"Keşke o günden önceki hayatımı tekrar tekrar yaşayabilme fırsatım olsaydı."
Esenli okumalar 🕊
Kahvaltıdan sonraki beşinci sabahtı. Alarmın çalmasına rağmen uyanmak istemedim ama Defne'yi okula gitmesi için kaldırmam gerekiyordu. Bıkkınlıkla yataktan kalktığımda Defne'nin odasına gidip onu uyandırdım ve tekrar yatağıma gitdim. Bugün asla ve asla uyanmak istemiyordum.
Adım seslerini duyduğumda Defne'nin odaya girdiğini anlamıştım.
"Ben gidiyorum okula. Sen iyi misin abla?" Dedi Defne merakla.
Arkam dönüktü ve yüzünü göremiyordum.
"Biraz halsiz hissediyorum. Kahvaltı hazırlayamadım kuzum okula giderken poğaça falan al. Paran yoksa çantamdan alabilirsin." Dedim halisizce.
Neden bu kadar halsiz olduğumu bilmiyordum ama kötü hissediyordum. Dokunsalar ağlayacak gibiydim.
"Tamam. Bir yerin mi ağrıyor?" Dedi Defne masum bir ses tonuyla.
"Hayıır halsizim biraz hadi git okuluna." Dedim.
Adım seslerinden bana yaklaştığını anladım, yatağıma doğru eğilip saçlarıma bir öpücük bıraktıktan sonra sessizce evden çıktı.
***
Yavaşça gözlerimi araladığımda yatağımın yanındaki komodinin üzerinden telefonumu elime aldım. Saat 13.09'du. Bu kadar uykudan sonra kalkmam gerektiğimi hissettim.
Sabaha göre daha iyi hissediyordum. Acıkmıştım. Yavaş adımlarla mutfağa gittiğimde kahvaltının hazır olduğunu gördüm. Kaşlarım çatıldığında masanın kenarına yapıştırılmış sarı postite gözüm çarptığında elime aldım.
Her zaman sen mi hazırlayacaksın kuzum? Afiyet olsun, seni seviyorummmuuuah :)
(Merak etme derse geç kalmadım, ilk iki dersim boştu hoca hastaymış.)Sondaki öpücüğü neredeyse yanağımda hissettiğimde yüzümdeki gülümsememe engel olamamıştım. İşte benim kardeşim, çok seviyorum ben bu kızı ya.
***
Kahvaltımı ettikten sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Mutfaktaki çöpleri çöp poşetine doldurduğumda tekrar çöp atmaya gidip biraz yürüyüş yapacaktım.
Elimdeki çöp poşetiyle apartmandan çıktığımda az ilerideki çöp konteynerinin yanına gidip çöpü attım.
Dinlediğim şarkı ruhuma huzur verirken aklıma Poyraz' beş gündür görmediğim gelmişti. Beş gündür eve gelmiyordu ya da evden hiç çıkmamıştı. Eğer evine gelseydi apartmana girip çıkarken görürdüm büyük ihtimalle ama hiç görmemiştim. Neredeydi acaba diye düşünürken sakince apartmanın önüne geldiğimde onu posta kutularına bakarken gördüm ve çok sevindim bir an olsun endişelenmiştim doğrusu. Yavaş adımlarla apartmana girdiğimde başını arkaya doğru çevirip bana baktı. Göz göze geldiğimizde gülümsedim.
"Selam, nasılsın?" Dedi.
"İyiyim sen nasılsın diyeceğim ama-" deyip duraksadım birkaç saniye yüzündeki yara izlerini inceledim. "Pek iyi görünmüyorsun." Dedim.
"Yüzümdeki yara izlerini mi diyorsun? Yok ya onlar önemli değil ama sen gerçekten iyi görünmüyorsun." Dedi o da duraksadı ve yüzümü inceledikten sonra, "Rengin sararmış, dudaklarının rengi gitmiş iyi misin sen?" Dedi.
Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştım. "Birkaç gündür halsizim biraz o kadar belli oluyor mu ki?" Dedim sessizce mırıldanarak.
"Rengin solmuş resmen neden hastaneye gitmedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE | +18 (ASKIDA)
Ficção GeralBelime dolanan eller ile irkildim. Kalp ritmim hızlanmıştı. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Gözlerimi sıkıca yumdum ve nefes alış verişlerimin ritmini düzenlemeye çalıştım. "Uyu artık." Dedi uyku mahmuru ses tonuyla. Birkaç saniye cevap verip...