Madalyon

304 26 25
                                    

Herkesin kurban bayramı kutlu olsun <3

Abimle aynı anda arkamızı döndük. Babam -ya da daha doğrusu babam görünümdeki yabancı- arkamızdaydı.
Snape : Gerçekten zekisin Diana. Bu kadar detaycı olduğunu bilmiyordum.
Babamın arkasından Bellatrix, Dolohov ve Andrew çıktı. Hepsinin asası vardı ve babamda asasını bize doğrultmuştu. Abimle asamızı çektik. Ölüm Yiyenler etrafımızı sararken bizde sırt sırta verdik.
Snape : Bizimle geliyorsun Diana.
Diana : Kimsin ve babamın kontrolüne nasıl girdin?
Snape : Kim olduğumu sonradan öğrenirsin. Çok uzaktan tanımıyorsun beni. Eğer ayakkabıma baksaydın abine bir başka delil sunabilirdin.
Babamın ayağına baktım. Uzun pelerininin altından ayakkabısını gördüm. Tek elmas...
Diana : Lucius!
Snape : Ahhh evet... Lucius Malfoy. Beni iyi tanıyorsun. Şimdi Barty, sorun çıkarma. Sadece Diana'yı bize ver ve git. Artık onu izlemeyeceksin ama merak etme. Bize bir iyilik yaparsan sana her zaman haber göndeririz.
Barty : ÇOK BEKLERSİN LUCİUS!
Snape : Öyle mi? O zaman kapışma başlasın.
Lucius ileri doğru bir büyü gönderdi. Abim büyüyü asası ile yakalayıp geri gönderdi. Bellatrix ile düelloya başladım. Abim de Lucius ve Dolohov ile ilgileniyordu. Bir süre sonra karşıma Andrew de çıktı. İkisine birden büyü göndermek çok zordu. Abime baktım. Asasını kaybetmişti ancak şuan Dolohov'a yumruklar ve tekmeler savurarak saldırıyordu.
Barty : Ahh! Yardıma ihtiyacımız var!
Diana : Nasıl yardım isteyeceğiz?! Çevrede neden kimse yok?!
O sırada Andrew'in yumruğunu çene altımda hissettim. Geriye doğru uçarak yere düştüm.
Barty : Diana! ŞİMDİ BİTTİN ANDREW!
Abim onu tutan Lucius ve Dolohov'un kasığına iki tekme indirerek yere düşürdü ve yanıma koştu. Ancak Lucius o koşarken bileğini tuttu ve abim yere kapaklandı. Ayağa hızla kalktım ve Bellatrix'in gönderdiği büyülerin arasından abime koştum.
Diana : ABİ!
O ayağa kalkarken ve ben ona yaklaşmışken büyülerden birisi beni buldu ve geriye doğru savrulmama neden oldu. Karın üstü yere düştüm. Abim yeniden dövüşüyordu. Ayağa kalkmak üzereyken Andrew beni kaptı ve okul arazisi dışına koşmaya başladı.
Andrew : Aldım! Hadi gidelim!
Hepsi beraber koşmaya başladılar. Lucius abimin karnına bir tekme atıp onu yere düşürdü. Başında durup başına asasını koydu ve bir şeyler yaptı. Ardından abimi büyü ile yarattığı sedyeye yatırıp okula ilerledi. Bense kurtulmak için Andrew'in sırtına aralıksız yumruklar indirdim.
Andrew : Teşekkürler Diana. Sırtım gerçekten ağrıyordu.
Kurtuluş yoktu. Bellatrix, Dolohov ve  Andrew arazi dışına çıkar çıkmaz cisimlendi. Midem alt üst olmuştu ve kendimi sanki bir şeyin içinde sıkıştırılıyormuş gibi hissettim. Yeniden görüntüm düzeldiğinde başka bir yerdeydik. Kusmak üzereydim. Bellatrix ve Dolohov diz çökmüştü. Andrew ise başını eğmişti. Arkamı dönemezdim. Midem her şeyi dışarı atmak için hazırdı.
Diana : Midem....
Voldemort : İndir onu yere Andrew.
Andrew beni yere indirir indirmez arkamı döndüm. Voldemort bir tahta çıkmıştı. Orada bir kral gibi oturmuş bana bakıyordu.
Voldemort : İşte bu olur.. Eğer ilk dediğim olmazsa ikinci dediğim olur. Çıkın!
Bellatrix, Dolohov ve Andrew çıktı. Voldemort ayağa kalkıp bana ilerledi.
Voldemort : Görevin madalyonu bulmaktı. Ve şimdi oraya gidiyoruz.
Yeniden cisimlendik. Yine sıkıştırılıyormuş gibi hissettim ve görüntü netleşti. Bir göl kenarındaydık. Artık midem hiç bir şeyi kabul etmiyordu. Hızla koşarak suya iyice yanaştım ve kendimi yere atıp kustum.
Voldemort : İlk defa mı cisimlendin?
Başımı iki yana salladım.
Diana : Hala alışamadım.
Suyla ağzımı yıkayıp ayağa kalktım. Arkamız kayalıktı. Hatta bir dağ.
Voldemort : Burası madalyonun saklandığı yer. İlk önce biraz kan vereceğiz ve ardından içeri gireceğiz.
Diana : Ne? Kan mı?
Voldemort : Evet Diana kan.
Voldemort bunu dedikten sonra asası ile elinin içini bir şekilde kesti. Elini kayalığa sürttü. Bununla beraber taşlar hareketlendi. Ortaya bir insanın geçeceği kadar bir boşluk açıldı. Voldemort eliyle içeriyi işaret etti.
Voldemort : Bayanlar önden.
Yavaşça içeri girdim. Karanlıktı. Biraz ilerledim. Ardımda Voldemort asası ile bir ateş yaktı ve duvarda duran meşaleyi aldı.
Voldemort : Beni takip et.
Uzun yollardan geçtik. Nereye gidiyorduk? Ardından değişik bir mağaraya geldik.
Voldemort : Ortada duran kasede bir iksir var. Bu iksirin içinde madalyon. Madalyon iksir son damlasına kadar içilmeden alınamaz. Amacın o iksiri içmek ve madalyon ile buraya sağ salim dönmek. Seni burada bekliyor olacağım.
Voldemort asası ile bir sandalye getirdi ve oturdu.
Diana : Ama oraya nasıl gideceğim?
Voldemort : Havadan büyü izi bulman gerekli.
Havaya baktım.
Diana : Hiç bir şey yok? Büyü izi nedir?
Voldemort : Yaptığın her büyü bir iz bırakır. Çok ince bir iz....
Elimi havaya rastgele salladım. Bir şey bulursam diye geriye çektim. On dakika sonra havayı çekmemle beraber su bir yerden dalgalandı. Hızla çekmeye devam ettim. Bir süre sonra bir kayık belirdi. Yanıma kadar getirip içine bindim. Voldemort'a döndüm. Hala beni izliyordu. Kürek çekmeye başladım. İçerisi Voldemort'un asasının oluşturduğu ışık topu ile aydınlanıyordu. Ortaya kadar kürek çektikten sonra kayıktan indim. Gidip kaseye baktım. Gerçekten içinde bir sıvı vardı. İçine elimi daldırmayı denedim. Aynı bir cam gibi elimi engelledi. Kenarda duran bir kabuğu aldım. İksirin içine batırdım ve ağzıma götürdüm. Tadı berbattı. Ve zihnimde sesler yankılanıyordu. Bu nasıl bir iksirdi?
Bir yudum daha aldım. Sesler arttı ve başım zonklamaya başladı. Durmadan içmeye devam ettim. Seslere kendimi kapadım. Artık gözümün önüne odamın kan olduğu ve abimin yerde yattığı sahneler geliyordu. Hemen son olması için içmeye devam ettim. Ne kadar kalmıştı?
Snape : Sana dokunacaktı Diana....
Barty : BABA YAPMA!
Rowan : DİANA!
Diana : ROWAN!
Hızla içmeye devam ettim. Her şey dönüyordu. İksir gittikçe kötüleşiyordu.
Agatha : Ahahahahaha...
Bir kadın kahkahası ve figürü.... İleride... Görüyorum. Tam o an o figüre bir ok saplanıyor. Bunu yapan okçu Bellatrix.
Bellatrix : AHAHAHAHA! AYNI ANNESİ GİBİ!
Diana : Yeter!
İksirin dibine gelmiştim. Son yudumlar. Son 1....son 2....son 3.... Yerdeyim.. Son 4.....son 5..... Son 6..... Son 7.....

Son 74....son 75.....son 76.... Tavana bakarak duruyordum. Yere yığılmıştım. Sert kayalar pek rahat değildi. Öylece yatıyor ve gözümden yaş akmasına izin veriyordum. Voldemort hala bir hamle yapmamıştı. İksir bitmiş miydi? Tutunarak ayağa kalktım. Kasenin içine baktım. Madalyon orada. Alıp boynuma taktım ve zorla Voldemort'a döndüm. Bağırdım.
Diana : HEY!... BENİ BURADAN ALIR MISIN LÜTFEN!
Voldemort başını iki yana salladı. Derin bir nefes aldım. Su kenarına indim. Kayık dibe batmıştı. Yüzme bilmiyordum. Düşünmeye başladım. Belki Aquamentinos ile suyu ayaklarım altında hareket ettirebilirdim. O anda sağ bileğimi bir şey kavradı ve yere düştüm. Sırtım sivri bir yere çarpmıştı ve başımın da acıdığını hissettim. Sürükleniyordum. Elimi başıma attım. Biraz sıcak kan geldi. Şuan sırası değildi ama. Hızla geri çıkmaya çalıştım. Bunu yapan iğrenç bir yaratıktı. Beni suya çekiyordu. Bu yaratıktan bir sürü vardı. Suya girmemek için çırpındım. Belimde suyu hissettiğim an her şeyin bittiğini hissettim. Çırpınmaya su içinde bağırmaya çalıştım.
Diana : VOLDEMORT! YÜZME BİLMİYORUM!
Ne olduğunu anlamadım. Daha fazla el hissettim. Her yerimde. Suyun altında gözümü açıp baktım. Aynı yaratıklar. Ayağımı sallayıp birine tekme atmaya çalıştım. Olmadı. Asamı cebimden aldım. İçimden "flipendo" diye geçirdim. Yaratık geri gitti. Ancak nefesim bitiyordu. Nefes almak için yüzeye yüzmem lazımdı. Ancak beni aşağı çekiyorlardı. Hiç bir şey yapamazdım artık. Cesedim suda çürüyecek, abimi ve babamı bir daha göremeyecektim..... Gözüm kapanırken bir dalga hissettim. Bir elin bana uzadığını. İki kırmızı yuvarlak. Elimi uzattım.....

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin