Bugün sevgilim ile mutlu bir gün geçirmek istiyordum.Bugünlerde yüzü gülmüyor sanırım ona ilgi göstermeliyim.O yüzden onu en sevdiğimiz sahile getirmiştim.Onunla sadece gökyüzüne bakmak istiyordum.Onunla çimlere yatıp gökyüzüne baktık.
"Jisung bazen seni Güneş'e benzetiyorum.Etrafa gülümsemenle ışık yayıyorsun."Bunu dememle beraber bana döndü.
"Ben Güneş isem sen nesin Minho.Güneş yalnızdır yanına çok yaklaşırsan yanarsın,uzaklaşırsan donarsın ama eğer Güneş'e ne çok yakın ne çok uzak olursan Güneş'i yalnız bırakırsın." Söyledikleri duygu doluydu. Beni düşündüren türden konuşuyordu...
"O zaman Ay olabilirim Jisung.Seni yalnız bırakmayacak kadar yakın olurum sana.Sen Güneş gibisin Jisung,beni aydınlatıyorsun."
"Peki ya Güneş kaybolursa.Güneş kaybolursa Ay karanlığa gömülmez mi Minho?"
"Güneş,uzun ömürlüdür sevgilim.Kolay kolay kaybolmaz.Eğer kaybolursa diğer gezegenleri beraberinde götürür." Bu söylediklerime histerik bir kahkaha attı,yani sanırım.
"Söz ver Minho.Güneş kaybolduğunda Ay kalıcak ve Güneş kaybolduğunda 'o' şarkıyı söyleyeceğine söz ver."
"Söz veriyorum sevgilim,Güneş kaybolduğunda o şarkıyı söyleyeceğim ama Güneş tam zamanında kaybolduğunda.Yoksa Ay, Güneş'i affetmez."
"Söz veriyorum sevgilim.Güneş erkenden kaybolmayacak."Bu sözünden sonra sarıldık ama sanki fazla duygu dolu bir sarılmaydı.Sanırım sadece beni özlediği için bu kadar sıkı sarılmıştı.
"Artık gitmem gerek.Malum,Güneş'in sabah erkenden doğması gerekir."
"Bu saatte yalnız başına gitme.Seninle geliyim."
"Ölmem merak etme." Bunları gülerek söylemişti ama keşke onunla gitseydim...
🌙
-Jisung
Minho ile tatlı bir ilişkimiz vardı tanışmamız ise bana kalırsa her şey Minho'nun beni, müzik hakkında bir kursa birlikte gitmeye ikna etmesiyle başlamıştı. Minho beni daima açmaya, dışarı çıkarmaya çalışırdı.Çalışma odamdan, evimden, kendimden dışarı; içeriden dışarı.
Kendime kontrolümü kaybetmemek için en iyi taktiğin bazen teslim olmak gerektiğini öğretmiştim. Müzik kursuna gitmeyi kabul etmem de bu taktiğin gerektirdiklerinden biriydi.
Aslında miskin birisi değildim, hatta bundan çok uzaktım. Elli şınav, elli barfiks, elli mekik çekebiliyordum. Yalnızca bir yerlere gitmeyi pek sevmiyordum.
Eve giderken karşı yolda bir dut ağacı gördüm. Dut ağaçlarını hep merak etmişimdir, bazen Minho ile oturup dut ağacı ile ilgili sohbet ederdik.
O an çok heyecanlanmıştım ve o güzel dut ağacının Ay ışığı altındaki hâli çok hoşuma gitmişti. Fotoğrafını çekmek için karşıya güvenli bir şekilde geçtim, tam fotoğrafını çekerken freni patlamış bir kamyon kaldırımlara çıktı...
Sonrası karanlık ve soğuk
☀️
1 yıl sonra