11 ⋆if not now, when?⋆

586 51 8
                                    

×İlham perilerimi bekliyorum,
beni terk ettiler ve yoklar uzun zamandır.
geri gelebilir misiniz pls?

roseanne:
benim evimi bile gördün.
ama ben senin hakkında hâlâ hiçbir şey bilmiyorum.

roseanne:
gece vardiyasında çalışıyorsun ama derslerin mükemmel, ders çalışacak vakti nereden buluyorsun?

roseanne:
bana devamlı hamburger getiriyorsun ama kızmıyorlar mı? her seferinde parasını sen mi veriyorsun?

roseanne:
eğer öyleyse karşılamak isterim.

jeonjungkook:
hayır, paralı değil onlar.
şirketin yememiz için verdiği hamburgerler.

jeonjungkook:
ben yemiyorum sana getiriyorum. geceleri yemek yiyemiyorum zaten problem olmuyor yani.

jeonjungkook:
gece vardiyası gündüze göre daha rahat. o yönden dersler anlamında herhangi bir sorun çıkmıyor :)

jeonjungkook:
arada tek seferlik işlere de gidiyorum haftasonlarında, öyle işte bir büfe bir de bu işler derken.. bir de okul var tabii. hayatım böyle geçiyor.

jeonjungkook:
beni gazete dağıtırken görebilirsin ya da herhangi birinin ev taşımasına yardım ederken. ne iş bulursam yaparım yani xd

jeonjungkook:
başka merak ettiğiniz bir şey var mı küçük hanım?

roseanne:
hayır, yok teşekkür ederim.
sen gerçekten çalışkan birisin.
takdir ediyorum.

jeonjungkook:
teşekkür ederim, bu kaslar durup dururken olmadı hahaa :D

jeonjungkook:
ayrıca.. sana güzel bir haberim var.

jeonjungkook:
sonunda konuşabildim so young'la
tahminimden de iyi biriymiş meğer.
sanırım, arkadaşız.

jeonjungkook:
geçenlerde bizim büfeye geldi. iş arkadaşım var jisung, bizim okulda. onunla tanışıyorlarmış.

jeonjungkook:
işte o bahaneyle :D

jeonjungkook:
birkaç gün içinde onu baloya davet etmeyi düşünüyorum. ne dersin sence fazla mı erken olur?

jeonjungkook:
ah tanrım! mezuniyet balosu ne diye öne çekildi ki? hocalar bilerek yapıyor galiba.
kesinlikle beni zora sokmak için.
şubat ayında mezuniyet nerede görülmüş Allah aşkına!

jeonjungkook:
isyan ederek bir yere
ulaşamam biliyorum :/

jeonjungkook:
her neyse sence
ne giyeceğini sormalı mıyım?
ah, tanrım ne giyebilir herkes gibi düğün abiyesi hahah şaka XD

roseanne çevrim dışı

jeonjungkook:
hey, çevrim dışı oldun?
internette sorun mu var acaba?

jeonjungkook:
özür dilerim ya saat bayağı geç olmuş.
ben de boş yapmayı bırakıp işime dönsem iyi olacak. iş beklemez :)

jeonjungkook:
iyi uykular, tatlı rüyalar.

gönderildi 01.49

görüldü

roseanne yazıyor...
roseanne siliyor...

roseanne:
çok sevindim.
mutlu olmayı gerçekten hak ediyorsun.

roseanne:
ve tabii ki sorabilirsin,
ilgiyi herkes hak eder.

gönderildi 03.30

*

rosé

Gün batarken dışarı çıkmayı çok seviyorum. Tek kat basit bir rimel ve birazcık allık, bilirsiniz ya solgun yüzümü kapatacak birkaç minik dokunuş... Tüm bunları yaparken ilerleyen saatlerde içime dolacak hüzün ve ardından gelecek gözyaşlarını hayal ettikçe gözlerim dolmaya başlıyor. Gülümseyerek rimelimi bozmayacak şekilde gözlerimi siliyorum; henüz olmaz, her şeyin bir sırası var.

Son kez aynada kendime bakıp iç çekiyorum. Kendi ayakkabılarım dışında neredeyse boş olan ayakkabılıktan spor ayakkabılarımı alıyorum, bu görüntü ister istemez eski evimizi hatırlatıyor. Her şey güzelken ve biz bir aileyken...

Dışarı çıkıyorum. Ara sokaklardan merkeze doğru ilerledikçe çoğalan insanların içinden sıyrılarak hızla ilerliyorum. İnsanın gidecek bir yeri olmadan yürümesi o kadar anlamsız ve boş ki. El ele tutuşan çiftler, ebeveynlerine yetişmek için koşuşan çocuklar ve kahkahalarla yemek yiyen arkadaş grupları... İçimde beliren bu duygu da ne böyle? Kıskançlık mı? Ya da nefret? Tiksinti belki? Ah, hayır. Gülümsüyorum... tamamıyla üzüntü.

Ansızın banklardan birine çöküyorum, gözlerimi batmak üzere olan güneşe dikiyorum. Güzel olmaz mıydı diye düşünüyorum; hiçbir şeyi dert etmeden gün batımının tadını çıkarmak, günün sonunda bir işe yaradım diyerek eve dönmek ya da birilerinin sevgisini hissetmek ve o kişiye sevgi göstermek. Sarılmak, güvende hissetmek...

Neden bu kadar zorluyorum kendimi? Neden ben de olamıyorum diğer herkes gibi? Neden gülümsemek zor geliyor? Neden kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum? Neden ellerim hiçbir zaman ısınmıyor? Hiçbir şeyi neden içimden gelerek yapamıyorum? Beni bu dünyevi sevinçlerden alıkoyan ne? Neden sevilmiyorum? Doğru, her şeyin başlangıcı sevmektir değil mi? Kendini sevmek, yaşamı sevmek... peki ben neden sevemiyorum hiçbir şeyi, kendimi?

Soğuk hava tahriş olmuş boğazımı acıttıkça nefes alışverişlerim yavaşlıyor, midem ağrıyor. Doğru ya, bugün uzun zamandan sonra ilk kez kustum. Bir türlü peşimi bırakmayan o dürtü yine kendini gösterdi. Kendime yapabildiğim tek iyiliğin bu olması ne kadar acı... Varlığımı en kısa sürede sonlandırmak adına yapabileceğim yegane şey! Yavaş yavaş olacak belki ama olacak. Ve sonunda mutlu olacağım, diğer herkes gibi. Ben de seveceğim...

Güneşin sıcak turuncu ışıkları iyiden iyiye etkisini kaybederken kalkıyorum. Usul adımlarla kalabalığın içine dalıyorum. Bu kadar insan içinde yapayalnız hissetmek nasıl da akıl almaz geliyor... En yakınındaki bile yoksa yanında onca insan niye olsun ki? Gözlerim buğulanıyor.

Sonunda gülümsüyorum ve kaldırıma çöküyorum. Sen her zamanki yerindesin sipariş alıyorsun, muhtemelen yeni geldin gece vardiyası başlıyor herhalde. Bir amacının olması ne kadar güzel; gözlerinde parlayan azim, dudaklarındaki gururlu tebessüm. Ah, o kız So Young olmalı. Onunlayken mutlu gibisin. Olmalısın da.

Derin bir nefes alıp kalkıyorum, bu geceliğine erken ayrılsam iyi olacak sanki. Elimin tersiyle gözyaşlarımı siliyorum. Oluşan siyah lekeyi görünce rimelimin yine aktığını anlamam zor olmuyor. Gülümsüyorum, bir de bunu düzeltmek var değil mi?

xoxo

beklediğiniz için teşekkürler ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

beklediğiniz için teşekkürler

prom queen ✘ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin