attım.
Snape

Barty anından kaybolmuştu. Nereye gitmişti? Bunu nasıl yapmışlardı.
Dumbledore : Snape!
Dumbledore odaya bir dalış gerçekleştirdi.
Dumbledore : Ormandan benzin kokusu alıyorlar.
Snape : Diana Alevlerin abisini içine aldığını söylemişti. Oraya gidelim!
İki evladımı birden gözden çıkaramazdım. Olursa kendimi asla affetmezdim.

Diana
Sesimi bir çığlığa açtım. Boynumda bir sargı vardı. Karşımda Voldemort duruyordu. Bana küçümseme ile bakıyordu. Buhar olup kayboldu. Aklıma senaryo geldi. Barty dehşet bir çığlık atar. Yerimden doğruldum. Sırtım ağrıyordu. Yüksekten düşmüş gibiydim. Zaten havadaydım. Ayağa kalkıp kendime 2 saniye verdim ve toplandım. Ardından var gücümle koşmaya başladım. Göle doğru.

Gölün kenarına gelmiştim. Soluk soluğaydım. Boğazım yanıyordu. Karşıdan alevler ve çığlıklar geliyordu. Durmadan koşmaya devam ettim. Alevlerin karşısına geldiğimde abimi göremedim. Tepede ölüm yiyenler uçuyordu. Alevleri söndürmem lazımdı. Ne yapacaktım. Abimden bir çığlık daha geldi.
Bellatrix : AHAHHAHAH! SENARYONUN SONUNA GELİYORUZ!
Barty : Hayır!
Diana : Abi!
Gölün kenarına geldim. Gölün yarısına ihtiyacım vardı.(Aquamenti ile su çıkarmak ❌ Gölü uçurmak ✅) Asamı doğrulttum.
Diana : AQUAMENTINOS!
Göl dalgalandı. Daha çok zorladım. Bir kez yaptım. Hem de düşmanım için. Şimdi ise abim içindi.
Diana : AQUAMENTINOS!
Gölün yarısı havaya kalktı. Hızla asamı alevlere doğrulttum. Sular büyük bir gürültü ile alevleri söndürdü. Yerde yatan abimi gördüm. Öksürüyordu. Kafasına litrelerce su yemişti. Haklıydı.
Bellatrix : Senaryo böyle değildi!
Bellatrix ve diğerleri çığlık ve kahkaha atarak uzaklaştı. Başım dönmeye başlamıştı. Yeniden. Suların bir kısmı bana çarpmıştı ve bende ıslaktım. Boğazımdaki bandajı söküp attım. Kendimi bıraktım ve tek gördüğüm önce yeşil çimenler ve ardından karanlık oldu.

Snape

Benzin kokusu alınan yere yaklaştığımızda dumanlar gördük.
Snape : Hayır!
Koşmaya başladım. Barty'i kaybedemezdim. Barty giderse Diana çok kötü bir düşüş yaşardı. Gölün diğer ucundan geliyordu. O tarafa yöneldim. Peşimde ise Remus, Dumbledore ve -işe yaramayacağı bilindiği halde- Gilderoy vardı. Dumanların oraya vardığımda yanmış çimenler, yanmış çimenlerin ortasında oturan ıslak Barty ve diğer uçta duran yerde yatan siyah bir siluet vardı. Barty'nin yanına koştum.
Snape : Barty! Ne oldu!
Pelerinimi çıkarıp onu sardım.(aga senin pelerinler baya özel glb birine bisey oluo senin pelerine sarıyoz iyileşiyor ~yazar)
Barty : Bilmiyorum. Öhhhö! Aniden kafama su yağdı ve yere düştüm.
Snape : O siyah şey ne? Tehlikeli mi?(kızın lan o senin ~yazar)
Barty : Bilmiyorum.
Onu ayağa kaldırdım. Gilderoy onu tuttu ve bende siyah şeyin yanına çökmüş Remus'a yaklaştım.
Snape : O ne Remus.
Remus : Çok mutlu olacağın bir şey değil...
İyice yaklaşıp baktım. Bir el gördüm. Sol kolunda ölüm yiyen izi olan. Bedenin önüne geçip oturdum. Cenin pozisyonunu almış biriydi. Şapkasını biraz yukarı kaldırdım.
Snape : Diana!
Boğazında yanık izi gibi bir şey vardı.
Snape : Sana ne oldu! Kim yaptı!
Onu kucağıma aldım. Islaktı. Vücudu çok soğuktu.
Snape : Diana gözünü aç nolur kızım!
Barty : Diana!
Barty Gilderoy'dan kurtulup yanıma geldi ve diz çöktü. Pelerini çıkaracaktı.
Snape : Sende kalsın. Ben onu ısıtırım. Gidelim!
Bu göl gerçekten pek çok kez benim Diana için "gidelim" diye haykırmamı dinlemişti. Barty bir yanımda koluna Gilderoy ve Remus girmiş şekilde, Diğer yanımda Dumbledore düşünceli bir şekilde, bense kızımı kendime bastırarak okula doğru yürüdük...

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin