🔥- Giriş -🔥

29 13 68
                                    




Yeryüzünden bir Duru ailesinden biri daha silindiği gün, gökyüzünde bir uçak yola çıkmıştı gün batımına doğru. Kanatları kırık göçebe bir kuşu, evine ulaştırmak için yükselmişti bulutların tepesine.

Yeraltında ise bir kalem kırılmış bir taht boşa çıkmıştı, en kirli anlaşmalar imzalanmıştı.

Barok tarzıyla döşenmiş karanlıkodanın içinde yuvarlak masanın en köşesinde kaba kalın bir ses söz almıştı.
"Artık önümüzde hiçbir engel kalmadı. Nisa Duru'da bizim tarafımızda artık. Takipçiler masadan silindiğine göre. Avcılar yeni devrime hazır!"

Yeni bir dönemin başlangıcına kadehler kaldırıldı. Yuvarlak masanın on bir avcılar selam durmak adına ayağa kalktı. Ancak kadehler dudaklara değmeyi başaramadan büyük, geniş kapı ardına kadar açıldı ve bir ulak belirdi.
" Nisa Duru öldü. "diye duyurdu kötü haberi nefes nefese " Nisa Duru kız kardeşi Ecrin Duru'ya taçı bırakmış. "

Kadehler memnuniyetsiz bir tavırla masaya indi. Baş köşede oturan kalın sesini sahibi, hayret emarelerini yüzünden silindi.

" Bunu yapamaz,"diye mırıldandı. " Bunu yapamaz, değil mi? "

Masanın en yaşlı, en bilge üyesine döndü. Yaşlı adam hiçbir yorum yapmadan bunun önünde bir engel olmadığını gösterircesine yüzünü sallandırdı.

"Şimdi ne olacak? "diye sordu naif bir kadın sesi. Yeni rozetini takmak ve on ikinci sandalyede yer almak için hazırda bekliyordu.

"Galiba ilk görevin belli oldu. Hayalet," dedi yaşlı adam, günün başından itibaren ilk kez konuşarak

"Taçın yanlış ellere teslim olmasını engellemek sana düşüyor." Gözlerini onun koyu renkli gözlerine çevirdi.

"Bunu ancak sen yapabilirsin, çünkü onlara yakın olan sadece sensin."

Ortada bir taç da, on iki takipçi ve de takipçiler de yoktu aslında. Hepsi yüzyıllar önce silinmiş bir geleneği ayakta tutmaya çalışan, sonsuz güce ve zenginliğe sahip olmak arzusunda sıradan insanlardı. Aziz Duru ölmeden evvel öyle birşey söylemişti ki, kızı Nisa Duru'ya bu odada yer alan on iki kurşun askerden başkası kaparsa onu, bütün karanlıklar onları boğmak için üstlerine salınacaktı.

Yaşlı adam sözünü emir olarak kabul eden baş köşedeki genç takipçi, masanın üzerinde takılmayı bekleyen rozeti eline aldı ve cebine yerleştirdi.

"Bunu başardığın zaman, masadaki yerini kazanacaksın."

Hiç kimse bir hayatın son bulduğunu düşünmedi o gece. Beş sene omuz omuza bir davayı üstlendikleri, yeri geldiğinde canlarına emanet ettikleri, yeri geldiğinde onun canı için öne atıldıkları kız için üzülmediler.

Nisa Duru ebediyetine göç etmişti ve arkasında paramparça bir aile dışında, ormanın en tehlikeli noktasında çakalların saldırmaya hazır olduğu önemli bir kitap bırakmıştı. Göçebe kuşun ise hiçbir şeyden haberi yoktu. O yüreğini avuçları arasına almış, yasını sırtanmış son bir vedaya yetişmeye çalışıyordu.

Hiç kimse bilmiyordu bir kuzu çakallar arasına bırakırsanız ne olurdu? Kuzu ya evrim geçirip kurda dönüşecek ya da kendi hayatı da dahil herşeyi kaybedecekti.

- BÖLÜM SONU-

- BÖLÜM SONU-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
OYUNU BOZUYORUM (Kitap Oluyoruz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin