herkese selam! o kadar uzun bir zaman sonra bu bölümü atıyorum ki birden Alisa ve Eflah'ın hikayesini aslında ne kadar özlemiş olduğumu fark ettim.
Umarım siz de aynı şeyleri hissediyorsunuzdur.^^
Burada bekleyen bir okuyucu kitlesinin olduğunu biliyorum, lütfen kendinizi belli edin. Şimdiden hoş geldiniz, umarım bölümü sever ve keyifle okursunuz!
sınır: 300 oy, 300 yorum.
♡
Saçları okşanmadan büyüyen çocuklar bilirdi ki, öfkenin çözümü üzerine gitmekti.
Ve ben, saçları okşanmadan büyüyen bir çocuktum. Bu yüzden de kapının ardındaki kişiye de öfkemi nüksettirmekten kaçınmazdım.
Güven.
Kapının ardındaki kadının ismi. Eflah'ın güvendiğinden sebep ona verdiği isim. Gerçek adı ne bilmiyorum ama Eflah'ın ona bu ismi vermiş olması bile ondan başlı başına nefret etmem için geçerli bir neden. Kaldı ki bu odaya ilk defa benim girdiğimi söyleyen Eflah, bir dakikayı bile devirmeden içeri girmeye çalışan Güven...
Siktir, ben bu kadını döverdim.
Yataktan doğrulmaya çalışmamla Eflah'ın elleri bedenimi kavradı hızla. "Sen burada dur. Ben bakıp geleceğim."
Kaşlarım havalandı. "Sen benimle alay mı ediyorsun, Eflah? Az önce söylediğin şeyi kulağın duydu mu senin? Hani bu odaya giren tek kişiydim?" Az önce yaşanan şeyler her ne denli dengemi şaşırtmış olsa da öfkem daha ön planda olduğundan onu geriye itebiliyordum. "Daha dakikayı doldurmadı amına koyayım, farkında mısın?" Yüzümü ona doğru yaklaştırdım. "Daha dakikayı doldurmadan yalanın patlak verdi. Ve sen buna rağmen hala o kadının yanına mı gitmeyi düşünüyorsun?"
Eflah, burnundan sertçe soludu. "Güzelim ben sana niye yalan söyleyeyim? Güven'in kapıya dayanmış olması buraya girdiği anlamına gelmiyor."
Söyledikleri doğru olabilirdi.
Ancak kapının dışında Güven dururken ve üstüne üstlük, alacaklı gibi kapıyı çalarken ne yazık ki ona merhamet göstermemi bekleyemezdi.
"Bu Güven inanılmaz gözüme batmaya başladı," dedim ona sırtımı çevirip yatakta otururken. Sütyenim üstümde olduğundan dolayı çıkan omurga kemiklerimi gördüğüne emindim.
Hatta görmekle kalmadı, parmakları usulca dokundu oralara. Sanki rahatsız ediyordu onu bu görüntü, yüzünü görmesem de biliyordum her şeyi. Zayıfladığımı daha net anlıyordu böyle ve bundan nefret ediyordu, biliyordum.
"Gözüne batmasını gerektirecek kadar bende önemli bir yere sahip değil, Alisa." Dudakları usulca omuz başıma dokunduğunda kaşlarım çatıldı. "Güven, bizim için çalışan bir ajan. Bunu sana az önce de söyledim." Dudaklarının yeni adresi bu defa boynuma doğru çizdiği yoldu. Boyun kenarımda durduğunda önce oraya nefesini üfledi, hem de bile isteye ve ben iç çekme isteğimi son anda bastırabildim. "Fazlası değil. Emin ol, fazlası olsa sana bu açıklamayı bile yapmazdım."
Seni ilgilendirmez, der geçerdi; biliyordum.
Yine de ister istemez Güven'e duyduğum öfke, kıyaslanamazdı hiçbir şeyle. İçimde sebepsiz bir öfke vardı ona karşı. Belki bana üstünlük taslarcasına konuşmasından, belki Eflah'a olan tavrından, belki de Sarp'ın ikide bir kattığı laflarından... Bilmiyordum. Bildiğim şey, onu sevmediğim ve Eflah'ın yanında dolaşmasını istemediğimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18
RomanceAlisa Haza, kendi halinde yaşayan genç bir kızdır. Neredeyse onu kardeşi olarak gören Eflah Volan'a bir gün sinirlenerek anonim bir hesaptan mesaj atar. Ve o günden sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmaz. ©diavisiolla, 2022.