Bu kitabın her bir kelimesini andaviolet 'e ithaf ediyorum.
'
"Hayalet yakalandı."
"Hayalet kapana kısıldı."
"Beni duyan var mı?"
"Onu yakaladım."
"O burada."
"Biri benimle iletişime geçsin."
"Son kez söylüyorum."
"Hayalet yakalandı."
✘
Yıl 1932
Steve 14
Elvis 16
Bucky 16"Steven, beni bekle!" Elvis her ne kadar onun arkasından bağırsa da sarışın çocuk durmadan koşuyor, arkasına bile bakmıyordu. Elvis bu durumdan sıkıldığında temposunu hızlandırıp Steve'i ince kolundan tuttu ve duvarın arkasına doğru yürümeye başladı. Yoldan geçen birkaç insanın gittiğine emin olduktan sonra gözlerini yaşlarla dolu maviliklere çevirdi. "Sadece saçma bir korku hikâyesiydi o, Steven. Kaçıp gitmen gerekmiyordu."
"Anlamıyorsunuz." Steve sertçe gözünden akan yaşı sildi ama saniyesinde yeni bir yaş akıyordu. "Hepinizin ailesi var. Geceleri korktuğunuz zaman onların yanına gidebilirsiniz ama ben tek başımayım. Geceleri korktuğumda yanına koşarak gidebileceğim kimsem yok evde."
"Sana bize taşınmanı söyledim." Elvis başparmağı ile Steve'den dökülen sıcak yaşları narince silmeye başladı. "Bucky de söyledi bunu. İkimizden birinin evine yerleşebilirsin."
Steve kafasını iki yana salladı, gözyaşları akmayı durdursa da ara sıra küçük küçük hıçkırıklar dudaklarından kaçıyordu. "Gelemem, annemin tüm hatıraları, kokuları bu evde. Ben annemin kokusu olmadan yapamam."
Elvis içine bir nefes çekti, Steve'i kendisine çekip sıkıca sarıldı ve sarı saçlara büyük bir öpücük bıraktı. "O zaman bu gece sende kalacağım, eğer korkarsan bana sarılabilirsin."
Steve kafasını onun göğsünden çekti, yüzüne bakabilmek için başını kaldırmıştı. Dudaklarında büyük bir gülümseme oluşurken gözleri büyükçe açıldı. "Gerçekten benimle mi kalacaksın?"
"Elbette seninle kalacağım. Eğer San Francisco hayaleti seni rahatsız etmeye kalkarsa benim yumruklarımla karşılaşacak." Steve güldüğünde Elvis de onunla beraber gülüp, kolunu kendisinden çokça küçük olan çocuğun omuzuna koyup adımlamaya başladı.
"Sonunda buldum sizi!" Önlerine bir anda kaşları çatık Bucky çıktığında ikisi de yürümeyi kesmişti, Bucky tam ikisini de azarlayacakken Steve'in kızarmış gözlerini görmesiyle endişelenerek sarışının küçük yüzünü ellerinin arasına aldı. "Steve, bu hikâye çok mu etkiledi seni." Sarışın çocuk sessizce başını salladığında Bucky gözlerini Elvis'e çevirdi. "Onu bugün evime götüreceğim."
"Buna gerek yok." Elvis kendisine iyice sokulmuş olan çocuğa kısa bir bakış attıktan sonra tekrardan Bucky'ye dönüp kısık bir sesle konuştu. "Ben onunla kalacağım. Biliyorsun, ev konusunda hassas."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the ghost , STEVE ROGERS Gay
Fanfiction❛ hayalindeki kadehi yarım doldur aşk gülünü biraz soldur yaralı damardan akan kan budur ağına kapılan kurdu boğdur limana yaklaşan gemiyi durdur evi yakan cadıyı dondur telaşlanma, bu yollar hep zorludur ❜ [ 1920-1940/2016 yılları ar...