10. Ateşler Kanyonu

47 4 5
                                    






"Ateşler Kanyonu"



"Kalptir, kanar."

Selena Gomez, Fetish
Tove Lo, Stranger





Zihnimde devamlı kanayan bir yara, uyuşmuyor.
Damarlarımdaki kan, direnmekten vazgeçmiyor.
Zihnimde devamlı tekrarlanan bir nini, uykularımı kaçırıyor.
Saatin ibreleri geçmişin mekanik kalbiyken, yılların sinsi sessizliği o mekanik kalbi besleyen damarlardı. Geleceği geçmişle beslerlerdi. Geçmişte yaptığımız hatalardan çıkaracağımız derslerin önemli olduğunu öğretmişlerdi. Sahiden önemli miydi? Bir hatadan çıkarılan ders zincirleme bir kazayı önlemede işe yarar mıydı? Cevap evet gibi dursada evetin arkasına saklanmış hayır, asıl cevabımızdı. Yıllarca kendimizi kandırmıştık. Çünkü bir hata ders çıkarılsın çıkarılmasın diğerlerinin sebebini oluştururdu. Üstelik ilk hatayı yapanın siz olup olmadığına bakmadan sizi içine sürüklerdi. Düzen asla değişmezdi. Değişen tek şey zamandı. Geçmiş ve gelecek arasındaki derin uçurumu birbirine bağlayan köprü yıllar önce kopmuştu. Birleştirmek için bana gerekli şeyler yazıları silikleşmiş bir defterde yazıyordu. Bilmediğim farklı bir dilde.

Yıllarca defterin sayfalarını açmaya korkmuştum. Öğreneceklerimin içimde oluşturacağı boşluk beni her zaman ele geçirsede parmaklarım asla sayfaların üzerinde gezmemişti. Bunun sorumlusu bendim. Cesaretimi kıran ise kabuslarım. En karanlık gecenin sabahında okusam bile beni yerinden o gecenin içine sürükleyeceğini fısıldayan kabuslar. Karanlık içinde barındırdığı tüm kötülükleri beyaza borçluydu. İyilik olmadan kötülük tek kanadı kırılmış bir kuştan farksızdı. Bir o kadar da terazinin kolları asla eşitlenmeyeceği gibi hep kötülük ağır basmaktaydı. Peki saf kötülüğün beslediği beyaz mı suçluydu, karanlığın kendisi olan siyah mı? Cehennemle cezalandırılan birinin cennete gitmesi, içindeki kötü ruhun iyileştiği anlamına mı gelirdi? Büyük emekler harcamış bir işçinin ördüğü duvarı yıkan kaya işlendiğinde örülen duvar tekrar eskisine dönmeyeceği gibi, işçi tekrar emek harcayacaktı. Belki başka bir kaya onu tekrar yıkacak ve yeniden işçi aynı duruma düşecekti. Bir iyiye ondan fazla kötünün karşılık vermesi en çok kimi yorardı? Bu denklemdeki kötü kayanın tam kendisiyken iyi ve saf olan işçi değil, ördüğü duvardı. İyilik örülmüş bir duvar gibiydi. Bir çok küçük şeyin emekle birleşmesiyle oluşurdu, birileri tarafından. Yorulan işçi arafta kalmış ruhtu. İki tarafada ait olmayan, arada kalmış, sahipsiz ruh. Araf, beyaz ve siyahın karışımı, griydi. İçinde hem iyilik hem kötülük bulundururdu. Kuşun gövdesini oluşturudu, işçiydi. Ortada kalmış ruhları temsilen en büyük işi üstlenirdi.

Poyraz'la öpüştüğümüz gecenin üzerinden tam bir gece geçmişti. Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında birkaç saniye gözlerim kapalı beklemiş ve bacaklarımın beni yarı yolda bırakmayacağına emin olduktan sonra koşarak eve girmiştim. Hissettiğim duygu çok farklıydı ve ne zaman düşünsem aklım ve kalbim büyük bir savaşa giriyordu. Beni öpmüştü. Ben de onu öpmüştüm. Tanrım, aklımı kaçırmış olmalıydım. Bir-iki gün önce ondan nefret ettiğimi suratına bağırmıştım sonra... Sadece beş-altı gündür tanıyordum. Geçmişte tanıyıp tanımamam bir şey değiştirmezdi. Tam bir dengesizdim.

Elimi yıldızların silikleşmeye başladığı gökyüzüne uzattım. Şafak çoktan sökmüştü ve ben yalnızca üç saatlik uykuyla ayakta duruyordum. Son günlerde uyku tutmuyordu ama o gece her şeyi yalnızca birkaç saatliğine unutmak adına uyuyabilmiştim. İşaret parmağımla küçük bir ateş sembolü çizdim. Islak saçlarım, bahçenin ortasında bulunan veranda benzeri tahtanın üzerine serilmişti. Tanıştığımız günün gecesinde buradaydı. Birkaç adım arkamda duran koltuklardan birinde oturmuştu. Sonrasında... Çalan telefonumu açarken uzandığım yerden kalktım ve oturur pozisyona geldim.

YANGINDA ISLANMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin