2. Bölüm

7 1 3
                                    

"Herkesin hayatında iki türlü insanlar vardır;
Birincisi her zaman iyiliklerini isteyip onu sevenler, ikincisi ise onların sadece kötülüklerini isteyip ondan ölesiye nefret edenler. Benim hayatımdaki herkes ikinci seçenekteki gibiydi; Kötülüğümü isteyip benden ölesiye nefret edenler... Haklılar. Ben de olsam benden nefret ederdim."

lütfendurunartıklütfendurunartıklütfenlütfen

"Ben olsam almam beni. Adamdan saymam beni. Uzun uzun soymam beni. Deli miyim?"

Biraz sakinleştikten sonra eve gelmiş yiyecek bir şeyler hazırlamıştık. Her zaman ki gibi ben yemek istememiştim. Arda ise yemem için beni zorlamış, hatta kaşığı zorla ağzıma sokmuştu... Şimdi ise yatağımın üzerinde oturarak resim çiziyordum, Arda ise eskizlerime göz atıp favorilerini söylüyordu.

Çizdiğim resme bir göz attığımda; aynanın önünde gülümseyen zayıf bir kız, aynadaki yansımasında ise kilolu ağlayan bir kız görüyordum. Bunu neden çizmiştim?

"Spora başlayacağım." Arda elindeki eskiz defterimi kapatıp bana kaşları çatık bir ifadeyle döndüğünde konuşmaya devam etmiştim. "Okul 2 hafta sonra kapanıyor, 3 ay sonra okula "bidon kız" olarak dönmek istemiyorum." dedim resim defterimi ve kalemimi yanımdaki komidine koyarken. Arda oturduğu yerden kalkıp yatakta yanıma oturdu ve ellerimi ellerinin arasına aldı. "Güzelim, bidon kız ne demek ya..."

"Ne biliyim "canım zorbalarımın" bana taktığı en iyi lakap!" dedim alayla gülerek.

"O zaman beraber."

"Ne?"

"Beraber başlayalım spora, beraber gidelim."

"Ama Arda senin ihtiyacın yok ki..."

"Kas yaparım?" Ellerini ellerimden çekip dirseğini kırıp yumruğunu sıktığında çok hafif çıkan kaslarını göstermeye çalıştığını anladım. "Siz kızlar kaslardan hoşlanırsınız," dedi ve elini tişortünün eteğine götürünce ne yapacağını anladığımdan hızlıca elimi ellerine koydum ve tişortünü kaldırmasına engel oldum. Güldü. Hoşuna mı gitmişti?

"Özellikle de baklavalardan,"
"İyi," dedim. "O zaman okul tatil olur olmaz başlıyoruz!"

"Tamam, ben ayarlattırırım salonu," dedi.

Ona sarılıp teşekkür ettikten sonra biraz film izlemiştik ve saat geç olduğu için evine dönmüştü.

Yine bir başıma kaldım ha? Her gün yatmadan önce yaptığım takıntımı yerine getirmek için ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Neredeyse üç beden büyük tişörtümü ve eşofmanımı çıkartıp aynada kendime baktım.

Göbeğim çok sarkıktı. Çillerim çok fazlaydı. Ellerim çok şişkoydu. Kollarım çok kalındı. Omuzlarım çok genişti. Dudaklarım ince, gözlerim küçüktü. Bacaklarım, zaten... Güzellik algısı ne zaman sona erecekti? İnsanlar ne zaman beni ben olduğum için sevecekti? Bir tek Arda beni ben olduğum için seviyordu. Ona ne kadar teşekkür etsem az.

Telefonumu komidinimin üstünden alıp Ardaya hızlıca ve en içten bir şekilde iyi geceler mesajı attıktan sonra tekrar aynanın karşısına geçmiştim.

Ellerimi vücudumda gezdirirken zayıf olsam nasıl olurum diye düşünmeye başlamıştım. Kendimi bildim bileli kilolu ve yeme bozukluğu çeken birisiydim. Bebeklik fotoğraflarımda bile şişkoyum biliyor musunuz? Komik... Küçükken bile teyzeler beni ayıcık diye severmiş. O zamandan lakaplarım belliymiş demek ki...

Işığı söndürüp yatağa geçmiştim ve uyumadan önce son kez telefonumdan alarmımı açıp uykuya dalmıştım.

"Günaydın!"

"Günaydın." dedim yine sıfır enerji ve mutlulukla. Arda elini omzuma attı ve "Videoyu sildirttim, seni gördüklerinde yine boş boş konuşurlar sakın takma onları, görmezden gel." dedi. "Teşekkür ederim..." dedim neden olduğunu anlayamadığım kısık ses tonumla.

  "Ooo bidon kız, naber?" Şimdiye kadar dayanmanız bir mucize zaten. "Kes sesini Alper." Alper...

1- Gamze.
2- Alper.

Bakalım üçüncüsü kim olacak.

"Ooo Arda Bey'de sevgilisini korurmuş hemen. Hanimiş bidonun sevgilisi oyşş!" dedi sesini biraz bebekleştirip ve Arda'nın burnunu sıkıp. Arda elini omzumdan çekip Alper'in bileğini tutup ters çevirince iki büklüm oldu. Bu halini görmek hoşuma gitmişti...

"Bir daha." dedi Arda. "Alya'ya. Bidon kız. Demeyeceksin. Anladın mı beni Alper?" Üstüne basa basa ve bileğine daha çok baskı yaparak konuşmuştu. Alper'in dudaklarının arasından bir inleme kaçınca gülüşüm daha da büyüdü. "ANLADIN MI DEDİM!" diye bağırdığında etrafta videoya çekenleri yeni fark etmiştim.

"A- Anladım." Alper zorla konuştuğunda Arda bileğinden sertçe itip yere atmıştı. Hayır hayır, fırlatmıştı. Alper öyle bir yere düşmüştü ki, bir an beyin kanaması geçireceğini falan düşündüm. Sonra beyni olmadığı aklıma geldi... Üzüldüm. "Dağılın sizde! Film çeviriyoruz sanki ya tüm okul oturmuş bizi izliyor." Dedi elimden tutup sınıfa çekiştirmeden önce.

Çok sinirliydi, ve bileğimi çok sıkıyordu. "Arda, bileğim..." O kadar sinirliydi ki beni bile duymuyordu.  "Arda!" diye bağırdım ve bileğimi çekmeye çalıştım, ama çok sıkı tutuyordu. Hemen yanımızdaki duvarın önünde durdu ve elini sonunda bileğimden çekip bana sıkıca sarıldı. "Bileğimi çok acıttın."

Ellerini saçlarımdan çekti ve beni duvara yasladı. Kafamı kaldırdığımda yakınlığımız kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Hızlanan nefesini ve gitgide yaklaşan yüzünü fark ettiğimde olduğum yere çakılmıştım. Beni öpecek miydi? Beni? Öpecek? Miydi? 

Hızlanan nefesim ardından gözlerimi kapattım ve kafamdaki sesin susmasını diledim.

Beni öpecek miydi? 

Yanaklarımda hissettiğim elleriyle beni öpeceğini anlamıştım.

Ama neden?

Dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla
nefesimin kesildiğini hissetmiştim.

Ne yapacağım?
Şimdi ne yapmam gerekiyor?
Ellerimi saçlarına koysam?

Daha fazla beklemeden ellerimi saçlarına doladım ve karşılık verdim. Ellerini yanağımdan çekip belime sardı ve beni kendisine doğru çekti. Tam o an, ayrılmamıza neden olan ve tüm okula bir tane daha dedikodu malzemesi vermemizi sağlayan şey oldu...

Yüzümüze patlayan flaşhla hızlıca ellerimi saçlarından çektim ve etrafıma baktım. Siktir.

Ya da patlayanlarla mı demeliydim?

ÖLMEMEM İÇİN BANA BİR SEBEP SÖYLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin