/ 36. Bölüm /

8.2K 347 32
                                    

Selam Canlarım. Nasılsınız?

Önceki bölümden sonra bu bölüm biraz vasat kalır mı bilemem ama umarım beğenirsiniz. Zeynep tam anlamıyla toparlamadı sadece öyle görünüyor.

Yeni bölüm ne zaman gelir bilinmez onu da sever misiniz bilemem ama yazmak zorundayım gibi. Neyse.

Bu bölümün ithafı cecelistkorman'a gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3

İthaf isteyenler söyleyebilir.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Yağmur'un sevgi dolu, sıcak aynı zamanda da titreyen elini sırtımda hissediyordum. Ne ara gelmişti, neden gelmişti?

"Zeynep, seni, ah seni o halde görünce öyle korktum ki, canım."

Ne halde, ne haldeydim?

Suyun dibinde olduğumu biliyordum ama bunu kasıtlı yapmadığımı da biliyordum. Ben intihara, hayır hayır böyle bir şeye elbette ki kalkışmazdım. Ben ki neleri atlatmış bir insandım bunu mu atlatamayacaktım? Üstelik atlatamayacağım bir şey yoktu ortalıkta. Sadece geçmişi hatırlamıştım!

Titreyen vücudum gözle görülünce Yağmur hızla toparlanıp kapının arkasından bornozumu aldı. Beni dikkatlice ayağa kaldırdıktan sonra üzerime geçirdi ve odama sokup beni yatağa yatırdı. Saçlarımı da havluya sardıktan sonra yanıma uzanıp beni göğsüne çekti. Ağlamak istemememe rağmen gözümden hâlâ akan yaşları hissedebiliyordum. Bu benden izinsiz olan bir şey gibiydi.

Belli ki o da bundan endişeleniyordu. Uyumak istiyordum. Hiçbir işe yaramayacağını bildiğim halde günlerce uyumak ve uyandığımda da her şeyi unutmak, güzel bir hayata başlamak. Ama hiçbiri olmayacaktı, bunu biliyordum.

Yağmur kafamı dağıtmak için konuşmaya başladı.

"Sen şimdi buraya nasıl geldiğimi de merak ediyorsundur. Aslında senin evde olmadığını düşünüyordum, işle ilgili çok önemli bir belge vardı almam gereken. Sen yokken hemen geleyim dedim ama içeri girdiğimde, dağılmış kıyafetlerini gördüğümde, aklımdan neler geçti tahmin bile edemezsin. Her şeyi düşündüm, her şeyi. Sonra seni küvetin altında görünce, kalbim çıkacak sandım."

İç çekip kurumuş gözyaşlarımı sildim.

Hemen ardından Yağmur beni yeniden kaldırıp, üzerime kalın kıyafetler giydirdi. Bu sırada üç beş kez hapşurmuştum. Ağrı kesici bir ilaç verdikten sonra bana, üzerimi yorganla örtüp yeniden yanıma yattı. Hareketleri garipti ama sıcaklığına ihtiyacım vardı.

"İyi ki geldin."

Sesim oldukça pütürlü çıkmıştı ve birkaç kez öksürmek zorunda kalmıştım.

Gülümsedikten sonra saçlarımı okşamaya başladı.

"Biz dostuz Zeynep. Sana ne kadar kırgın olsam da bu halini gördüm ya her şeyi unuttum. Sadece iyi ol bu yeter."

Kafamı salladım. Onlar benim şu hayattaki yegane sevdiklerimdi. Onları kırdığım da bir gerçekti ama ben de kırılmıştım.

"Neler oldu Zeynep, anlat bana hadi bebeğim."

"Ben-"

Konuşamıyordum, sanki dilim kelepçelenmişti.

Ağzıma gelen her şeyi pervasızca söyleyen ben, bu sefer tek kelime dahi edemiyordum.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin