merhabalarr!!
buraya okuduğunuz tarihi bırakabilirsiniz 👉🏻
güzel okumalar!!
|the weekend - blinding lights |
♡
jungkook bu sabaha oldukça halsiz ve huysuz başlamıştı. gözlerini araladığından beridir her sabahki hissettiği dinlenmişlik hissi yoktu bedeninde. bunun sebebi günlerdir uyku yüzü görmeden hazırladığı projeden de olabilirdi. evet, günlerdir yaptığı tek iş buydu. çalıştığı şirkete 200 milyon dolar kazandırabilecek bir proje üzerinde günlerdir resmen hayatından vazgeçerek çalışıyordu. başta bu onun için sorun değildi. çalıştığı şirketi kendi projesi sayesinde yükseltmek onun için gurur vericiydi. aylar öncesinde planladığı projeyi, tüm çalışanların görüşlerini de aldıktan sonra düzenleyecek olmak, son rötuşları yapacak olmak onun için zevkliydi.
ilk günlerde böyleydi tabii.
birkaç hafta sonrasında ise artık tamamen bıkmıştı, bu projeyi bitirmek ve kurtulmak istiyordu. şirkette herkesin dilinde dolaşan konu buydu. jungkook, şirketin patronu kim taehyung'un özel olarak hazırlamasını istediği projeyi başarıyla tamamlayabilecek miydi? şirkette günlerdir sadece bu konu vardı. herkes eli ayağına dolaşmış bir hâlde kendi işlerini tamamlamaya çalışıyorlardı lakin boş kaldıkları anda konuştukları konu jungkook'un bu işin altından kalkıp kalkamayacağıydı. bunun üzerine iddiaya girenler bile vardı!
jungkook'un şirkette dönenler, arkasından konuşanlar ya da başaramayacağını düşünenler umurunda değildi. umurunda olan tek şey patronu kim taehyung'u memnun edebilmekti. onun dilinden bir "iyi işti." kelimelerini duyabilmek jungkook işin her şeyden önemliydi.
bu yüzden projeyi aldığı ve çalışmaya başladığı ilk günlerde yüzünde güller açıyordu, hevesliydi yapacağı işe. lakin bu projenin teslim tarihi yaklaştıkça eli ayağına dolaşmış, mükemmele ulaşmak için elinden gelenin daha fazlasının yapmaya koyulmuştu.
bu son günlerde ise bu yüzdendi uyuyamama sebebi. hem çalışmış hem de çok stres yapmıştı. uyuyayım birkaç saat diyordu ama aklına gelen düşünceler yüzünden, ya yapamazsam, ya kim taehyung projeden hoşlanmazsa gibi gibi fikirlerden dolayı o birkaç saat uykusuz kalmakla da yetinmiyor adeta stres küpüne dönüşüyordu.
tüm bu proje hazırlığı boyunca kim taehyung'la da yakın iletişimde bulunmuştu. sürekli ondan yardım ve destek almış, kim taehyung'un verdiği tavsiyeler üzerine ona olan hayranlığı daha da artmıştı.
her konuda ona fazlasıyla hayrandı.
mesela, kim taehyung'u gecenin bir saatinde aradığında çalan ilk bip sesinden sonra hissettiği tek şey pişmanlıktı. kimse patronunu, kore'nin önde gelen şirketlerinden birisinin patronunu, gecenin bir saatinde aramaya cüret dahi edemezdi. jungkook da etmemeliydi. bu yüzden pişman olmuş ve ikinci bir bip sesinden sonra parmağı aramayı kapatma tuşuna doğru gitmişti. yanlış yaptığının o da farkındaydı. onu aramamalı, rahatsız etmemeliydi. patronu emindi ki ona çok kızacaktı. hatta projeyi elinden bile alabilir, onu kovabilirdi bile! o anda aklına gelen bu kötü senaryolar keşke sadece bunlarla sınırlı kalabilseydi. o saniyelik süreçte aklına neler neler gelmişti. neyse ki düşündükleri başına gelmemiş, kim taehyung telefonu o tam kapatmadan açmış, uykulu sesiyle güzelce jungkook'un adını mırıldanmıştı.
güzelce, evet. boğuk bir mırıldanmaydı ve o ses tonu, jungkook'un aklını başından almaya, diyeceklerini bir bir unutmasına ve dilinin lâl olmasına yetmişti. kalbinin sesini telefondan kim taehyung bile duyabilirdi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lades! ✓
Fanficjungkook patronu kim taehyung'un evinde, akşam yemeği sırasında girdikleri lades oyununun sonucunda kaybedeceğinin pek tabii farkındaydı. lakin kim taehyung'un kazandığı oyun sonrasında dilediği şeyin bu olacağını asla tahmin etmezdi. "soyun ve geçe...