Karanlık bir odaya geçin ve yukarıdaki müzik eşliğinde bölümü okumaya başlayın. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.
"Biz böyleydik, bir felaketin başlayacağı olayın ortasında bile kahkahaya boğulabiliyorduk. Bizim kahkahaya boğulmamız için mutlu olmamıza gerek yoktu, sadece birlikte olmamız yetiyordu."
Esenli okumalar 🕊
Kapının zilinin ritimli bir şekilde çalmasını dinledikten sonra Defne'ye sarılmayı bırakıp yatağından kalktım. Odadan çıkıp kapıya doğru ilerlemeye başlayacağım sırada kolumda hissettiğim Defne'nin eli ile ona baktım. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu, gözlerim sağ yanağından süzülen göz yaşının dümdüz bir şekilde aşağı kaymasını izledim.
"Açmayalım." Dedi sesindeki ürkeklikle.
Kaşlarımı çattım ve istemsizce gözlerim irice açıldı.
"Saçmalama ne demek açmayalım. Birinin şu aptala haddini bildirmesi gerekiyor, sakın odandan çıkma." Dedim kendimden emin bir şekilde.
"Saçmalama abla hakaret edersen işinden olabilirsin. Ailesi çok zengin ve beni üzmek için elimden geleni yapar." Dedi, yatağından kalktı ve ellerini omuzlarıma koydu.
"Fotoğrafların ne olacak? Buna izin vermem. Şimdi şuraya otur ve sakın gelme." Dedim sinirli bir şekilde yatağına oturmasını göstererek.
Tekrar bir şey söylemek için ağzını açmaya yeltendiğinde baş parmağımı dudağının üzerine koydum.
"Sana söz verdim, o fotoğrafları kimse görmeyecek." Dedim ve onu alnından öptüm.
Gerçekten ne yapacağım hakkında bir şey bilmeyerek odadan çıktım. Koridorda yavaş adımlarla ilerledim. Aslında korkuyordum ama Defne'ye söz vermiştim ve sözümü tutmalıydım. Gerçi bunu nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Kapıya ulaştığımda her zerremin titremeye başladığını hissettim. Kapıyı açtığımda çocuğun karşısında titrememeyi umarak kapıyı yavaşça açtım. Karşımda bir seksen boylarında, esmer ve hafif yapılı bir çocuk duruyordu. Sağ elini kapıya yaslamış ve çok gevşek bir yüz ifadesi takınmıştı adeta. Kapıyı açar açmaz boydan boya beni süzdü. Islık çaldı bir sapık gibi.
"Demek sende Defne'nin ablasısın, bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim." Dedi ağzını yaya yaya.
"Demek sende o adi pisliksin, bu kadar yavşak olacağını tahmin etmiştim." Dedim, kollarımı göğsümde bağlayarak.
Ani bir hareketle elini yasladığı yerden çekti üzerime yürüdü bir adım.
"Ağzını topla yoksa ben bilirim toplamasını." Dedi. Sinirlenmişti.
"Neden bu kadar sinirlendin? Yoksa gerçeklerin yüzüne vurulması hoşuna gitmedi mi?" Dedim, gerçekten neye dayanarak bunu söylediğimi inanın bilmiyordum. Nereden geliyordu bu cesaretim? Halbuki odada yürek de yememiştim. İçimden kendime sövdüğüm sırada esas konumuzu açmak için dudağımı araladım ama o benden önce davrandı.
"Sinirlenmedim. Bir an o fotoğrafların sende olduğunu düşündüm garip bir cesaretin var çünkü, ama sonra fark ettim ki bendeymiş ve sizi tehtid eden de benmişim. Nereden geliyor bu cesaretin güzellik abidesi?" Dedi, bilmiş bir tavırla gülümsediğinde.
Derin bir nefes aldım. Göğüsüm nefes almamla birlikte kalktı, vermemle indi.
"Utanmıyor musun daha reşit bile olmamış bir kızı tehtid etmeye?"
"Sevgili olmasaydı o zaman benimle." Dedi tek kaşını kaldırırken.
"Çok komiksin ya, sevgili olmasaydı bırakır mıydın peşini?" Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE | +18 (ASKIDA)
General FictionBelime dolanan eller ile irkildim. Kalp ritmim hızlanmıştı. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Gözlerimi sıkıca yumdum ve nefes alış verişlerimin ritmini düzenlemeye çalıştım. "Uyu artık." Dedi uyku mahmuru ses tonuyla. Birkaç saniye cevap verip...