Yanımda bir sandalye, üstünde sandalyeye bağlı yüzünü göremediğim biri, ve yine yanımda yüzünü göremediğim bir adam daha. Neden bağlı olduğunu bile bilmediğim bu şahısı neden çözüyorum ki? Mafyaya falan mı çatmış da bağlamışlar? Ayrıca niye ben? Yanımdaki yüzünü göremediğim beyefendi hazretleri çözsün bir zahmet. Canımı yerde bulmadım. Daha fazla bu işe karışmadan ipleri çözmeyi bırakıp buradan tüysem iyi olur. Ama çözmeyi bırakamıyorum? Vücudum... Vücudumu kontrol edemiyorum! O sırada daha yüzünü bile tanımadığım hatta göremediğim bu bağlı şahısın söylediği cümleyle beynimdeki düşünce haznemi çalıştırmayı bıraktım.
"Kumsal! Çabuk koşun! Canınızı kurtarın."
Ve uyandım.
Evet bu anlamsız rüyayı 4 gündür görüyorum.
Belkide 4 gün önce izlediğim polisiye dizisi yüzündendir. Allahım saatin 8 olmasına 5 dakika var. 5 dakika içinde hazırlanıp okula gitmem gerek. Bugün lisenin 3. yılı ve nedense hiç gitmek istemiyorum. Yani anlarsınız ya bazı insanlar okulun ilk gününü merakla bekler, gelince mutlu olur ama ben nefret ediyorum. Gene aynı okul, gene aynı tipik hocalar, kendini beğenmiş yaşına başına bakmadan kendinden büyük olan insanlara bile zorbalık yaparak kendini zorba zanneden kendi mükemmelliyetçiliklerinde boğulan kız tayfası, daha basketbol bile oynayamayıp kendini basketbol tayfası zanneden takım ve kızların hiçbirşey beceremeyeceği konusunda hayatı üzerine bile bahse girebilecek bir beden hocası. Ha bide kendini yakışıklı gören, ağzında gümüş kaşıkla doğmuş zengin züppeler.Bir fark yok. Hemen bu okuldan mezun olup mimar olmak ve belkide bir basketbol takımına katılmak istiyorum veya en iyisi dövüş sanatlarındaki ustalığımı geliştirmek yada öğrenci edinip bir dövüş kursu falan kurarım . Siyahlara bürünmüş çantam ve zorla giyinmiş olduğum okul formamla dışarı çıktım ve okula doğru yol almaya başladım.
Gelirken Yağmur'lara uğrayıp onuda mı alsam diye iç geçirirken bir ses duydum.
Dur ne sesi bu bir çığlık!
Yavaş adımlarla sese doğru ilerledim. Tam sokağın köşesine doğru gidiyordum ki sokak arasının yanından geçtiğim zaman sesin yükseldiğini farkettim. Orada mıydı?
Merakıma engel olamayıp sokak arasına girdim. Ama burada çok oyalanmamalıyım okul zili eli kulağında çalar. İlerlediğim zaman bir kız çocuğu gördüm, yanındada bir adam onun ağzını bağlamaya çalışıyordu. Puşta bak kızı kaçırıyor. Ah sakin, sakin, sakin ol Kumsal, yavaşça adam fark etmeden git ve kızı kurtar. Hadi Kumsal, hadi. O sırada arkadan ayak sesleri duydum ve yavaşça arkamı döndüm. Bir çocuk daha vardı. Sanırsam aynı okula gidiyorduk. Formamız aynıydı.
"Burada ne arıyorsun? Zil çaldı."
"Şuan önünde kız kaçırılıyor ve düşündüğün tek şey zil mi? Ayrıca sen niye okulda değilsin?"
"Seni buradan bakarken gördüm, geldim"
Biz fısıldaşırken bir anda kız acı acı bağırmaya başladı.
"Ulan şerefsiz, senin yüzünden kızı unuttum."
Şu saatten sonra adama ne olduğu umrumda değil kız kurtulsun yeter. Dedim ve adamın önüne geçtim."Hey puşt herif!"
"Sen kimsin lan!"
"Kim olduğum umrundamı" diyerek saçımı bağladım ve dövüş pozisyonuna geçtim. Saçlarımı bağlayınca öne çıkan siyah bir noktaya benzeyen tamda gamzemin altındaki ben, adama " Şimdi belanı sikeceğiz" diyerek gülümsüyordu. Adamda bu benden anlamış olacak ki hemen şu cümleyi kurdu.
YOU ARE READING
OP:404
RomanceHer zamanki berbat günlerden birinde tanıştığı biri yüzünden hayatı karmaşıklaşan Kumsal, kendilerine "OP:404" diyen bir dövüş grubuyla tanışır. Babasının katilini bulmak ve intikam alabilmek amacıyla bu gruba katılır fakat daha onu bekleyen çok şey...