Peter sırtının yerle buluşmasına izin verdi. Gelecek şeyi kendi isteğiyle engellemese de neden bu duruma geldiklerini düşene kadar fark edememişti.
Harley'in sıcak nefesi dudaklarına değdiğinde baştan aşağı titredi. Tüm bedeni gücünü kaybederken kulaklarında kalp atışının sesini duyuyordu.
Şu an onu öpecek kadar yakındı. Yapabilir miydi?
Harley bir şey demek istedi. Herhangi bir şey ama o dudaklara bu kadar yakınken nasıl kelimelerine ulaşabilirdi ki?
Eğer biraz daha eğilirse onu öpebilirdi. Eğilmeli miydi?
Dakikalar önce
Harley yine her zamanki gibi aşağı inip onların çalışmasının en yakından izlerken Peter da bulduğu her fırsatta gözlerini ona dikiyordu. O maviler üzerine her dikildiğinde vücudundan bir elektrik dalgası geçiyormuş gibi hissediyordu.
O sırada Peter, Harry'i ellerinden kaçırmasıyla "Hey!" diye bağırdı. Pekâlâ, Harley fazlasıyla dikkatini dağıtıyordu.
"Gelişiyor muyum yoksa sen mi geriliyorsun?" Harry alayla konuştuğunda Peter hafifçe onun koluna vurmuştu.
"Sadece küçük bir dikkat dağınıklığı."
Söylediği şeyin aksine endişeliydi Peter. Onun küçük bir dikkat dağınıklığı yaşayamazdı. Buna hakkı yoktu. Her saniye bir yaşam değeriyken az önce olan şey onu korkudan titretmişti.
Harley onun telaşlandığını anladığında kaşlarını çatmıştı. Onu hiçbir olumsuz duygunun içinde görmek istemese de bu dileğinin ne kadar olağanüstü olduğunun farkındaydı.
Harry, az önce arkadaşının baktığı yere döndü ve tahmin ettiği görüntü karşısında gülmeden edemedi. Bu kadar belli ediyorlarken nasıl oluyordu da bir türlü birlikte olamıyorlardı, anlamıyordu.
Elini sallayarak onu yanlarına çağırdığında Harley gülümsemişti. Demişti ya tatlı çocuktu.
Yanlarına vardığında Harry'e selam vermek için aralanmış dudakları bedeninin hızla öne savrulmasıyla korkuyla birbirine kapanmıştı.
"Sam!" Harry, günlerdir görmediği kişiye özlemle koşarken Harley onu duymaktan çok uzaktı. Zira Peter'ın üzerindeyken nefes alıp almadığından bile emin değildi. Sertçe yutkundu. Başı dönüyordu.
Harry, Sam'in yanına ulaştığında arkasında bıraktığı ikiliye güldü.
Onu şimdi öpse ne kaybedebilirdi? Peter onu iter miydi? Eğer itecek olsa neden hâlâ üstünden kalkması için bir hamle yapmamıştı?
Gözlerini kapattı. Biraz bencil olma vaktiydi.
İkisi de daha fazla düşünmeyerek öne atıldıklarında dudakları sertçe birbirini buldu.
Soluğunun kesildiğini hissetti Peter. Kulakları uğuldarken dış dünyaya tamamiyle kendini kapatarak üstündeki bedene vermişti tüm dikkatini. Harley'in de ondan pek farkı yoktu.
Eğer bilseydi... eğer bilseydi ileride neler olacağını onu öpmezdi ve hayatından çıkardı.
Beceriksiz bir öpüşmenin ardından geri çekildiklerinde Harley hafif dağılmıştı. Onun da kendisine karşılık vermesi beklenmedikti. Peter ise yüzündeki küçük bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Bu beklenmedik durumu sevmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
There's things that we'll never know
Teen Fiction|Marvel au| • • • • Peter beş yıl sonra geri döndüğünde, kaybettiği kişinin yerinde hayatı olacak iki insanı bulacağından habersizdi. Onları korumak için her şeyi yapabileceğinden habersiz olduğu gibi. Ship-[Harley Keener & Peter Parker]