Ağacı gördüğüm anda ağaca doğru koştum. Ancak bir tuhaflık vardı. Orada birisi duruyordu ancak Tom'a benzemiyordu. Daha uzun biriydi. Siyah bir cübbe giymişti. Arkası dönüktü ve saçı yoktu. Bu... Voldemort'tu...
Diana : Voldemort?....
Voldemort : Beni özlememiş gibisin Diana.
Arkasını döndü. Eliyle gelmemi işaret etti. Yakınına gittim.
Voldemort : Ceza alman kötü oldu. Ancak seninle madalyonu almaya gitmek zorundayız.
Diana : Ne? İzlenirken bunu yapmamız imkansız.
Voldemort : Abini ve babanı ikna etmen gerekli. Şimdi beni iyi dinle. Eğer onları ikna edebilirsen işimiz çok kolay.
Elini öne uzattı ve bir şişe iksir ortaya çıktı.
Voldemort : Bunu içerlerse uykuya dalarlar. İkisi senin izlendiğin odada olursa başkası gelmez. Plan şöyle : Abi ve babanı ikna edip yarın ders çıkışı ikisi odaya giriyor ve başkasının gelmesini engelliyorlar. İksiri içiyorlar ve bu sayede işime karışmamış oluyorlar. Eğer bunlar olmazsa.....
Diana : Olmazsa?.....
Voldemort : Düşündüğün şey değil. Ama artık yeter diyeceğin bir şey.
İksiri elime verdi.
Voldemort : Daha burada mısın yoksa hemen gidecek misin?
Diana : Emin değilim. Bu madalyon ne ve ne işe yarıyor?
Voldemort : Bu seni pek ilgilendirmez.
Diana : Ama....
Voldemort : Çok soru soruyorsun Diana.
Bana öfkeyle bakmaya başlamıştı.
Diana : Eğer ki bir sorun çıkarsa daha fazla ceza alırım zaten yeni dövüşten çıktım. Şimdi bir de bununla mı uğraşacağım?
Voldemort : Evet bu arada. Güzel bir savaşçısın. Bunun hakkında da sana üst seviye bir eğitim verebiliriz.
Derin bir nefes aldım.
Voldemort : İyice dinlen Kara Melek.
Bunu dedikten sonra geriye düşer gibi oldum ve gözümü açtım. Tavan.... İki tarafımda da ağırlık var. Başta sarılarak uyusak bile sonradan ayrılmıştık. Abimin kolunu alıp belime doladım. O da zevkle belimi kavradı. Sonra ise babamın elini tuttum. Bir kaç küçük ses çıkardı ama uyanmadı. Bende yeniden gözümü kapattım.Sabah gözümü açtığımda abim ve babam gitmişti. Bugün gözetmenim kimdi? Üstümü giyinip kapıyı açınca Profesör Hooch göründü ve sorumun cevabı belli oldu.
Hooch : Günaydın Diana. Baban bunu yemekten sonra içmeni söyledi. Önce yaralarına masandaki merhemden sürmemizi istedi. Önce bunu halledelim yemeğe ineriz.
Hooch odama girdi. Merhemi alıp ona verdim. Dudağıma, boynuma ve dışarıdan belli olan morluklarıma merhem sürdü. Üstünü sargılayıp odadan çıktık ve yemek salonuna indik. Günüm yine sıradandı. Dersten sonra ilk işim koşarak babamı bulmak oldu.Hızla zindanlarda koşarak ilerledim. Bir köşeyi dönerken birine çarptım ve az kalsın yere düşecekken biri beni ensemden tuttu. Dönüp baktığım zaman bu kişi babamdı.
Diana : Profesör Snape! Özel bir şey konuşmamız gerekli ve Bay Crouch'la da!
Babam etrafa baktı. Kimse yoktu. Boş bir sınıfın kapısını açtı ve beni içeri soktu.
Snape : Abin dinliyor zaten.
Diana : Sizden büyük bir şey istemeliyim. Çok önemli ama lütfen kızma sadece dinle.
Snape : Pekala neymiş bu?
Babam kollarını bağladı.
Diana : Benim Hogwarts dışına çıkmam lazım. Görev için. Anladığın görevlerden. Bunun için gözlem odasında ikiniz olacaksınız, hiç kimse içeri girmeyecek. Ama sizde uyumuş olacaksınız ki başımız belaya girmesin.
Snape : Kesinlike Hayır Diana. Kavgaya açık değil.
Diana : Ama!...
Snape : Az önce ne dedim?
Diana : Şey.... Kavgaya açık değil...
Snape : O zaman neden hala devam ediyorsun?
Diana : Bunu yapmazsak daha kötüsü olacak.
Snape : Mesela ne olacak?
Diana : Bundan bana da bahsetmedi....
Babam sustu. Bende...
Snape : Ceza süren uzamasın diye sabahtan beri okulda koşturup duruyorum ve senin gelip böyle davranman beni çıldırtıyor.
Başımı eğdim.
Snape : Olmaz Diana. Daha kötü şeyler olur diyorsan odanda kal. Zaten izleniyorsun. Bu kişi her ne kadar abin olsa bile hepsi kayıt altında duruyor. Ortada olmadığın görüldüğü anda kayıtlara bakılıyor. Risk alamam.
Diana : Ama bu daha büyük bir riske yol açıyor!
Snape : Umrumda değil Diana. Kararım bu ve net.
Babam sınıftan çıktı. Biraz orada durdum. Ardından odama döndüm ve ödevlerime odaklandım. Saatlerce çalıştıktan sonra Profesör Hooch'un yanına gittim. Herhangi bir şey olmadığını söyleyince odama döndüm. Kendimi yatağa atıp tavanı izledim. Bir yandan Voldemort "en fazla ne yapabilir" diye düşünmeye başladım. Ateş üçgeni yoktu. O zaman bu tehdit ne ile yapılıyordu. Düşünmeyi bıraktım ve kitabımın kalan son sayfalarını okudum. Bitirdikten sonra kitabı alıp kütüphaneye gittim. Kitabı teslim edip başka bir kitap için bakındım. Derken bir büyü kitabı buldum. Yasaklı bir kitaptı. Ancak bu büyüleri bilmek istiyordum. İzin kağıdını babam verirdi belki? Yeniden koşarak zindanlara gittim. Babamın ofisinin önünde durdum ve kapıyı çaldım. İçeriden bir sürü şişe sesi geliyordu.
Snape : Gel!
İçeri girdim. Kasalar dolusu iksir gelmişti.
Diana : Yanlış zaman mı?
Snape : Diana Sna-yani.... Neredeyse ama sorun yok.
Babam bir kasayı kaldırmakta zorluk çekiyor gibiydi. Abimi kaldıran kollara ne olmuştu?
Diana : Abimi kaldırdığın kollara ne oldu?
Snape : Ne?.... Ahh yani.... Şişeler ve iksirler daha ağır olabilir. İçeriğinden dolayı.
Diana : Ah peki...
Snape : Eeee neden buradasın?
Babam böyle bir soru daha önce hiç sormamıştı.
Diana : Bir kitap için izin kağıdı istiyorum. Büyülerle ilgili. Gerçekten onu çok istiyorum!
Koşup bacağına ters şekilde sarılıp koala gibi kaldım.
Diana : Lütfennn!
Babam bacağını sallayıp beni düşürmeye çalıştı.
Snape : Ahh! Tamam in aşağı.
Ellerimi bırakıp ayağa kalktım. Babam bunu da yapmazdı. Bir ton aynı iksirden gelmişti. Acaba ne içindiler. Babam masasına geçip bir kağıt çıkardı ve yazmaya başladı. İksir kasalarından birinin başına gittim.
Diana : Bunlar ne için? Hepsi aynı gibi...
Snape : UZAK DUR! Ehmmm.. Yani... Onların bir kısmı zararlı veya zararsız onları ayırmam için gönderildi. Başarısız iksirlerin ise içeriği geri kazandırılacak.
Diana : Anladım...
Geriye doğru çekilip babama baktım . Hızla yazı yazıyordu. Başına gittim.
Snape : İşte al!
Kağıdı sağ elime uzattı. Eli mürekkep olmuştu ve kalem de elindeydi.. Sağ tarafımda.
Diana : Teşekkürler Profesör.
Hızla odadan çıktım. Kapının önünde yere çöktüm ve tavana baktım. Babam gerçekten tuhaftı. Belki abim biliyordur diye yanına gittim. Bir şeyler vardı ve farkındaydım. Benim babam sağ elini kullanan bir insandı...Dumbledore'un ofisine ve ordan gözlem odasına girdim. Abim zaten beni izlediği için olayı biliyordu.
İçeri girince iki kolunu yanlara açmış beni beklerken buldum. Gidip kucağına oturdum.
Barty : Nasılsın?
Diana : İyi... Ama babamda bir sorun var..
Barty : Ne oldu? Az önce yanındaydın?
Snape : Sorun ne Diana?
Babam peşimden gelmişti demek ki.
Diana : Abimle yürüyüşe çıkabilir miyiz diye soracaktım aslında. Ama cesaret edemedim sonra.
Babam yaklaştı. Sağ eline asası vardı ve değişik tutuyordu.
Snape : Çıkın bakalım. Nefes alın. Hadi Barty biraz sende çık.
Hızla abimi çekerek dışarı çıkardım. Ağaçlık yere gittik. Abimin elini tuttum ve yanağına öpücük verip fısıldadım.
Diana : Babamda gerçekten tuhaflık var. Şişeler dolusu iksir gelmiş. Hepsi çok özlü iksir. Ama içinde kimin saçı var veya ne için bunlar geldi? Sabah da tuhaftı babam.
Barty : Ne yaşadın ki?
Diana : Başlayayım. Babam bir kasa iksiri kaldıramıyordu. Ama seni zorlanmadan kaldırdı? Hadi bir istisna. İstisna olmayan şeyler var. Babam asasını elinde gezdirmez. Her zaman cebine durur.
Barty : Yolda ihtiyacı olduysa.
Diana : Peki... Bu son kanıtım. Sabah babamdan kağıt istemeye gittiğimde sol eli mürekkep olmuştu ve bana kağıdı verirken kalem sol elindeydi.
Barty : Yazıyı yazıp eline almış işte.
Diana : Hayır! Benim babam sağlak! Solak değil. Kalemi rastgele bir eline aldıysa bile sol elinde mürekkep vardı.
Snape : Evet sandığımdan daha zekiymişsin Diana Crouch Snape....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Snape'in Kızı
FantasySize baba diyebilir miyim? Profesör dondu. Bana döndü. Gözü yaşlı gülümsedi. Tabi ki öyle diyeceksin. Diana 11 yaşına geldiğinde Hogwarts'tan kabul mektubunu alır. Küçüklükten beri aradığı babasının Snape olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda bir k...