"yalnızlık içinde
çiçek açan bu bahçe de
dikenler arasında
kendimi bu kumdan kaleye hapsettim."kasabanın merkezinde, büyük, uzun, gri dış duvarlarla çevrili bir köşk. o çevrede yaşayan insanlar için oldukça göz kamaştırıcı. öyle ki, oradan geçen herkes, dışarıdan bakıldığında oldukça imrenilesi bir hayat sürdüğünü var sayıyordu, köşk sahibinin. köşk sahibi olan edward'a gelecek olursak;
oldukça çirkin ve mutsuzdu.
güzel ve mutlu insanların yaşadığı bu kasabada, bir o çirkin ve mutsuzdu. bir o bu koca dünyaya fazlaydı.
kendisinin aksine, güzel bir çiçekçi kızın ve yakışıklı bir dükün gayri-meşru çocuğuydu. zavallıcığın annesi, doğumunda hayatını kaybetmiş ve sevgilisi ile oğlunu yalnız bırakmıştı.
babası, annesinin ölümünden kalan kalp acısı ile büyük bir acımasızlık ve disiplin ile onu yetiştirmişti. babasından ne kaybettiği annesinin sevgisini, ne de baba ilgisini görmüştü.çocukluğunda fark edilmeyen çirkinliği, büyüdüğünde göze batmaya başlamış, ergenliğe girdiğinde ise değişen yüzü ve sesi ile iyice kendisinden ve yüzünden tiksinir hale gelmişti.
babası da bu durumdan hoşnut değildi. böyle yakışıklı bir adamın ve güzel bir kadının, nasıl bu kadar çirkin bir oğlu olabilirdi? asla eğlenemediği köşkten biraz olsun çıkıp, eğlendiği sokaklardan da alıkoymuştu oğlunu. ona artık, tek var olabileceği ve insanlardan saklanabileceği yerin, bu kendisi kadar karanlık ve soğuk köşk olduğunu söyleyip duruyordu.
şimdi on sekiz yaşına gelmiş genç adam bir kaç yıl önce sevgi dışında her türlü eziyeti gördüğü babasını da kaybetmişti. zaten yapayalnız olan edward artık hiç insan yüzü görmüyor. tek ilgisini ve alakasını, annesinin mesleğine döktüğü, o çiçeklerle dolu olan köşkün bahçesine veriyordu.
nedendir bilinmez, belki de, kendisinden daha güzel olan ama onu çirkinlik ile yargılamayan tek şey, çiçeklerdi.
köşkün uzun acımasız duvarları arasında, dış dünyaya açılan, büyük siyah demir kapının parmaklıklarından bakanlar, hayran kalırdı bu soğuk ve karanlık köşkün bahçesindeki renk renk çiçeklere.
ama bir gün, aralarından biri, hayran kalmakla kalmamış. elinde renk renk kurdeleler ile birlikte gizlice bahçesine girmişti. edward'ın sevgisinin merkezine doğru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE TRUTH UNTOLD | baji keisuke ✓
Fanfictionbut i still want you edward'ın tek bir isteği vardı. o da bahçesine girip değerli çiçeklerini çalan çiçek hırsızına, o çiçekleri kendi elleri ile vermekti. ama yapamazdı, biliyordu, çünkü çirkindi. edward'ın tek bir isteği vardı. o da aklına girip...