Bugün Azatla Sina'nin düğünü vardı. Düğün salonun kapısında misafirleri karşılaşıyorduk. İstanbul'daydik hâlâ. Düğünü burada yapmak en mantıklı seçenekti bize. O yüzden de burada kaldık. Salon dakikalar içinde insanlarla doldu. Herkes oynuyor eğleniyordu. Beklediğim insanlar da gelince,Handanin oturduğu masaya geçtim. Handan tam oynamak için kalkacakken,elinden tuttum.
"Bu gece fazla oynama, yanımda kal"
Kötü hissediyordum kendimi. İçimde kötü bir vardı. Gergindim,korkuyordum hatta. Bir şeyler yoluna gitmiyordu.
"Neyin var senin?İyi değilsin sanki"
Bana dönüp baktı. Gözlerine uzun uzun bakmıştım bende. Yüreğim sıkışıyordu, deli gibi atıyordu korkumdan.
"Biraz başım ağrıyor da ondandır.. Yanımda kalmanı istiyorum"
"Olur, kalırım.. Ağrı kesici de almadım bugün, çantamda yok"
"Olsun boşver, gülüm"
Uzunca yanağından öpüp elinden tutmuştum. Herkes eğlenmeye devam etmişti. İlk dans müziği başlamıştı. Handan elimi tutup beni kaldırmaya çalıştı.
"Hadi bari bunda oynayalım,ne olur..Hiç dans etmedik kaç zamandır"
Onu kırmak istemedim. Elini tutup kalkmıştım yavaşça. İnsanların arasına girdikten sonra,bir elimi Handanin beline koymuştum.
"Sarılınca sana hemde titreyek. Sevişince seninle sabahlara dek.."
Gülümseyerek kulağına fısıldamıştım dans ederken. Başını omzuma koyup dans etmeye devam etti elimi sıkıca tutarak. İki dakika sonra şarkı kesildi. Handandan yavaşça geri çekilip tam yerime oturacakken, Akın kolumdan tutmuştu.
"Bugün oturmak yok,Cihan ağa..Hadi hadi halaya"
"Yok oğlum,valla iyi değilim"
"Olmaz,hadi gel..Biz seni iyileştireceğiz"
Zar zor beni halaya sokmuştu,bide o yetmezmiş gibi beni halay başı yapmıştı elime bir mendil sıkıştırarak. Koluma Sina'nin babası girmişti. Bize ayak uydurmaya çalışıyordu. Herkes kopuyordu ve ben sallanmaktan artık omuzlarımın düşeceğini sanmıştım. Davulcuya para takip,bir saat sonra halayda çıkmıştım. Her yerim ağrıyordu ve içimdeki his hâlâ geçmemişti. Çok kötüydüm. Handanin kaçırıldığı gün bile bu kadar kötü olmamıştım. Sevinmem gereken yerde bir şeye üzülüyordum,bir şeyden korkuyordum. Derin bir nefes alıp oturmuştum. Yavaş yavaş bardağımdaki suyu yudumlayarak Sina'ya bir sürü altın takan Handana bakmıştım. Ne kadar da mutlu. Umarım hep böyle kalır,umarım ben böyle güler. Umarım o gülüş hiç sönmez,ne olursa olsun sönmemeli.
..
Cihanın neyi var hiç anlamamıştım. Oğlu evleniyordu ve mutlu olması gerekiyordu. Başının ağrıdığini söylemiş bana,ama ben onun yalan olduğunu biliyordum. Gözlerinden anlamıştım. Tedirgindi, garip bakışları vardı. Ona rağmen,Azat üzülmesin diye Cihanın rolünü ben üsteledim. Hiç durmadan oynuyordum Sina'ya altın taktiktan sonra. Onunla,Azatla, Akınla karşılıklı oynuyorduk öyle. Eğlenmeye çalışsam da gözlerim hep Cihana kaçıyordu. Yüzü asıktı,bir noktaya bakıyordu sadece. Daha fazla dayanamayıp yanına gittim tekrardan. Omuzuna dokundum yavaşça. Eğilip kulağına yaklaştım."Neyin var bilmiyorum..Ama istersen,tuvalete gidebiliriz..Moralin yerine gelsin azıcık "
Omuzlarını ovalarken kulağına fısıldadım dikkatlice etrafa bakarken.
Elimi tutup öpmüştü."Yok gülüm,sen eğlenmene bak. İyiyim ben"
İlk defa beni bu konuda geri çevirdi. Hiç yapmazdı. O şeyi yapmak için,can atıyordu. Garibime gitmişti bu şey. Gerçekten iyi değildi. Yanımıza Rüya geldikten sonra,Cihanın kucağına oturmuştu hemen. Ona sıkıca sarılıp saçlarını öpüp duruyordu sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delalîm
Romance"ben seni çok sevdim.." bu cümleyi kurarken sesi titriyordu. Çünkü o kimseyi sevmezdi. Karanlıkta büyüyen bir adamdı.Sevgi ve aşk ne demek bilmezdi. O küçük kalbini kış sardı. Hiç bahar görmemişti.. Dağ gibi bir adamdı Cihan ağa. Sert ve acımasız bi...