Herkese merhaba! Çok ama çok heyecanlıyım. Yeni hikayemin ilk bölümünü paylaşmak bana çok farklı duyguyu yaşatıyor. Hesabımı da yeni açtım ama umarım uzun bir süre sizinle beraber olurum. Bu süreçte bana destek olmanız ve fikirlerinizi paylaşmanız benim için çok önemli. Yazı konusunda daha acemiyim ama kendimi geliştirmek istiyorum. Yazım hatalarım ve başka sorunlar için özür diliyorum.
Hikayenin ilk bölümü biraz kısa. Ancak diğer bölümlerin uzun olacağına emin olabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim! ---
*Ağustos 2020* Bakışlarımı gecenin sahibine yani karanlık gökyüzüne diktim. Yatağımın hemen üstünde bulunan pencereden ayı ve yıldızları seyretmek beni çok mutlu ediyordu. Bu kendimi bildim bileli böyle. Odadaki diğer kızlara çevirdim başımı. Hepsinin uykuya dalmış yüzlerinde gezdirdim bakışlarımı. Yetimhanede yaşıyorsanız odanızda sizden başka kişilerle yaşamak zorundasınız. Kendinize ait hiçbir alan yok. Gerçi siz bile bir yere ait olmadığınız için oradasınız ya.Benim buradaki en iyi arkadaşım yıllar önce beni burada yalnız bıraktı. Diğer kızlarla da arkadaştım ama hep bir mesafe vardı aramızda. Ben hep yalnızdım. Yalnız ve istenmeyen. İstenseydim şu an burada olmazdım dimi?
Ruhsuz bakışlarımı tekrar gökyüzüne diktim. Uykum vardı ama yıldızlar o kadar güzel görünüyorlardı ki kendimi onları izlemekten alamıyordum. Benim tek dostum yıldızlardı. Herkes uyurken bazen onlarla konuşurdum. Onlar beni dinler ve ağlamamın bitmesini sessizlik içinde beklerlerdi. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladığında yıldızlara iyi geceler dileyip yatağa uzandım.
Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama çığlıklar eşliğinde uyandığımda kan ter içinde kalmıştım. Etrafımda her yerde duman vardı. Kızlar yataklarının üstüne çıkmış çığlık atıyorlardı. Kapı hızla açıldı ve içeriye Feride anne girdi. Feride anne bize bakan kişi. Herkes ona anne der. Onun da kimsesi yok. O da yetimhanedeki boş, küçük bir odada kalıyor. Bize kendi evlatlarıymışız gibi davranır hep.
Feride anne telaşla odaya girdiğinde ben çoktan ayağa fırlamıştım. Gözleri korkutucu derecede büyümüştü. Kalbim çarpmaya başladı. Bu sırada yaklaşan siren seslerini duymaya başladım. Feride anne öksürüklerinin eşliğinde konuşmaya çalıştı.
"Kızlar! Yangın var. ÇABUK DIŞARI!"
Hepimiz bir anda koşmaya başladık. Koridora çıktığımızda diğer odadaki kızların da aynı şekilde odalarını boşalttıklarını gördük. Koşarken dönüp arkama baktım. Feride anne ters yöne doğru gidiyordu. Hemen onun yanına koştum. Bu sırada bina neredeyse boşalmıştı. Çok az kişi kalmıştı.
"Feride anne! Hadi, çıkmalıyız."
Kolundan çekiştirmeme aldırmadan bir odaya ilerledi. Ne yaptığını o an anladım. Seslerin gitmediği, en köşede bulunan bir oda vardı. Ceza odası. Ceza alan çocuklar orada kalıyorlardı. O oda ne içeriden ne dışarıdan hiçbir sesi almıyordu ve her zaman kilitliydi. Orada yaşadığım anılar aklıma geldiğinde titrememe engel olamadım. Sonra kendime gelmek için kafamı sağa sola salladım. Hızla Feride annenin yanına gittim. Feride anne beni çıkış yönüne doğru itip eliyle gitmemi işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODİ
Teen FictionHer insanın hayatında en az bir dönüm noktası vardır. Tüm hayatını etkileyebilecek bu dönüm noktaları iyi veya kötü olabilir. Sarsıcı etkisiyle hayatımızı tümüyle de değiştirebilir. Melodi'nin dönüm noktası doğumuyla başladı. O, doğduğunda bile fark...