Bölüm 15: Yükü Ağır Gidiş

9 2 0
                                    

                                                  (BİR HAFTA SONRA)
          Her sabah 'belki bugün farklı olur' diye bir umutla uyanıyordum bir hafta öncesine kadar. Şimdi ise her şey değişmişti. Artık ne Belen ne Furkan ne o vardı. Hiçbirinden bir haftadır haber almıyordum.  Annemle aramızı belki üç gün önce az da olsa düzeltmiştik. Fatih sonunda kendi evine gitmişti. Akın ve Yağmur'u en son hastanede görmüştüm ve bir daha görmek istemiyordum. Yatağımda öylece oturmuş yeni okuluma gitmek için hazırlanmayı bekliyordum. Annem her sabah olduğu gibi kahvemi artık yapmıyordu. Belen eskisi gibi her sabah beni aramıyordu. Artık okula gitmek için bineceğim otobüs bile değişmişti. Dediğim gibi... Artık hiçbir şey ve hiçbirimiz eskisi gibi değildik...

   Üstüme beyaz gömleğimi ve siyah eteğimi giydikten sonra çantamın içinde ne olduğunu bilmeden sırtıma takıp çıkıyordum evden.

"Çıkıyor musun Ceylin?" dedi annem tam kapıdan çıkacakken. "Bir hoşçakal demek yok mu?"

"Hoşçakal anne." dedim ardımdan kapıyı çarpıp çıkarken. Artık eskisi gibi samimi değildik annemle. Tek dünyası Fatih olduğundan beri gözü başka hiçkimseyi görmüyordu. Naklimi aldırdığımı söylediğimde hiçbir tepki vermemişti. Belen ile aramın bozulduğunu söylediğimde ise yine hiçbir cevap alamamıştım. Tüm bunları düşünerek yürüyordum durağa doğru. Saat henüz sabahın altı buçuğuydu. Okul eve uzak olduğu için erken kalkıyordum. Ne yazık ki eskisi gibi kafama göre derse girip çıkamayacaktım. Zor bir dönem beni bekliyordu. Evet bunları göze aldığımı hatırlamam gerekiyordu...

Okulun önüne geldiğimde kapıda güvenlik olmadığını fark etmiştim. Emir ile yaşadığımız o olay gelmişti aklıma. Listede adım olmadığı için onun sayesinde girmiştim okula. Keşke yine o olsaydı burada. Derin bir nefes alıp sıraya geçen öğrencilerin yanına geçmiştim. Kendimi o kadar çok yabancı hissediyordum ki. Marşımız okunduktan sonra ilk işim müdürün odasına gitmek olmuştu. İçeride kimse yoktu. Pencere kenarına yaslanmış müdürü beklemeye koyulmuştum. Önüme bakarken siyah topuklu ayakkabılı bir kadının karşımda durduğunu fark etmiştim.

"Hala burada ne arıyorsun? Sınıfına çık çabuk! O eteğini de aşağı indir!" diye bağırdı bir anda karşımda dikilen kadın. Anlam verememiş bir halde bakıyordum. "Hala ne bakıyorsun suratıma bön bön!"

"Bir sınıfım olsa çıkarım zaten!" dedim sakin ama sinirli bir ses tonuyla.

"Yeni öğrenci misin sen?" dedi gözünün ucuyla aşağılayıcı bakışlarıyla beni süzerek.

"Evet." dedim sadece yüzüne bakmadan. Başka hiçbir şey demeden gitmişti topuklu ayakkabılarıyla bütün koridoru inleterek. İçimden sakin olmam gerektiğini geçirip duruyordum. Bu sefer karşımda bıyıklı ve göbekli bir adam durmuş bana bakıyordu.

   "Hala ne arıyorsun burada!" dedi bir anda bağırarak. "Çık çabuk sınıfına!"

   "Hangi sınıfa çıkacağım söylenirse çıkarım." dedim derin bir nefes verirken.

   "Yeni öğrenci sen misin?" dedi başıyla beni göstererek. Başımı aşağı yukarı sallamıştım sadece. "Gel içeri." Girdiği müdür odasına bende ardından girmiştim. Ayakta kalmış diyeceklerini bekliyordum. "Üçüncü kattaki C şubesindesin. Bu okulun kuralları var! İlk önce giyimine dikkat edeceksin! Gözünün yaşına bakmam atarım seni." dedi beni tehdit edercesine. "Şimdi sınıfına git!" Ellerimi arkada çıkıyordum odadan. Kendi kendine söylendiğini duymamazlıktan gelmiştim. Yukarıya çıktığımda yeni sınıfımın önünde durmuştum. Kapı kapalıydı. İçimden kaçıp gitmek geliyordu. Alışmıştım galiba kaçıp gitmelere. Ama olmaz, yapamazdım. Zorda olsa alışmak zorundaydım. Derin bir nefes alıp kapıyı çalmıştım. İçeriye girdiğimde o kadının sınıfta olduğunu görmüştüm.

ASİ YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin